HABERCİLERİN İŞLERİ
(Resullerin İşleri, Elçilerin
İşleri)
Önsöz
Habercilerin İşleri Mesih topluluğunun başlangıcını ve dört
köşeye yayılmasını dile getiren belgedir;
Tanrı’dan esinlenen yazarı Luka’dır.
63 yılında Roma’dan yazan Luka ilkin
İsa’nın yaptıklarını ve öğrettiklerini
kaleme almıştı. Konuya ilişkin daha
geniş bilgi edinmek için Luka yazısının başlangıcındaki açıklamayı okumanız yararlıdır.
Önceki parçanın da ona yöneltildiği Teofilos, İsa’nın yaşamı
ve inancıyla yakından ilgilenen tanınmış
biridir. Bir hekim ve düşünür olan Luka’yı
tanrısal bildirinin başlangıcı ve gelişimi
üzerinde nesnel bir araştırmaya atamıştır.
Böylelikle tanrısal yapıtın tüm insanlığa
yayılmasına katkısı olmuştur.
Yazıdaki ‘biz’ sözcüğüne dikkat edilsin: 16:11-17; 20:5;
21:18; 27. ve 28. bölümler. Luka haberci
Pavlos’un haber gezilerine katılan ve
son olarak Roma’ya giden yol arkadaşıdır.
Dr. Luka’nın öbür habercilerle de ilişkisi
olduğu anlaşılıyor.
Bu yazı Yeruşalim’de Kutsal Ruh’un etkisiyle oluşan, sonra
da gelişen inanlılar topluluğunun her
yana yayılışına tanık olmuş aydın bir
tarihçinin kaleminden çıkmıştır. Yunanca
başlığı Gönderilenlerin İşleri (Apostolos) olarak çevrilir. İsa’nın Sevinç
Getirici Haber’ini tüm insanlığa yaymaya,
tanıtmaya gönderdiği inanlıların çalışmaları..
Yazı şöyle özetlenebilir:
I.
İnanlılar topluluğunun başlangıcı 1:1-5:42
II.
Baskılar yayılmaya yol açıyor 6:1-9:31
III.
Haberci Petros’un Haber’i yayması 9:32-12:24
IV.
Antakya’daki topluluğun öncülüğü 12:25-16:5
V.
Haberci Pavlos’un yolculukları 16:6-19:41
VI.
Haberci Pavlos’un Yeruşalim’e dönüşü ve Roma yolculuğu 20:1-28:31
Giriş 1-5
Saygıdeğer Teofilos,
İsa’nın yapmaya ve
öğretmeye giriştiği her konuya ilişkin
ilk incelemeyi, 2seçmiş olduğu habercilere* Kutsal Ruh aracılığıyla
buyruk verip göklere alındığı güne dek
geçen olayları kaleme aldım. 3Çektiği işkencelerden sonra İsa
sayısız kanıtlarla kendini diri olarak
habercilere sundu. Kırk gün süreyle
onlara belirerek Tanrı hükümranlığına
ilişkin konuştu. 4Kendileriyle bir arada bulunurken onlara Yeruşalim’den ayrılmamaları, Baba’nın
vaadini beklemeleri için buyruk verdi:
“Siz bu vaadi
benden duydunuz; 5bildiğiniz gibi Yahya
su ile vaftiz etti, ama birkaç gün içinde siz Kutsal Ruh’la vaftiz edileceksiniz.”
İsa Göklere Yükseliyor 6-11
(Luka 24:21)
6Haberciler bir araya geldiklerinde İsa’ya sordular: “Ya Rab, sen İsrail’e
hükümranlığı bu dönemde mi yeniden vereceksin?”
7İsa onları
yanıtladı: “Baba’nın kendi yetkisinde sakladığı vakitleri
ve dönemleri siz bilemezsiniz. 8Ama Kutsal Ruh sizlere geldiğinde güç ile kuşanacaksınız.
Yeruşalim’de, tüm Yahudiye’de, Samiriye’de
ve dünyanın en ırak köşesine varıncaya
dek benim tanıklarım olacaksınız.”
9Bunları söyledikten sonra, onlar bakarken yukarıya yükseltildi. Bir bulut
bakanların gözleri önünden O’nu alıp
götürdü. 10İsa giderken dikkatle göğe baktıkları sırada, ansızın yanlarında beyaz giysilere
bürünmüş iki adam dikildi. 11“Galileli arkadaşlar” dediler.
“Niçin durmuş göğe bakıyorsunuz? Sizin
aranızdan göğe alınan bu İsa’nın göğe
gittiğini nasıl gördünüzse O aynı kesinlikle
gelecektir.”
YERUŞALİM’DE OLUŞAN İNANLILAR
TOPLULUĞU
Yahuda’nın Yerine Seçilen Öğrenci
12-26
12Bundan sonra Zeytinlik diye bilinen dağdan Yeruşalim’e döndüler. Bu dağ Yeruşalim’e
bir Şabat günü yolculuğu yakınlığındadır*.
13Öğrenciler kente girince kaldıkları evin üst katına çıktılar:
Petros, Yuhanna, Yakup, Andreas, Filippos,
Tomas, Bartolomeos, Matta, Alfeos’un
oğlu Yakup, Partizan Simon ve Yakup’un
oğlu Yahuda. 14Bunların tümü, kadınlar, İsa’nın annesi Meryem ve kardeşleri hep birlikte
sürekli bağlılıkla kendilerini duaya
adamışlardı.
15Günler ilerlerken, kardeşler arasında Petros ayağa kalkıp onlara konuştu –orada
bulunan topluluğun sayısı yaklaşık yüz
yirmi kişiydi–: 16“Kardeşlerim, Kutsal Ruh Davut’un ağzıyla Yahuda’ya ilişkin daha önce konuşmuştur.
İsa’yı tutuklayanlara öncülük eden bu
adamla ilgili Kutsal Yazı’nın yerine
gelmesi gerekti. 17Çünkü Yahuda bizden sayıldı ve
bu hizmette onun da bir payı bulundu.
18“Bu adam kötülüğü karşılığında elde ettiği parayla bir tarla satın aldı. Ardından,
tepetaklak tarlaya düşerek bedeni parçalandı,
tüm bağırsakları dışarı döküldü*.
19Olay Yeruşalim’de yaşayan herkesçe duyuldu. Öyle ki, bu tarla kendi diyalektlerinde
Akeldama adını aldı. Bu deyim Kan Tarlası
demektir. 20Mezmur kitabında yazılı söz akla
geliyor:
“‘Onun konutu çöle dönüşsün ve
orada hiç kimse yaşamasın.’
“Yine,
“‘Onun Gözeticilik* görevini
başka birisi üzerine alsın.’
21“Bu nedenle, Rab İsa’nın aramızda geçirdiği tüm günler boyunca bizlerle bir
arada bulunan insanlardan birini seçmemiz
gerekir: 22Yahya’nın vaftiz etmesi olayından başlayarak İsa’nın aramızdan göklere alınmasına
dek, O’nun dirilişine böyle bir kişi
bizlerle birlikte tanıklıkta bulunsun.”
23Bunun ardından iki aday gösterdiler: Barsabba denen ve Yustos adıyla bilinen
Yusuf ile Mattias. 24Dua ederek, “Ya Rab!” dediler.
“Herkesin yüreğini tanıyansın sen. Bu
iki kişiden hangisini seçtiğini açıkla.
25Kendine yaraşan yere gitmek için Yahuda’nın boş bıraktığı hizmeti ve haberciliğe
ilişkin yeri kim alacak?” 26Bunun ardından iki kişi arasında kura çektiler. Kura Mattias’a düştü ve on
bir haberciye o katıldı.
Kutsal Ruh’un Gelişi 1-13
Pentekost günü* geldiğinde Mesih bağlılarının tümü bir arada aynı
yerdeydiler. 2Bir anda, gökten sanki hızla esen
rüzgârın sesiymiş gibi bir ses geldi,
toplananların oturduğu tüm evi doldurdu.
3Gözlerinin önünde ateşe benzer
diller göründü. Bunlar dağılarak onların
her biri üzerine indi. 4Mesih bağlıları Kutsal Ruh’la doldu. Ruh’un kendilerine sağladığı belirgin
açıklamayla başka dillerde konuşmaya
başladılar.
5Yeruşalim’de yaşayan tanrısayar Yahudiler yeryüzünün her ülkesinden kopup
gelmişti. 6Bu sesin duyulması üzerine şaşkınlıkla çalkalanan bir topluluk oluştu. Çünkü
her biri bu insanların ağzından kendi
diyalektinin konuşulduğunu duydu. 7Parmakları ağızlarında kalmışcasına şaşkınlık içinde sordular: “Bu konuşanların
tümü Galileli değil mi? 8Nasıl oluyor da her birimiz kendi
diyalektimizi duyuyoruz?
9“Persler, Medler, Elamlılar, Mezopotamya’da yaşayanlar, Yahudiye’de, Kappadokya’da,
Pontos’ta, Asya’da, 10Frikya’da, Pamfilya’da, Mısır’da,
Kirine’ye yakın Libya yörelerinde oturanlar,
Roma’dan kalkıp gelenler 11–hem Yahudiler, hem de Yahudiler’in inancını benimseyenler–, Giritliler ve
Araplar.. Hepimiz bu insanların Tanrı
yüceliklerini kendi dillerimizde konuştuklarını
duyuyoruz!” 12Tümünün parmakları ağızlarında
kaldı; merakla birbirlerine, “Bu da
ne demek oluyor?” diye sordular. 13Bazıları da onları alaya alarak, “Bunlar taze şarapla sarhoş olmuş” yolunda
laf attılar.
Petros’un Konuşması 14-36
14Bunun üzerine, Petros on bir öğrenciyle birlikte ayağa kalkıp sesini yükseltti
ve kendilerine belirgin dille açıklamada
bulundu: “Yahudi arkadaşlar ve Yeruşalim’de
yaşayanların tümü! Sözlerime kulak verin,
sizleri bu konuda aydınlatayım. 15Sandığınız gibi bu insanlar sarhoş
değiller. Bakın, saat daha sabahın dokuzu.
16Hayır! Bu olgu Yoel peygamberin ağzından bildirilmiştir:
17 “‘Tanrı buyuruyor; Çağın sonuna işaret
eden günlerde
Ruhum’dan sağanak gibi tüm insanlığa dökeceğim,
Oğullarınızla kızlarınız peygamberlik edecek.
Gençleriniz görmeler* görecek,
İhtiyarlarınız da rüyalar görecek.
18 Evet, erkek olsun kadın olsun bana hizmet
sunanlara
O günlerde Ruhum’dan sağanak gibi dökeceğim
Ve peygamberlik edecekler.
19Yukarıda, göklerde göz kamaştırıcı eylemler
Ve aşağıda yeryüzünde belirtiler vereceğim:
Kan, ateş ve buhar gibi yükselen duman..
20Güneş karanlığa, ay da kana dönüşecek;
Rab’bin yüce ve görkemli Günü* gelmeden önce.
21Ve Rab’bin adını seslenen herkes kurtulacak.’
22“İsrailli arkadaşlar! Bu sözleri dinleyin. Nasıralı İsa Tanrı’dan sizlere
güçlü eylemler, göz kamaştırıcı işler
ve belirtilerle belgelenen insandır.
O’nun aracılığıyla Tanrı’nın aranızda
yaptığı işleri kendiniz biliyorsunuz.
23Tanrı’nın amaçladığı erek ve öncebilimi uyarınca O sizin ellerinize verildi
ve sizler yasaya saygısı olmayanlar*
eliyle kendisini çarmıha çakıp öldürdünüz.
24Ama Tanrı ölüm acılarını çözerek
O’nu diriltti. Çünkü O’nun ölüm gücü
tutsaklığında kalması olanaksızdı.
25“Davut O’na ilişkin şunu vurgular:
“‘Rab’bi her an önümde gördüm,
Ben sarsılmayayım diye O benim sağımdadır.
26Bu nedenle yüreğim mutluluğa erdi,
Dilim de kıvanç buldu.
Üstelik bedenim umut içinde rahata erecek.
27Çünkü sen benim canımı ölüler ülkesinde* bırakmayacaksın,
Ne de Kutsal Olanı’nı çürümeye bırakacaksın.
28Yaşam yollarını bana bildirdin.
Kendi katında beni mutluluğa doyuracaksın.’
29“Kardeşler, sizlerle ulu ata Davut’a ilişkin apaçık konuşmam gerekiyor. Kendisi
öldü ve gömüldü. Mezarı da bugüne dek
buradadır. 30Bir peygamber olması nedeniyle soyundan birini onun tahtına oturtacağına ilişkin
Tanrı’nın ona verdiği andı biliyordu.
31Mesih’in ölülerden dirilişini önceden gördü ve şunları söyledi: ‘O ne ölüler
ülkesinde bırakıldı, ne de O’nun bedeni
çürüme gördü.’
32“Tanrı bu İsa’yı ölülerden diriltti. Hepimiz bu olayın tanıklarıyız. 33O, Tanrı’nın sağına yükseldi. Baba’dan aldığı Kutsal Ruh’u tanrısal vaat uyarınca*
gördüğünüz ve duyduğunuz biçimde sağanak
gibi döktü. 34Çünkü, Davut göklere yükselmediyse
de şunları bildirdi:
“‘Rab Rabbim’e, «Sen benim sağımda otur» dedi.
35Ben senin düşmanlarını ayaklarına
basamak
yapıncaya dek..’”
36“Bu nedenle, tüm İsrail toplumu kesin olarak bilsin ki, Tanrı, O’nu –sizin
çarmıha çaktığınız bu İsa’yı– Rab ve
Mesih atadı.”
Konuşmaya Tepki 37-42
37Bu sözleri duyduklarında yüreklerine hançer saplanmış gibi oldu. Petros’a
ve öbür habercilere: “Kardeşler, öyleyse
biz ne yapmalıyız?” diye sordular. 38Petros onları yanıtladı: “Günahlarınızdan dönün ve günahlarınızın bağışlanması
için her biriniz İsa Mesih’in adıyla
vaftiz edilsin. Böylece Kutsal Ruh armağanını
alacaksınız. 39Çünkü bu vaat sizlere, çocuklarınıza
ve uzakta olan herkesedir;
Tanrımız Rab’bin kendisini çağırdığı
herkese..”
40Petros daha birçok sözle tanıklıkta bulundu. “Bu eğri kuşaktan kurtulun” diyerek
kendilerine öğüt verdi. 41Onun sözünü değerlendirenler vaftiz
edildi. Böylece o gün yaklaşık üç bin
kişi inanlılara katıldı. 42Bunlar habercilerin öğretisini dinlemekte, ruhsal paydaşlıkta, ekmeği parçalayıp
bölmekte ve dualarda sürekli bağlılık
gösterdiler.
İlk İnanlılar Arasında Oluşan
Birlik 43-47
43Herkesi korku tuttu. Haberciler aracılığıyla birçok göz kamaştırıcı eylem
ve belirti oluyordu. 44İnananların tümü bir aradaydı,
sahip oldukları her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı.
45Topraklarını mallarını satarak, gereksinimi kapsamında parayı herkese dağıtıyorlardı.
46Gün günden hep birlikte tapınak toplantısında sürekli bağlılık
gösteriyor, evlerinde ekmek parçalayıp
bölüyor*,
kıvançla ve yürek bağlılığıyla yemek
yiyor, 47Tanrı’ya övgüler sunuyor, tüm halk önünde iyi tutumlarıyla tanınıyorlardı.
Rab de kurtulanları gün günden onlara
ekliyordu.
Kötürüm Adam Sağlığa Kavuşuyor
1-11
Petros’la Yuhanna
öğleden sonra saat üçte –dua vaktinde–
tapınağa çıkıyorlardı. 2Doğuştan kötürüm bir adam her gün oraya getirilir, tapınağın Güzel adındaki
kapısına bırakılırdı. Tapınağa gelen
gidenden yardım dilerdi. 3Adam Petros’la Yuhanna’yı tapınağa girerken görünce yardım için dilekte bulundu.
4Petros’la Yuhanna gözlerini ona
dikerek, “Bize bak” dediler. 5O da kendilerinden bir yardım
sağlayacağını umarak dikkatle onlara
baktı.
6Petros, “Bende ne gümüş var ne de altın” dedi. “Ama sana bende olanı veriyorum.
Nasıralı İsa Mesih adıyla kalk ve yürü!”
7Sonra adamı sağ elinden tutup ayağa kaldırdı. O anda onun ayaklarıyla ayak
bilekleri sapasağlam oldu. 8Adam yerinden sıçrayarak yürüdü.
Onlarla birlikte tapınağa girdi. Bir
yandan sevinçle sıçrayarak yürüyor,
bir yandan da Tanrı’ya övgü sunuyordu.
9Tüm halk onun yürüdüğünü ve Tanrı’ya övgü sunduğunu gördü. 10Onu tanıdılar. Tapınağın Güzel denen kapısında oturup yardım isteyen adamın
taa kendisiydi. Onda gerçekleşen olayın
etkisiyle şaşkınlığa düştüler, akılları
duracak gibi oldu.
11Adam Petros’la Yuhanna’ya yapışmıştı. Tüm halk bir arada, şaşkınlık içinde
onlara koştu. Süleyman’ın sundurması
diye bilinen yere geldiler.
Petros Yeniden Konuşuyor 12-26
12Petros bunu görünce halka seslendi:
“İsrailli arkadaşlar, bu işe neden şaşıyorsunuz?
Niçin gözlerinizi bize dikiyorsunuz?
Sanki kendi gücümüz ya da tanrısayarlığımız
sonucunda bu insanın yürümesini kendi
başımıza başarmışız!
13“‘İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı,
Atalarımızın Tanrısı
Öz Uşağı İsa’yı yüceltti.’
“Sizler O’nu yargılamaya verdiniz ve Pilatus’un
O’nu salıverme kararına karşın, Pilatus’un
önünde kendisini yadsıdınız. 14Sizler Kutsal Olan’ı, Doğru Kişi’yi yadsıdınız ve bir katilin
kendinize bağışlanmasını dilediniz.
15Öte yandan da yaşam kaynağının
canına kıydınız. Tanrı O’nu ölüler arasından
diriltti. Bizler bu olayın tanıklarıyız.
16“Şu gördüğünüz ve tanıdığınız adamı İsa’nın adı kesenkes iyileştirdi. Çünkü
o, İsa’nın adına iman etti. İsa aracılığıyla
iman hepinizin gözü önünde ona bu sağlığı
verdi.
17“Şimdi ey kardeşler biliyorum ki, başkanlarınız gibi siz de bunu bilmeyerek
yaptınız. 18Ama Tanrı tüm peygamberlerin ağzından
kendi Mesih’inin işkence çekeceğini
önceden bildirdi ve dediğini bu yolda
yerine getirdi. 19Bu nedenle kötülüklerinizden sıyrılın
ve Tanrı’ya dönün ki günahlarınız silinsin.
20Rab’bin katından böylece canı tazeleme dönemleri gelsin ve öncesizliken atanan
Mesih İsa’yı sizlere göndersin. 21Tanrı’nın çok önceki çağlarda kutsal peygamberleri ağzıyla bildirdiği evrensel
yenilenme vakitleri gelinceye dek O’nun
göklerde kalması gerekir. 22Nitekim Musa şöyle demişti:
“‘Rabbiniz Tanrı tıpkı beni yükselttiği gibi,
Kendi kardeşleriniz arasından
Sizlere bir peygamber yükseltecek.
Size her ne söylerse O’nu dinleyeceksiniz.
23O peygamberi dinlemeyen her can
Halktan* koparılarak
yok edilecek.’
24“Samuel’den başlayarak, onun ardından konuşan peygamberlerin tümü bu günleri
bildirdi. 25Sizler peygamberlerin ve Tanrı’nın
atalarımıza atadığı Antlaşma çocuklarısınız.
Tanrı İbrahim’e şöyle demişti:
“‘Senin soyun aracılığıyla yeryüzünün
tüm kuşakları kutsal kılınacak.’
26“Tanrı ilkin Öz Uşağı’nı sizler için yükseltti; O’nu her birinizi kutsamak,
böylelikle kötülüklerinizden ayırmak
için gönderdi.”
Petros’la Yuhanna Kurul’a Çıkarılıyor
1-22
Öğrenciler halkla
konuşurken rahipler, tapınak komutanı
ve Sadukiler onların üstüne yürüdü.
2Bu insanların halka öğretmeleri ve İsa aracılığıyla ölülerin dirilişini bildirmeleri
kendilerini çileden çıkardı. 3Onları tutukladılar ve vaktin gecikmesi nedeniyle ertesi güne dek içeride
alıkoydular. 4Sözü işitenlerin birçoğu iman
etti, böylece adamların sayısı yaklaşık
beş bine yükseldi.
5Ertesi gün Kurul başkanlarıyla İhtiyarları ve dinsel
yorumcuları Yeruşalim’de
bir araya geldi. 6Başrahip Hanna da oradaydı. Kayafas,
Yuhanna, Aleksander ve başrahibin aile
kuşağından herkes toplanmıştı. 7Öğrencileri ortaya dikip sordular: “Siz bu işi hangi güçle ya da hangi adla
yaptınız?”
8Bunun üzerine Kutsal Ruh’la dolan Petros onları yanıtladı: “Halkın başkanları
ve İhtiyarları! 9Eğer biz bugün hasta bir insana
yapılan iyilik nedeniyle, onun nasıl
sağlığa kavuştuğu konusunda sorguya
çekiliyorsak, 10hepinizce ve tüm İsrail halkınca
bilinsin ki, çarmıha çaktığınız, Tanrı’nın
ise ölüler arasından dirilttiği Nasıralı
İsa Mesih adıyla, evet O’nun adıyla
bu adam sizin önünüzde sapasağlam duruyor.
11Bu Mesih, siz yapıcılar tarafından aşağı görülen, ama baş
köşeye konulan Taş’tır.
12“Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Çünkü göğün altında, insanlar arasında
verilmiş başka hiçbir ad yoktur*
ki, biz onunla kurtulabilelim.”
13Onlar Petros’la Yuhanna’nın atılganlığını görünce ve kendilerinin okul bitirmemiş,
sıradan kişiler olduklarını anlayınca
şaşırıp kaldılar. Bu insanların İsa
ile birlikte bulunduklarını kavradılar.
14Öte yandan sağlığa kavuşturulanın da onlarla birlikte durduğunu görünce verilecek
yanıtları kalmadı. 15Onlara Kurul’dan çıkmalarını bildirdiler.
Kendi aralarında danıştılar.
16“Bu insanlara ne yapalım?” diyorlardı. “Onların aracılığıyla göze görünür
bir belirti uygulandığı tüm Yeruşalim’de
yaşayanlarca kesenkes biliniyor. Bunu
yadsıyamayız. 17Ama bunun halk arasında daha geniş
çapta yayılmasını önlemek için, kendilerine
gözdağı verelim; bundan böyle İsa adıyla
kimseye bir
söz etmesinler.”
18Onları çağırdılar ve buyruk verdiler: “İsa adıyla ne bir söz söyleyeceksiniz,
ne de bir şey öğreteceksiniz.” 19Petros’la Yuhanna onları yanıtladı:
“Tanrı katında sizleri mi yoksa Tanrı’yı
mı dinlemek doğru tutumdur? Bunun yargısını
kendiniz verin. 20Biz gördüklerimizi duyduklarımızı
bildirmekten beri duramayız.” 21Kurul üyeleri yeniden gözdağı
vererek onları serbest bıraktılar. Kendilerini
cezalandıracak hiçbir çıkar yol bulamadılar.
Çünkü olay nedeniyle tüm halk Tanrı’yı
yüceltiyordu. 22Çünkü bu iyilenme belirtisinin kendisinde gerçekleştiği adam kırkını aşkındı.
Yüreklilik İçin Tanrı’ya Dua 23-31
23Petros’la Yuhanna serbest bırakılınca arkadaşlarının yanına gittiler ve başrahiplerle
İhtiyarlar’ın söylediklerini ilettiler.
24Onlar bunu işitince hep birlikte seslerini yükselterek Tanrı’ya dua ettiler:
“Ya Egemen Rab! Göğü, yeri, denizi ve
onlarda bulunan her şeyi yaratan sensin.
25Kutsal Ruh aracılığıyla bizim atamız ve senin uşağın Davut’un ağzından bildirdin:
“‘Uluslar niçin kaynaştı?
Halk toplulukları neden boş tasarılar kovaladı?
26Yeryüzünün kralları saf kurdu:
Rab’be ve O’nun Mesih’ine karşı
Başkanların tümü bir araya toplandı.’
27“Gerçekten bu kentte, senin Mesih niteliğinde atadığın Kutsal Uşağın İsa’ya
karşı tümü bir araya geldi: Herodes
de, Pontios Pilatus da, onlarla birlikte
uluslar da, İsrail halkı da.. 28Senin elinin ve senin ereğinin
öncelerden kararlaştırdığı tasarıyı
uygulamak için bir araya geldiler. 29Şimdi ya Rab, onların gözdağı verişine bak. Ve senin sözünü yüreklilikle bildirmeleri
için uşaklarına yardım et. 30Elini uzat, böylece Kutsal Uşağın
İsa’nın adı aracılığıyla insanları iyileştir,
belirtiler ve göz kamaştırıcı eylemler
getirilmesini sağla.”
31Onlar dua edince toplandıkları yer sarsıldı. Tümü Kutsal Ruh’la doldu ve Tanrı
Sözü’nü yüreklilikle bildirdiler.
İnanlılar Varlıklarını Paylaşıyor
32-37
32İman eden topluluğun yüreği canı birdi. İçlerinden hiçbiri sahip olduğu şeylere
kendi malı gözüyle bakmıyordu. Tersine,
her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı.
33Haberciler görkem dolu güçle Rab İsa’nın dirilmesine ilişkin
tanıklık ediyorlardı. Tümü üzerinde
yüce kayra bulunuyordu. 34Aralarında yoksul yoktu. Tarlaları ya da evleri olanlar bunları satıyor, satıştan
sağlanan karşılığı getirip 35habercilerin ayakları dibine bırakıyordu.
Sonra da gereksinimi oranında herkese
dağıtıyorlardı.
36Yusuf adında Kıbrıs’ta doğmuş Levi kuşağından*
biri vardı. Haberciler onu Barnabas
diye adlandırdı. Bu adın anlamı, Avunç
Verenoğlu’dur. 37Bu kişi bir parça toprağa sahipti. Onu satarak parasını getirip habercilerin
ayakları dibine serdi.
Hananya ile Safira 1-11
Öte yandan, Hananya
adında başka bir adam vardı. Eşinin
adı Safira idi. Hananya bir parça toprak
sattı. 2Satış karşılığının bir bölümünü
kendine sakladı. Karısı da bunu biliyordu.
Paranın kalanını ise getirip habercilerin
ayakları dibine serdi.
3Petros ona, “Hananya” dedi. “Şeytan niçin senin yüreğini yönetimine aldı da
Kutsal Ruh’a karşı yalan konuşarak tarladan
elde edilen paranın bir bölümünü kendine
sakladın? 4Onu satmadan önce
mal kendinin değil miydi? Satıldıktan
sonra yine yetkin altında değil miydi?
Nasıl oldu da yüreğinde böyle bir buyruğa
uydun? Sen insanlara değil, Tanrı’ya
yalan söyledin.”
5Hananya bu sözleri duyduğunda yere yıkılıp can verdi. Olayı duyanların tümünü
büyük bir korku tuttu. 6Topluluğun gençleri kalktı, onun
cesedini sarıp götürdüler, gömdüler.
7Aradan yaklaşık üç saat geçince, Hananya’nın hiçbir şeyden haberi olmayan
karısı içeri girdi. 8Petros dönüp ona sordu: “Söyle
bana, bu tarlayı şu değere mi sattınız?”
O da, “Evet, bu değere” dedi. 9Petros, “Nasıl oldu da siz kendi aranızda Rab’bin Ruhu’nu denemek amacıyla
sözbirliği ettiniz?” diye yanıt verdi.
“İşte kocanı gömenlerin ayak sesleri
kapıda. Onlar seni de alıp götürecek.”
10Kadın o anda Petros’un ayakları dibine yıkılıp can verdi. Gençler içeri girdiklerinde
kendisini ölü buldular. Onu da götürüp
kocasının yanına gömdüler. 11Bundan sonra bütün kilise topluluğunu* ve olayı duyanların tümünü büyük bir korku tuttu.
Belirtiler, Göz Kamaştırıcı İşler
12-16
12Haberciler eliyle halk arasında birçok belirti ve göz kamaştırıcı eylem yapılıyordu.
Hep birlikte Süleyman’ın sundurması
denen yerde toplanıyorlardı. 13Başka hiç kimse onlara katılmak ataklığını göstermiyordu*. Ama halk onlardan derin saygıyla söz ediyordu. 14Öte yandan, Rab’be iman eden çok sayıda erkek ve kadın onlara katılmaktaydı.
15Öyle ki, insanlar hastalarını caddelere çıkararak onları yataklarda, şiltelerde
yere koyuyorlardı. Petros geçerken hiç
olmazsa gölgesi bazılarının üstüne düşsün
diyorlardı. 16Yeruşalim çevresindeki kasabalardan
da halk hastaları ve kötü ruhların saldırısı
altında bulunanları taşıyarak üşüşüyordu.
Bunların tümü sağlığa kavuştu.
Baskılar Başlamadan 17-26
17Başrahip’le Saduki partisine bağlı iş arkadaşlarının
tümü kıskançlıkla taşarak yerlerinden
fırladı. 18Habercileri yakalayıp tutukevine kapattılar. 19Gece vakti Rab’bin meleği cezaevinin kapılarını açtı, onları dışarı çıkarıp,
20“Gidin, tapınakta durun, ve Yaşam Sözleri’nin tümünü halka
bildirin” dedi. 21Onlar bu buyruğu duyduklarında
sabahın çok erken saatinde tapınağa
girdiler, öğretmeye başladılar.
Başrahiple iş arkadaşları varıp Kurul’u –İsrail
toplumunun tüm senatosunu– toplantıya
çağırdılar. Ardından, tutukluları getirmek
için cezaevine adamlar gönderdiler.
22Kolcular vardıklarında onları cezaevinde bulamadılar. Geri dönerek haber verdiler:
23“Cezaevini tam güvenlik içinde
ve kilitlenmiş bulduk. Nöbetçiler de
kapılarda bekliyordu. Ama açıp içeriye
girdiğimizde orada hiç kimseyi bulamadık.”
24Tapınak komutanıyla rahipler bu
sözleri duyunca, habercilerle ilgili
bu işin sonu nereye varacak diye şaşkınlığa
düştüler. 25Yanlarına birisi geldi, kendilerine
bilgi iletti: “İşte sizin cezaevine
kapattığınız adamlar, tapınakta durmuş
halka öğretiyor.” 26Bunun ardından tapınak komutanı
kolcularla birlikte koşup onları getirtti.
Ama zor kullanmadı. Çünkü halkın kendilerini
taşa tutmasından korkuyorlardı.
Haberciler Tanrı Gerçeğini Belirtiyor
27-32
27Onları getirip Kurul’un önüne çıkardılar. Başrahip kendilerini sorguya çekti.
28“Bu Ad’a ilişkin bir şey öğretmeyeceksiniz
diye size kesin buyruk vermiştik” dedi.
“Gelin de yaptığınız işe bakın! Yeruşalim’i
öğretinizle doldurdunuz. Üstelik bu
adamın kanının sorumluluğunu bizim üzerimize
yıkmak istiyorsunuz.” 29Petros’la öbür haberciler yanıt vererek, “İnsanları değil Tanrı’yı dinlememiz
gerekir” dediler. 30“Sizlerin bir tahtaya asıp ölüm cezasına çarptırdığınız İsa’yı atalarımızın
Tanrısı diriltti. 31Tanrı O’nu kendi sağına Başkan
ve Kurtarıcı olarak yükseltti; İsrail’e
günahlardan dönüşü ve günahların bağışlanmasını
sağlasın diye.. 32Biz bu olayların tanığıyız. Tanrı’nın
kendisini dinleyenlere verdiği Kutsal
Ruh da bizlerle birlikte tanıklık etmektedir.”
Sağduyulu Gamaliel’in Önerisi
33-42
33Bu sözleri duyan Kurul üyeleri çileden çıktı, onları öldürmek tasarısıyla
aralarında danışmaya koyuldular. 34Ama Kurul üyelerinden Gamaliel
adında bir Ferisi –tüm halkın
saydığı bir hukuk doktoru– ayağa kalkıp
adamların kısa bir süre için dışarıya
çıkarılmasını buyurdu 35ve üyelere şu sözleri doğrulttu:
“İsrailli arkadaşlar! Bu insanlara bir şey yapmaya
kalkışmadan önce kendinize dikkat edin.
36Çünkü bir süre önce kendisini çok önemli birisi diye ortaya atan Tevdas ayaklandı.
Yaklaşık dört yüz kişi ona katıldı.
Ama Tevdas öldürüldü, onu dinleyenlerin
tümü de dağıldı, eriyip gitti. 37Onun ardından nüfus sayımı döneminde
Galileli Yahuda ayaklandı ve halkı ardı
sıra çekti. Bu da yok oldu ve amacına
kapılanların hepsi çil yavrusu gibi
dağıldı.
38“Şimdi size bildiriyorum: Bu insanlardan beri durun, onları kendi başlarına
bırakın. Çünkü bu erek ya da eylem insanlara
özgü bir atılımsa, buhar gibi dağılıp
gidecek. 39Ama Tanrı’dan esinleniyorsa, siz
onları dağıtamayacaksınız. Üstelik Tanrı’ya
karşı savaş açanlar durumuna düşeceksiniz.”
40Gamaliel’in öğüdünü dinlediler. Habercileri çağırıp onları köteklediler. İsa
adıyla konuşmalarını kesinlikle durdurmayı
belirttikten sonra onları salıverdiler.
41Onlar ise İsa’nın adı için yerilmeye yaraşır sayılmalarından sevinç duyarak
Kurul’un önünden ayrıldılar. 42Her gün tapınakta ve evlerde İsa’nın
Mesih olduğunu öğretmekten ve Sevinç
Getirici Haber’i müjdelemekten geri
durmadılar.
SALDIRILAR HABERİN YAYILMASINA
YOL AÇIYOR
Topluluğun Seçtiği Yedi Hizmet
Görücü 1-7
Bu günlerde öğrencilerin
sayısı çoğalıyordu. Hellenistler arasında
Yahudiler’e karşı* mırıltılar başladı. Çünkü günlük hizmette onların
dul kadınlarına önem verilmiyordu. 2On İkiler öğrenci topluluğunu
bir araya çağırarak, “Tanrı Sözü’ne
yükümlülüğü bir yana bırakıp bakımla
ilgili hizmet görmek bizim için doğru
değildir” dediler. 3“Bu nedenle kardeşler, siz kendi aranızdan iyilikleriyle tanınmış, Ruh’la
ve bilgelikle dolu yedi kişi bulun.
Kendilerini bu gerekli göreve atayalım.
4Biz sürekli bağlılıkla kendimizi duaya ve Tanrı Sözü’nü yayma görevine vereceğiz.”
5Bu öneri tüm topluluğun onayını kazandı. İmanla ve Kutsal Ruh’la dolu bir
insan olan Stefanos’u seçtiler. Onun
yanı sıra da Filippos’u, Prohoros’u,
Nikanor’u, Timon’u, Parmena’yı ve Yahudiler’in
inancını benimseyen Antakyalı Nikolaos’u..
6Bu insanları habercilere sundular ve dua ettikten sonra ellerini onların üstüne
koydular.
7Tanrı Sözü giderek gelişiyor, Yeruşalim’de öğrencilerin sayısı gitgide çoğalıyordu.
Rahiplerden oluşan büyük bir topluluk
da İman’a katıldı.
Stefanos Tutuklanıyor 8-15
8Kayrayla ve ruhsal güçle dolu olan Stefanos, halk arasında göz kamaştırıcı
eylemler ve güçlü belirtiler yapıyordu.
9Ama Özgürler Sinagogu* denen koldan belirli
kişiler, bunların yanı sıra da Kirineliler,
İskenderiyeliler, Kilikyalılar ve Asyalılar
ortaya atılıp Stefanos’la tartışmaya
giriştiler. 10Ancak bu insanlar Stefanos’un sözünü güçlü kılan bilgeliğe ve Ruh’a direnemediler.
11Bunun üzerine bazı kişileri kışkırtarak onlara, “Biz bu
adamın Musa’ya ve Tanrı’ya karşı sövücü
sözler söylediğini duyduk” dedirttiler.
12Böylelikle halkı, İhtiyarlar’ı ve dinsel yorumcuları ayaklandırdılar. Stefanos’un
üzerine yürüdüler, onu yaka paça Kurul’a
sürüklediler. 13Yalancı tanıklar öne sürerek, “Bu adam Kutsal Yer’e ve ruhsal
yasaya karşı konuşmaktan hiç geri durmuyor”
dediler. 14“Onu, Nasıralı İsa’nın bu yeri yıkacağını ve Musa’nın bize vermiş olduğu töreleri
değiştireceğini söylemekteyken duyduk.”
15Kurul’da oturanların tümü dikkatlerini Stefanos’a çevirdi; yüzünün bir melek
yüzüne benzediğini gördüler.
Stefanos’un Savunması 1-8
Başrahip, “Doğru mu
bu?” diye sordu. 2Stefanos yanıtladı: “Kardeşler, büyükler, beni dinleyin! Yüceliğin Tanrısı
atamız İbrahim’e daha o Harran’da yaşamadan
önce, Mezopotamya’da göründü. 3Tanrı kendisine,
“‘Yurdundan ve hısım akrabandan ayrıl,
Benim sana göstereceğim yere doğrul” dedi.
4“Bundan sonra o Kildaniler’in ülkesinden ayrılarak Harran’da yaşadı. Babasının
ölümünden sonra Tanrı onu oradan kaldırıp
bugün sizin yaşadığınız yere getirdi.
5Ama kendisine burada miras olarak
bir arşın yer bile vermedi. Oysa Tanrı
orayı ona ve kendisinden sonra gelecek
soyuna mal edeceğine söz vermişti. Ne
var ki, İbrahim bu dönemde çocuksuzdu.
6“Tanrı ona soyunun yabancı bir ülkede uyruksuz bir topluluk niteliğinde yaşayacağını,
dört yüz yıl süreyle köle edileceğini
ve baskı göreceğini bildirdi. 7Tanrı, ‘Onların kölelik ettiği
ulusu ben yargılayacağım’ dedi. ‘Bundan
sonra oradan çıkacaklar ve bana burada
ruhsal hizmet sunacaklar.’ 8Bunun ardından Tanrı ona sünnet
antlaşmasını*
verdi. Sonra İbrahim İshak’a baba oldu
ve sekizinci günde onu sünnet etti.
İshak Yakup’a, Yakup da on iki ataya
aynı kapsamda davrandı.”
Ataların Yaşadığı Dönem 9-16
9“Atalar Yusuf’u kıskanarak onu bir köle gibi Mısır ülkesine sattılar. Ama
Tanrı Yusuf’la birlikteydi. 10Onu tüm acılarından kurtardı ve
Mısır’ın kralı olan Firavun’un karşısında
kayrayla, bilgelikle donattı. Firavun
onu Mısır ülkesine ve tüm krallık ailesine
yönetici olarak atadı.
11“Bu olaylardan sonra tüm Mısır’da ve Kenan bölgesinde kıtlık oldu, katlanılmaz
acı başladı. Öyle ki, atalarımız yiyecek
bulamaz oldu. 12Yakup Mısır’da buğday bulunduğunu duyunca ilkin atalarımızı oraya gönderdi.
13İkinci yolculuklarında Yusuf kendisini kardeşlerine belirgin
etti. Böylece Firavun Yusuf’un soyunu
anlamış oldu. 14Yusuf haber salıp babası Yakup’la birlikte tüm hısım akrabasını çağırdı; yetmiş
beş kişilik bir topluluk. 15Yakup Mısır’a indi. Kendisi de
atalarımız da orada öldü.
16Daha sonra cesetleri Şekem’e götürülerek İbrahim’in para karşılığı Şekemli
Hamor oğullarından satın almış olduğu
mezara gömüldü.”
Tanrı Yardıma Yetişiyor 17-22
17“Tanrı’nın İbrahim’e vurguladığı vaadin dönemi yaklaştığında, Mısır’da halk
gelişip çoğalmıştı. 18Ülkede başka bir kral egemenliğini
kurdu. Bu kralın Yusuf’tan haberi bile
yoktu. 19Soyumuza karşı sinsi bir siyaset güttü o. Atalarımıza karşı acımasızlıkla
davrandı, çocuklarının kökünü kazımak
amacıyla yavrularını kaldırıp atmaya
zorunlu kıldı onları.
20“Musa bu dönemde doğdu. Tanrı’nın önünde çok güzel bir çocuktu. Üç ay süreyle
babasının evinde yetişti. 21Kendisini kaldırıp attıklarında
onu Firavun’un kızı aldı ve öz oğlu
gibi yetiştirdi. 22Musa Mısırlılar’ın bilgeliğine yaraşır bir eğitim gördü. Böylece gerek söz
söylemek, gerekse iş görmekte güçlü
birisi oldu.”
Musa Mısır’dan Kaçıyor 23-29
23“Musa kırk yaşını doldurunca gidip kardeşleri İsrailoğulları’nı görme düşüncesi
içine doğdu. 24Bunlardan birinin haksızlığa uğradığını
görünce onu savunmaya kalktı; canı yananın
öcünü aldı, Mısırlı’yı öldürdü. 25Tanrı’nın onun eliyle kurtarma
eyleminde bulunduğunu kardeşleri anlayacak
sandı. Ama onlar bunu kavramadı. 26Ertesi gün iki Yahudi’nin dövüştüğünü gördü. Kendilerini barışa çağırarak,
‘Arkadaşlar’ dedi. ‘Siz kardeşsiniz.
Niçin birbirinize haksızlıkla davranıyorsunuz?’
27“Ama insan kardeşine haksızlıkta bulunan, Musa’yı bir yana iterek çıkıştı:
‘Kim seni başımıza başkan ve yargıç
atadı? 28Yoksa, dün o Mısırlı’yı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?’ 29Musa bu sözler üzerine kaçtı ve Midyan bölgesinde uyruksuz bir
insana dönüştü. Orada iki oğul babası
oldu.”
Musa Tanrı’yla Karşılaşıyor 30-34
30“Aradan kırk yıl geçince çölde, Sina Dağı yakınında bir çalılıkta Musa’ya
alevin içinde bir melek göründü. 31Musa bu görmeyle karşılaşınca
şaşırıp kaldı. Daha yakından bakmak
için yaklaşırken Rab’bin sesi duyuldu:
32‘Ben atalarının Tanrısı’yım; İbrahim’in,
İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı.’ Korkuyla
dolan Musa dikkatini oraya doğrultamadı.
33“Rab ona, ‘Ayaklarındaki pabuçları çıkar’ dedi. ‘Çünkü durduğun yer kutsal
topraktır. 34Halkımın Mısır’da karşılaştığı
acımasızlığı gördüm, ilgiyle onlara
baktım. İniltilerini duydum, kendilerini
kurtarmaya geldim. Kalk gel, seni Mısır’a
göndereceğim.’”
Musa Yadsınıyor 35-43
35“İşte bu Musa’yı, ‘Kim seni başkan ve yargıç atadı?’ diyerek yadsıdılar. Çalılıkta
kendisine görünen meleğin desteğiyle
aynı Musa’yı Tanrı başkan ve kurtarıcı
olarak gönderdi. 36Mısır ülkesinde ve Kızıl Deniz’de
göz kamaştırıcı eylemler ve belirtiler
yaparak halkı oradan o çıkardı. Kırk
yıl boyunca çölde bu eylemleri sürdürdü.
37“Bu Musa’dır İsrailoğulları’na konuşan:
‘Tanrı tıpkı beni yükselttiği gibi,
Kendi kardeşleriniz arasından
Size bir peygamber yükseltecek.’
38“Çölde toplananlar arasında beliren insandır bu. Sina Dağı’nda kendisiyle
konuşan melekle ve atalarımızla bir
arada olan.. Bizlere iletmek üzere dipdiri
tanrısal sözleri ağırlayandır o. 39Atalarımız onun sözünü dinlemek
istemedi. Tam tersine, kendisini bir
yana ittiler ve yüreklerinde Mısır’a
geri döndüler. 40Harun’a, ‘Bizleri yöneltecek ilahlar
yap’ dediler. ‘Çünkü bizi Mısır ülkesinden
çıkaran Musa’ya ne oldu bilmiyoruz.’
41“O günlerde danaya benzer yalancı bir tanrı yaptılar ve ona sunu sundular.
Ellerinin yaptığı işlerle gönence geldiler.
42Tanrı onları bıraktı, kendilerini göklerin yıldızlarına hizmet etme düşüklüğüne
koyverdi. Peygamberler kitabında yazılı
olduğu gibi:
“‘Ey İsrail soyu! Çölde kırk yıl boyunca
Bana kurbanlar ve sunular mı getirdiniz?
43Siz Moloh’un* çadırını,
İlah Refan’ın* yıldızını,
Tapınmak amacıyla yaptığınız benzetileri taşıdınız.
Ben sizleri kaldırıp Babil’in ötesinde yaşatacağım.’”
Tanrı’nın Verdiği Vaatler 44-50
44“Çölde atalarımızın Tanıklık Çadırı* vardı.
Bu çadır Musa ile konuşanın verdiği
yönerge uyarınca yapılıp Musa’nın gördüğü
örneğe göre kurulmuştu. 45Bir kuşak sonra gelen atalarımız
Yeşu*
ile birlikte uluslardan ülkeyi aldıklarında
–Tanrı bu ulusları atalarımızın önünden
kovdu– Tanıklık Çadırı’nı beraberlerinde
getirdiler. Çadır Davut’un günlerine
dek kaldı.
46“Davut Tanrı’nın önünde kayra buldu ve Yakup’un Tanrısı’na bir barınak kurmak
için izin istedi. 47Ama Tanrı’ya evi Süleyman kurdu.
48Ne var ki, Yüce Olan elle yapılmış evlerde yaşamaz. Tıpkı
peygamberin dediği gibi:
49“‘Gök benim tahtımdır.
Yeryüzü de ayaklarımın altında basamak.
Siz benim için nasıl bir konut kuracaksınız diye
buyuruyor Rab.
‘Ya da, benim rahatımı sağlayacak yer nerededir?
50Bunların tümünü yaratan benim
elim değil mi?’”
Direniş ve Başkaldırma 51-53
51“Enseleri sertleşmiş, yürekleri kabuk tutmuş, kulakları duymaz olmuş insanlar!
Siz her zaman Kutsal Ruh’a karşı direnirsiniz,
tıpkı atalarınız gibi davranırsınız.
52Atalarınız hangi peygambere saldırmadı
ki? Doğru Kişi’nin gelişini önceden
bildirenlerin canına kıydılar. Sizlere
gelince bu dönemde O’nu ele verenler
ve öldürenler oldunuz. 53Ruhsal yasayı melekler aracılığıyla
aldınız, ama tutmadınız.”
Kaba Kuvvet 54-60; 8:1a
54Bu sözleri duyduklarında yürekleri kızgınlıkla kabardı, Stefanos’a karşı dişlerini
gıcırdattılar. 55Ama Kutsal Ruh’la dolu olan Stefanos
gözlerini dikkatle göğe doğrulttu. Tanrı’nın
yüceliğini ve O’nun sağında duran İsa’yı
gördü. 56“Apaçık görüyorum” dedi, “Gökler
açılmış, İnsanoğlu da Tanrı’nın sağında
durmuş.”
57Onlar yüksek sesle bağırarak kulaklarını tıkadılar, hep birlikte ona saldırdılar.
58Kendisini kentten dışarı sürükleyip
taşa tuttular. Olaya tanıklık edenler
giysilerini Saul adlı bir gencin ayakları
dibine yığdılar. 59Stefanos’u taşa tuttuklarında
o, “Ya Rab İsa, ruhumu al” diyerek dilekte
bulundu. 60En sonunda diz çöküp yüksek sesle bağırdı: “Ya Rab, bu günahı onlara sayma!”
Bunu söyleyince uyudu.
Saul da onun öldürülmesini
onaylamıştı.
Yoğunlaşan Saldırılar 1b-3
O gün Yeruşalim’de kilise topluluğuna karşı büyük
saldırı başladı. Haberciler dışında
inanlıların tümü Yahudiye ve Samiriye
bölgelerine dağıldı. 2Tanrısayar insanlar Stefanos’u gömdü ve onun için derin yas tuttular. 3Bu arada Saul kilise topluluğunu altüst ediyordu. Evden eve dalıyor, erkekleri
kadınları sürükleyerek götürüyor, cezaevine
attırıyordu.
Sevinç Getirici Haber Samiriye’ye
Ulaşıyor 4-8
4Böylece dağılanlar her yere gidip Tanrı Sözü’nün Sevinç Getirici Haberi’ni
yaydılar. 5Filippos da Samiriye kentine vardı,
bu insanlara Mesih’i bildirdi. 6Topluluklar Filippos’u dinleyip yaptığı belirtileri görünce hep birlikte onun
sözlerine dikkat kesildiler. 7Çünkü cine çarpılanların birçoğundan
kötü ruhlar avaz avaz bağırarak çıktı.
Birçok inmeli ve kötürüm de sağlığa
kavuştu. 8Bunun sonucunda kentte çoşkun
sevinç oluştu.
Sözde İman Eden Büyücü 9-17
9Bu kentte uzun senelerdir Simon adlı bir büyücü yaşıyordu. Bu adam Samiriye
halkına parmak ısırtıyordu. Kendisinin
çok önemli biri olduğunu savlıyordu.
10Küçüğünden büyüğüne varıncaya dek hepsi, “Bu kişi Yüce Güç denen Tanrı’nın
gücüdür” diyerek ilgiyle onu dinlemekteydi.
11Kendisini böylesi ilgiyle dinlemelerinin nedeni, büyücülük gösterileriyle
uzun zaman halkın gözlerini kamaştırmasıydı.
12Filippos’un Tanrı hükümranlığına ve İsa Mesih’in adına ilişkin Sevinç Getirici
Haber’i yayması üzerine erkek ya da
kadın olsun imana varanlar vaftiz edildi.
13Simon bile iman etti ve vaftiz edildikten sonra Filippos’un yanından ayrılmadı.
Belirtiler ve güçlü eylemler getirildiğini
görerek parmağı ağzında kaldı.
14Yeruşalim’de kalan haberciler Samiriye’nin Tanrı Sözü’nü benimsediğini duyunca,
Petros’la Yuhanna’yı oraya gönderdiler.
15İkisi gelip Kutsal Ruh’u alsınlar diye Samiriyeliler için dua etti. 16Çünkü Kutsal Ruh daha onların hiçbirine gelmemişti. Onlar yalnızca Rab İsa’nın
adıyla vaftiz edilmişlerdi. 17Petros’la Yuhanna ellerini üstlerine
koyunca onlar da Kutsal Ruh’u aldı*.
Saygısızca Bir Dilek 18-25
18Habercilerin elleri bir insanın üstüne konunca Ruh’un verildiğini gören Simon
onlara para uzattı. 19“Bu gücü bana da verin” dedi.
“Öyle ki, her kimin üstüne ellerimi
koyarsam o kişi Kutsal Ruh’u alsın.”
20Ama Petros onu şu sözlerle payladı: “Gümüşün seninle birlikte yok olsun! Çünkü
sen Tanrı’nın armağanını parayla satın
alabileceğini sandın. 21Bu hizmette sana ne bir hisse, ne de pay vardır. Çünkü Tanrı’nın karşısında
yüreğin doğru değil. 22Şimdi içindeki kötülükten dön.
Yüreğinin bu tasarısı sana bağışlanabilir
mi diye Rab’ten dilekte bulun. 23Çünkü ben sende zehirli bir kök ve kötülükle ortaklık görüyorum.”
24Simon şöyle yakardı: “Ne olur, siz benim için dua edin de, söylediklerinizin
hiçbiri üzerime gelmesin!”
25Petros’la Yuhanna Rab’bin Sözü’ne tanıklık ederek onu yaydıktan sonra Yeruşalim’e
döndüler. Yolda giderken Samiriye’nin
birçok kasabasında Sevinç Getirici Haber’i
müjdelediler.
Filippos’a Yöneltilen Yabansı
Çağrı 26-40
26Rab’bin bir meleği Filippos’la konuşarak, “Kalk, güneye yönel” dedi. “Yeruşalim’den
Gaza’ya uzanan yola.” (Bu yol çölden
geçer.) 27Filippos kalkıp oraya yöneldi. Gidiyordu ki, enenmiş* bir Etiyopyalı’ya ilişti gözü.
Etiyopyalılar’ın kraliçesi Kandaki’nin bir bakanı.
Onun tüm bütçe sorumluluklarını yüklenen
yönetmen. Yeruşalim’e tapınmaya gelmişti.
28Geri dönerken arabada oturmuş,
Yeşaya peygamberin ilettiklerini okuyordu.
29Ruh Filippos’a, “Yaklaş, bu taşıta katıl” diye buyruk verdi. 30Filippos hemen koştu, makam sahibinin Yeşaya peygamberden okumakta olduğunu
duydu. Kendisine, “Okuduğunu acaba anlıyor
musun?” diye sordu.
31Etiyopyalı yanıt verdi: “Bana birisi yol göstermezse nasıl anlayabilirim?”
Sonra taşıta atlayıp kendisiyle birlikte
oturmasını Filippos’tan diledi. 32Onun okumakta olduğu Kutsal Yazı bölümü şuydu:
“Bir koyun gibi kesime götürüldü,
Kırkanın önünde duran bir kuzu gibi suskundu;
Tıpkı onun gibi ağzını açmadı.
33Alçaltıldığında O’na adalet ne tanınmadı.
O’nun soyunu kim açıklayacak?
Çünkü yaşam süresi yeryüzünden kesilip koparıldı.”
34Enenmiş adam Filippos’tan sordu: “Lütfen bana bildir. Peygamber bunları kime
ilişkin söylüyor? Kendisine mi, yoksa
başka birine mi?” 35Filippos aynı Kutsal Yazı’dan
aynı kesiminden başlayarak ağzını açtı,
İsa’ya ilişkin Sevinç Getirici Haber’i
ona müjdeledi. 36Yolda ilerlerken bir suya vardılar.
Enenmiş kişi, “İşte su” dedi. “Benim
vaftiz edilmemi önleyen bir sorun var
mı?” 37
38Sonra arabanın durması için buyruk verdi. Filippos ile enenmiş adam birlikte
suya indiler; Filippos onu vaftiz etti.
39Sudan çıktıklarında Rab’bin Ruhu Filippos’u alıp götürdü ve enenmiş adam artık
onu görmez oldu. Ama sevinç içinde yolunu
sürdürdü. 40Filippos ise kendini Azotos’ta buldu ve Kayseriye’ye gelinceye dek geçtiği
kentlerin tümüne Sevinç Getirici Haber’i
müjdeledi.
Tarsuslu Saul’u Sarsan Karşılaşma
1-9
(22:6-16; 26:12-18)
Saul Rab’bin öğrencilerine
gözdağı vererek onları ölümle korkutmaktan
geri durmuyordu. Bu arada başrahibin
yanına gitti. 2Yol’dan*
olan kadın erkek, her kimi bulursa tutuklayıp
Yeruşalim’e getirsin diye, başrahipten
Şam’daki sinagoglara
kendisini yetkilendiren mektuplar istedi.
3Ama yolculuğu sırasında Şam’a yaklaşırken, ansızın gökten parlayan bir ışık
onun çevresini sardı. 4Saul yere düştü ve kendisine konuşan
bir ses duydu: “Saul,
Saul, neden bana saldırıyorsun?”
5Saul, “Sen kimsin, ya Rab?” diye
sordu. O da, “Ben
senin saldırdığın İsa’yım” dedi.
6“Ama ayağa kalk ve kente
gir. Ne yapman gerektiği sana bildirilecektir.”
7Saul ile birlikte giden adamlar afallayıp kaldı. Sesi duyuyor, ama hiç kimseyi
görmüyorlardı*.
8Saul yerden kalktı; göz kapaklarını açtığında hiç görmüyordu. Elinden tutup
onu Şam’a yönelttiler. 9Üç gün ne gördü, ne yedi, ne de
içti.
Tanrı Saul’u Sağlığa Kavuşturuyor
10-19a
10Şam’da Hananya adlı bir öğrenci vardı. Rab bir görmede ona, “Ey Hananya!” dedi. O da, “Buradayım
ya Rab” diye yanıtladı. 11Rab ona, “Kalk, ‘Doğru’ diye bilinen sokağa git” dedi. “Yahuda’nın evinde Tarsuslu Saul’u sor. Kendisi şu anda dua
ediyor. 12Gözleri
yine görsün diye, Hananya adlı bir adamın
gelip üstüne ellerini koyduğunu gördü.”
13Hananya yanıt verdi: “Ya Rab, bu adamın Yeruşalim’de senin kutsal yaşamlılarına
karşı yaptığı bunca kötülüğü birçoklarından
duydum. 14Üstelik şu anda senin adına bağlılığıyla bilinenlerin tümünü tutuklasın diye
başrahiplerden kendisine yetki verilmiştir.”
15Rab ona, “Sen oraya git” dedi. “Çünkü
o uluslarla krallar ve İsrailoğulları
önünde adıma tanıklık etmek için seçilmiş
gereçtir. 16Adıma bağlılığı yüzünden çekeceği işkencelerin
tümünü kendisine göstereceğim.”
17Bunun üzerine Hananya kalkıp yöneltildiği eve gitti. Saul’un üstüne ellerini
koyarak, “Saul kardeş” dedi, “Yolda
gelirken seninle karşılaşan Rab İsa
gönderdi beni. Gözlerin yeniden görsün
ve Kutsal Ruh’la dolasın diye..” 18O anda Saul’un gözlerinden balık puluna benzer kabuklar düştü sanki. Yeniden
gördü. Ayağa kalkıp vaftiz edildi 19ve yemek yedikten sonra güç kazandı.
Herkesi Şaşırtan Gelişim 19b-25
Saul birkaç gün Şam’daki öğrencilerle birlikte
kaldı. 20Hiç vakit yitirmeden İsa Tanrı’nın
Oğlu’dur diyerek O’nu sinagoglarda yaydı.
21İşitenlerin tümü parmağını ısırdı. “Yeruşalim’de bu adı ağzına alanları kırıp
geçiren taa kendisi değil miydi?” diyorlardı.
“Buraya gelmesinin nedeni inanlıları
tutuklayıp başrahiplere götürmek değil
midir?”
22Ama Saul gün günden güçleniyordu. Mesih budur diye kanıtlar göstererek Şam’da
yaşayan Yahudiler’i şaşalatıyordu.
23Aradan günler geçti, Yahudiler kendisini ortadan kaldırmak için sözbirliği
ettiler; 24ama düzenleri Saul’a belirgin
oldu. Onu ortadan kaldırmak için Yahudiler
gece gündüz kent kapılarını gözledi.
25Bir gece öğrencileri Saul’u alıp kale duvarından sarkıttıkları
bir sepet içinde aşağı indirdiler.
Kuşkular Yatıştırılıyor 26-31
26Saul Yeruşalim’e varınca öğrencilere katılmak istedi. Ama herkes kendisinden
kuşkulanıyordu. Saul’un öğrenci olduğuna
bir türlü inanamıyorlardı. 27Barnabas onu alıp habercilerin yanına götürdü. Kendilerine
Saul’un yolda giderken Rab’bi gördüğünü,
Rab’bin kendisiyle konuştuğunu, Saul’un
Şam’da hiç çekinmeksizin İsa’nın adını
yaydığını sırayla anlattı.
28Saul artık inanlılarla birlikteydi. Yeruşalim’de enikonu sağa sola gidiyor
çekinmeksizin Rab’bin adını yayıyor,
29Hellenistler’le konuşuyor,
tartışıyordu. Onlar ise kendisini ortadan
kaldırmak için yollar tasarlıyordu.
30Ama kardeşler bunu öğrenince Saul’u Kayseriye’ye götürdüler
oradan da Tarsus’a*
saldılar.
31Tüm Yahudiye, Galile ve Samiriye’de kilise topluluğu barışa kavuştu, gelişti
ve Rab korkusu uyumunda ilerledi. Kutsal
Ruh’un desteğiyle sayıca çoğaldı.
Petros Lidda ve Yafa’da 32-43
32Petros genel bir gezideyken Lidda’da yaşayan kutsal yaşamlılara uğradı. 33Orada Eneas adlı birine rastladı. Bu adam sekiz yıldır inmeli bir yatalaktı.
34Petros ona, “Eneas” dedi. “İsa
Mesih seni iyi ediyor. Ayağa kalk ve
yatağını topla.” Adam o anda ayağa kalktı.
35Lidda ve Şaron’da yaşayanların tümü onu görerek Rab’be döndü.
36Yafa’da Tabita adlı bir kadın öğrenci vardı; adın çevirisi Dorkas’tır. Bu kadının
yaşamı yaptığı iyi işler ve yoksullara
yardımla doluydu. 37Tam bu günlerde Dorkas rahatsızlandı, ardından da öldü. Cesedini yıkayıp üst
katta bir odaya koydular. 38Lidda kenti Yafa’nın yakınında
olduğundan, öğrenciler Petros’un orada
bulunduğunu öğrenerek ona iki adam gönderdiler,
gecikmeden yanımıza gel diye dileklerini
ilettiler.
39Petros kalkıp iki kişiyle birlikte yola koyuldu. Oraya vardığında kendisini
üst kattaki odaya çıkardılar. Bütün
dul kadınlar yanına varıp ağlaştı; Dorkas’ın
kendileriyle birlikteyken diktiği gömlekleri,
üstlükleri açıkça sergilediler. 40Ama Petros odadakilerin tümünü dışarıya çıkardı ve diz çöküp dua etti. Cesede
yönelerek, “Tabita, ayağa kalk!” dedi.
Kadın gözlerini açtı, Petros’u görünce
oturuverdi. 41Petros ona elini verdi, kendisini
kaldırdı. Sonra kutsal yaşamlıları ve
dul kadınları çağırdı, Dorkas’ı dipdiri
olarak onlara sundu. 42Olgu tüm Yafa’da yayıldı, birçok
kişi Rab’be iman etti.
43Petros uzunca bir süre Yafa’da dericilikle uğraşan Simon adlı birinin yanında
kaldı.
Tanrı’yı Arayan Subay 1-8
Kayseriye’de İtalyan
birliği diye bilinen birlikte Kornilyos
adlı bir yüzbaşı vardı. 2Hem kendisi hem de tüm ailesi tanrısayardı, Tanrı korkusuyla yaşar, İsrail
halkına bol bağışta bulunur, Tanrı’ya
her zaman dua ederdi. 3Bir gün saat on beş sularında apaçık bir görme gördü. Tanrı’nın bir meleği
ona yaklaşarak, “Kornilyos!” dedi.
4Kornilyos korkuyla gözlerini meleğe çevirip, “Ne var, ya Rab?” diye sordu.
Melek, “Duaların ve bağışların bir anımsatıcı
niteliğinde Tanrı katına ulaştı” dedi.
5“Şimdi Yafa’ya adamlar gönder,
öbür adı Petros olan Simon adlı bireyi
çağır. 6Dericilikle uğraşan Simon adlı birinin deniz kıyısındaki evinde konuktur o.”
7Kendisiyle konuşan melek ayrılınca, Kornilyos evinde çalışan iki kişiyi ve
yanında görev yapan tanrısayar bir askeri
çağırdı; 8olup bitenleri onlara anlattı, sonra da kendilerini Yafa’ya saldı.
Petros’a Açıklanan Görme 9-16
9Ertesi gün onlar yol aşarak kente yaklaşmaktayken, saat on iki sularında Petros
dua etmek için dama çıktı. 10Karnı zil çalıyordu, bir şey yemek
istedi. İçeride yemek hazırlarlarken
üstüne dalınç geldi. 11Göğün açıldığını, çarşafa benzer koca bir nesnenin indiğini gördü. Dört köşesinden
yere sarkıtılmıştı bu tepsimsi nesne.
12İçinde yeryüzünün tüm dört ayaklı yaratıklarıyla sürüngenleri ve gökyüzünün
kuşları bulunuyordu. 13Bir ses ona buyurdu: “Kalk, Petros, boğazla ve ye!” 14Ama Petros, “Hayır, ya Rab” dedi. “Çünkü ben hiçbir zaman sıradan ya da kirli
sayılan bir şeyi yemiş değilim*.”
15Bunun üzerine ses bir kez daha duyuldu: “Tanrı’nın
arıttığı şeyleri sen sıradan sayma.”
16Bu olay üç kez yinelendi ve o nesne hemen göğe çekildi.
Görmenin Anlamı 17-23a
17Petros gördüğü görmenin ne anlam taşıdığını düşünüp taşınırken, Kornilyos’un
gönderdiği adamlar da Simon’un evi nerede
diye soruşturarak kapının önüne dikildiler.
18Petros adıyla bilinen Simon burada mı kalıyor? diye yüksek
sesle soruşturuyorlardı.
19Petros görmüş olduğu görmeyi düşünürken Ruh ona, “Bak seni arayan üç adam
var” dedi. 20“Şimdi kalk, aşağıya in, ayrım
ne gözetmeden onlarla birlikte git.
Çünkü onları ben gönderdim.” 21Petros aşağıya inip adamlara, “İşte aradığınız kişi benim” dedi. “Sizi buraya
getiren nedeni anlatır mısınız?”
22Onlar anlatmaya koyuldu: “Doğru bir adam olan ve Tanrı korkusuyla yaşayan
Kornilyos, tüm Yahudi ulusunca kendisine
ilişkin iyi konuşulan bir yüzbaşıdır.
Senin ağzından bildirilecek sözleri
duymak için, seni evine çağırmaya kutsal
bir melek tarafından bilgilendirildi.”
23Petros onları içeriye alıp konuk etti.
Petros Töreciliği Bırakıyor 23b-33
Petros ertesi gün kalkıp onlarla birlikte yola
koyuldu. Yafa’dan bazı kardeşler de
kendisine katıldı. 24Bir gün sonra Kayseriye’ye ulaştılar. Kornilyos kendilerini bekliyordu. Akrabalarını,
yakın arkadaşlarını da çağırmıştı. 25Petros içeriye girince onu Kornilyos karşıladı, ayaklarına kapanıp ona tapındı*. 26Ama Petros onu yerden çekti. “Kalk”
dedi. “Ben de bir insanım.” 27Kendisiyle konuşa konuşa içeriye
girdi; birçok kişiyi bir araya gelmiş
buldu.
28Onlara, “İyi bilirsiniz ki” dedi, “Bir Yahudi’nin başka bir toplumdan biriyle
ilişki kurması ya da onu görmeye gelmesi
yasal değildir. Ne var ki, Tanrı bana
hiç kimseye sıradan ya da kirli dememeyi
öğretti. 29Bu nedenle, çağrıldığımda hiç direnmeden geldim. Beni neden çağırdığınızı
sorabilir miyim?”
30Kornilyos onu yanıtladı:
“Üç gün önce şu saatlerde, öğleden sonra üçte
yapılması gereken duayı yapıyordum evimde.
Birdenbire önümde parlak giysiler kuşanmış
bir adam durdu. 31‘Kornilyos!’ dedi. ‘Duan duyuldu
ve yaptığın bağışlar Tanrı önünde anımsandı.
32Yafa’ya adamlar gönder, öbür adı Petros olan Simon’u buraya çağır. Kendisi
deniz kıyısında dericilikle uğraşan
Simon’un evinde konuktur.’ 33İşte bunun için vakit yitirmeden insanları sana gönderdim. Sen de geldiğine
çok iyi ettin. Şimdi hepimiz Tanrı’nın
önünde Rab’bin sana buyurduğu her şeyi
dinlemek için buradayız.”
Petros’un Konuşması 34-43
34Petros konuşmaya başladı:
“Gerçekten, Tanrı’nın insan kayırıcı olmadığını
anlıyorum. 35Tam tersine, Tanrı’dan korkan
ve doğru yaşayan herkes hangi ulustan
olursa olsun, O’nun tarafından kabul
edilir. 36Kutsal Sözü İsrailoğulları’na
gönderdi, herkesin Rabbi olan İsa Mesih
aracılığıyla barışı müjdeledi.
37“Yahya’nın vaftiz konusunda yaydığı öğüdün ardından, Galile’den başlayarak
tüm Yahudiye bölgesinde geçen görkemli
gelişimi biliyorsunuz. 38Tanrı’nın Kutsal Ruh’la ve kesin güçle meshettiği Nasıralı İsa’yı da biliyorsunuz.
O iyilik yaparak ve iblisin egemen kesildiği
tüm insanları iyileştirerek yer yer
dolaştı. Çünkü Tanrı O’nunla beraberdi.
39Bizler Yahudiler’in ülkesinde ve Yeruşalim’de O’nun yaptığı tüm eylemlere
tanıklık ediyoruz. O’nu bir ağaca asarak
öldürdüler. 40Ama Tanrı O’nu üçüncü gün ölümden diriltti ve belirgin açıklıkla görünmesini
gerçekleştirdi. 41O’nu tüm halka değil, ama Tanrı’nın
önceden atadığı tanıklar olan bizlere
gösterdi. Ölüler arasından dirilmesinden
sonra O’nunla birlikte yedik de içtik
de. 42Halka bu haberi yayalım, Tanrı’nın ölüleri ve dirileri yargılamaya atadığı
kişinin O olduğunu kanıtlayalım diye
kendisi bize buyruk verdi.
43“Tüm peygamberler O’nun için tanıklık ediyor, O’na iman eden herkesin O’nun
adı aracılığıyla günahların bağışlanışına
kavuştuğunu bildiriyorlar.”
Kutsal Ruh Bildiriyi Onaylıyor
44-48
44Petros daha bu sözleri söylemekteyken, sözü dinleyenlerin tümü üzerine Kutsal
Ruh indi. 45Petros’la birlikte oraya gelmiş
olan sünnetli kuşağa bağlı inanlılar,*
Kutsal Ruh armağanının uluslara da sağanak
gibi dökülmesi karşısında parmaklarını
ısırdılar. 46Çünkü onların diller konuştuklarını
ve Tanrı’yı yücelttiklerini duydular.
Bunun üzerine Petros
şöyle konuştu:
47“Bizler gibi Kutsal Ruh’u alan bu insanların vaftiz edilmesini önlemek için
kim onları sudan geri çevirebilir?”
48Sonra onların İsa Mesih adıyla vaftiz edilmeleri için buyruk verdi. Evdekiler
Petros’un birkaç gün orada kalmasını
dilediler.
Kilise Topluluğunda Tepki 1-18
Yahudiye’de bulunan
haberciler ve kardeşler ulusların da
Tanrı Sözü’nü benimsediklerini duydular.
2Petros, Yeruşalim’e çıktığında sünnetli kuşak kendisini eleştirdi. 3Ona, “Sen sünnete önem vermeyen insanlarla içlidışlı oldun” dediler. “Onlarla
birlikte yemeğe oturdun.”
4Petros onlara olayın nasıl geliştiğini anlattı: 5“Yafa kentindeydim. Dua ediyordum. Kendimi dalınçta buldum, bir görme gördüm:
Çarşafa benzer kocaman bir nesne iniyordu.
Dört köşesinden gökten sarkıltılmıştı.
Benim yanıma kadar geldi. 6Dikkatle gözlerimi çevirip baktığımda,
yeryüzünün dört ayaklı yaratıklarıyla
yabanıl hayvanlarını, sürüngenlerini
ve gökyüzünün kuşlarını gördüm. 7Bunun ardından bir sesin bana konuştuğunu duydum: ‘Kalk
Petros, boğazla ve ye!’ 8Ben, ‘Hayır, ya Rab’ dedim. ‘Çünkü
ağzıma hiçbir zaman sıradan ya da kirli
sayılan bir şey girmemiştir.’ 9Ama o ses bir kez daha gökten yanıt verdi: ‘Tanrı’nın
arıttığı şeyleri sen sıradan sayma.’
10Bu söz üç kez yinelendi, sonra her şey yeniden göğe çekildi.
11“O anda, kaldığımız evin önünde üç adam belirdi. Bunlar Kayseriye’den benim
yanıma gönderilmişti. 12Ruh bana, hiç ayrım gözetmeden
onlarla birlikte gitmemi söyledi. İşte
bu altı kardeş de benim yanım sıra geldi.
O adamın evine girdik.
13“O bize, evinde durup kendisiyle konuşan meleği nasıl gördüğünü ve meleğin
kendisine neler söylediğini anlattı:
‘Yafa’ya adamlar gönder, öbür adı Petros
olan Simon’u buraya çağır. 14Kendisi sana senin ve tüm aile
üyelerinin kurtuluşunu sağlayacak sözler
bildirecek.’
15“Ben konuşmaya başlayınca, Kutsal Ruh başlangıçta bizlere geldiği gibi onların
da üzerine geldi. 16Rab’bin sözünü anımsadım. Şöyle
demişti O: ‘Bildiğiniz gibi Yahya su
ile vaftiz etti, ama siz Kutsal Ruh’la
vaftiz edileceksiniz.’ 17Bizler Rab İsa Mesih’e iman ettiğimizde
bize verdiği aynı armağanı Tanrı onlara
da verdiyse, ben kim oluyorum ki, Tanrı’ya
karşı çıkayım?”
18Bu sözleri duyunca yatıştılar ve Tanrı’yı yücelttiler. “Demek ki, Tanrı uluslara
da günahlardan dönüp yaşama kavuşmayı
sağladı” dediler.
İnanlılara Hıristiyan (Mesih İnanlısı)
Deniliyor 19-30
19Stefanos’a çektirilen acı sonucunda darmadağın olanlar Finike’ye, Kıbrıs’a
ve Antakya’ya kadar gittiler. Tanrı
Sözü’nü Yahudiler’den başka hiç kimseye
bildirmiyorlardı. 20Ama onlardan Kıbrıslı ve Kirineli
bazı kişiler Antakya’ya gelip Yunanlılar’a*
da Rab İsa’nın Sevinç Getirici Haberi’ni
bildirdiler. 21Rab’bin eli onları destekliyordu. Çok sayıda insan iman ederek Rab’be döndü.
22Bu olaylara ilişkin haber Yeruşalim’deki kilise topluluğunun kulağına geldi.
Barnabas’ı Antakya’ya gönderdiler. 23O varıp Tanrı’nın kayrasını gördüğünde
sevindi; Rab’be bağlı kalmayı yüreklerinde
kesinleştirsinler diye tümünü de öğütledi.
24Çünkü kendisi iyi bir insandı;
Kutsal Ruh’la ve imanla dolu biriydi.
Böylece büyük bir topluluk Rab’be katıldı.
25Barnabas Saul’u aramak için Tarsus’a gitti. 26Onu bulunca Antakya’ya getirdi. İkisi bir yıl süreyle kilisede bir araya gelerek
o büyük topluluğu eğittiler. Öğrencilere
ilk kez Antakya’da Hıristiyan adı verildi.
27O günlerde Yeruşalim’den Antakya’ya peygamberler geldi. 28Bunların arasında Agabos adında biri ayağa kalkarak tüm dünyada kırıcı bir
kıtlık olacağını Ruh aracılığıyla bildirdi.
(Bu kıtlık Klavdius’un günlerinde oldu*.)
29Öğrenciler –her biri kendi gücü oranında– Yahudiye’de yaşayan kardeşlere yardım
sunma hizmetine katılmak için anlaştılar.
30Tasarladıkları işi uyguladılar. Barnabas ve Saul’un eliyle İhtiyarlar’a* bu yardımı gönderdiler.
Kral Herodes’in Kızgınlığı 1-5
Bu dönemde kral Herodes*
kilise topluluğundan bazı kişilere karşı
kaba kuvvet kullandı. 2Yuhanna’nın kardeşi Yakup’u kılıçla
öldürttü. 3Kral bu davranışının Yahudiler’ce
beğenildiğini görünce, işi Petros’u
tutuklamaya dek götürdü. Bu, Mayasız
Ekmek kutlayışında oldu. 4Onu yakalatıp cezaevine kapattı;
kendisini kollasınlar diye her biri
dörder kişilik dört kol askere teslim
etti. Passah kutlayışından sonra Petros’u
halkın önüne çıkarmayı tasarlıyordu.
5Petros cezaevinde tutuluyordu ama, kilise topluluğu Tanrı’ya onun için içtenlikle
dua etmekteydi.
Tanrı Gücü Petros’u Kurtarıyor
6-17
6Herodes’in onu halkın önüne çıkaracağı günden önceki gecede Petros çift zincirle
bağlı olarak iki asker arasında uyuyordu.
Kapının önündeki askerler de cezaevini
koruyordu. 7Birden Rab’bin meleği orada durdu,
oda ışıkla doluverdi. Melek Petros’un
böğrüne dokunarak onu uyandırdı. “Çabuk
kalk!” dedi. O anda Petros’un ellerinden
zincirler düştü. 8Melek, “Kemerini bağla, pabuçlarını giy” diye buyruk verdi. Petros buyrulanı
yaptı. Sonra melek, “Üst giysini kuşan,
ardım sıra gel” dedi. 9Petros çıkıp onun ardı sıra gitti. Ama melek aracılığıyla uygulanan işin gerçek
olduğunu bilmiyor, bir görme gördüğünü
sanıyordu. 10İlk nöbetçi yerini, sonra ikinciyi geçtiler; kente çıkan demir kapıya vardılar.
Kapı önlerinde kendiliğinden açıldı.
Oradan çıkıp bir sokağı geçince melek
hemen ondan ayrıldı. 11Petros kendine gelince, “Şimdi
gerçekten biliyorum ki” dedi, “Rab meleğini
gönderip beni Herodes’in elinden ve
Yahudi halkının amaçladığı her düzenden
kurtardı.”
12Petros durumu anlayınca Meryem’in evine gitti. Bu Meryem, Markos diye bilinen
Yuhanna’nın annesiydi. Orada birçok
kişi dua etmekteydi. 13Petros dış kapıyı çalınca Roda adlı hizmetçi kız kapıyı açmaya gitti. 14Petros’un sesini tanıdıysa da duyduğu sevincin coşkusuyla kapıyı açmadı. Hemen
içeriye koşup Petros’un kapı önünde
durduğunu bildirdi. 15Onlar kıza, “Sen çıldırmış olmalısın” dediler. Ama kız boş söz konuşmadığını
kesinlikle bildirdi. Bunun üzerine,
“Görünen, Petros’un meleğidir” dediler.
16Petros ise kapıyı sürekli çalıyordu. Kapıyı açıp onu görünce parmaklarını
ısırdılar. 17Petros elini sallayarak onlara
ağızlarını açmamalarını belirttikten
sonra, Rab’bin kendisini cezaevinden
nasıl çıkardığını anlattı. “Bunu Yakup’a
ve kardeşlere bildirin” dedi. Sonra
onlardan ayrılarak başka yere gitti.
Herodes’in Öfkesi ve Ölümü 18-25
18Sabah olunca, acaba Petros’a ne oldu diye askerler birbirine girdi. 19Herodes de onu aradı; bulamayınca askerleri sorguya çekti, öldürülmeleri için
buyruk çıkardı*.
Sonra Yahudiye’yi bırakıp Kayseriye’ye
gitti ve orada kaldı.
20Herodes, Sur ve Saydalılar’a karşı çok öfkeliydi. Bu insanlar hep birlikte
kendisine geldiler. Kral’ın protokol
başkanı Vlastos’un desteğini sağlayarak
barış aradılar. Çünkü ülkeleri yiyecek
yönünden Kral’ın ülkesine bel bağlamıştı.* 21Kararlaştırılan gün Herodes Kral’a
özgü giysiler kuşandı, yargı kürsüsüne
kuruldu, onlara bir nutuk attı. 22Halk, “Bu Tanrı sesidir, insan sesi değil!” diye bağırdı.
23O anda Tanrı’nın meleği onu çarptı, çünkü yüceliği Tanrı’ya vermemişti. Kurtçuklar
bedenini kemirdi ve adam öldü. 24Bu arada Tanrı Sözü istek görüyor, etkisi de yayılıyordu. 25Barnabas ile Saul hizmetleri sona ermiş olarak Yeruşalim’den döndüler. Markos
adıyla bilinen Yuhanna’yı da beraberlerinde
getirdiler.
İLK HABER GEZİSİ
Kutsal Ruh Barnabas’la Saul’u
Haber Gezisine Çağırıyor 1-12
Antakya’daki kilise
topluluğunda peygamberler ve öğretmenler
vardı: Barnabas, Siyah adıyla bilinen
Simeon, Kirineli Lukios, Manaen –ülkenin
dörtte birine yönetmenlik eden Herodes’in
süt kardeşi– ve Saul. 2Bunlar Rab’be karşı ruhsal görevlerini
yapıp oruç tutarken Kutsal Ruh, “Barnabas’la
Saul’u kendilerini çağırdığım işe ayırın”
dedi. 3Bunun üzerine oruç tutup dua ettiler,
ellerini Barnabas’la Saul’un üstüne
koydular ve onları gönderdiler.
4Böylece, Barnabas ile Saul Kutsal Ruh’un buyruğuyla gönderildikten sonra Selefke’ye*
geldiler, oradan da Kıbrıs’a yelken
açtılar. 5Salamis’e ulaştıklarında Tanrı
Sözü’nü Yahudiler’in sinagoglarında
bildirdiler. Yuhanna’yı da yardımcı
olarak beraberlerinde götürüyorlardı.
6Pafos’a kadar tüm adayı baştan başa aştılar. Orada Yahudiler’in yalancı bir
peygamberiyle karşılaştılar. Büyücülükle
uğraşan bu kişinin adı Bar Yeşu idi.
7Kendisi vali Sergius Pavlos’un yakınıydı. Vali akıllı bir insandı. Barnabas’la
Saul’u yanına çağırdı. Tanrı Sözü’nü
dinlemek istedi. 8Adının taşıdığı anlam uyarınca* bir büyücü
olan Elimas onlara direndi. Valiyi imandan
saptırmaya çalışıyordu.
9Ama Pavlos adıyla da bilinen Saul, Kutsal Ruh’la doldu; gözlerini ona dikerek,
10“Ey iblis oğlu!” dedi. “Her tür düzenbazlıkla ve dalaverecilikle dolu adam,
her gerçeğe düşman kesilen. Rab’bin
düz yollarını saptırma çabasını bırakmayacak
mısın sen? 11Bak, şu anda Rab’bin eli seni
yargılıyor. Gözlerin görmez olacak ve
belirli bir süre güneşi görmeyeceksin.”
O anda Elimas’a donukluk ve karanlık
çöktü. Elinden tutacak birisini bulmaya
çalıştı. 12Olaya tanık olan vali iman etti.
Rab’bin öğrettikleri karşısında ağzı
açık kaldı.
Habercilerin Anadolu Gezisi 13-25
13Pavlos’la yol arkadaşları Pafos’tan denize açılıp Pamfilya’nın Perge kentine
geldiler. Yuhanna kendilerini burada
bırakıp Yeruşalim’e döndü. 14Onlarsa Perge’yi* aştılar Pisidya’da* bulunan Antakya’ya vardılar.
Şabat günü sinagoga girip
oturdular. 15Ruhsal yasayla peygamberler okunduktan
sonra, sinagogun ileri gelenleri onlara
haber iletti: “Arkadaşlar, kardeşler!
Halka verilecek bir öğüt sözünüz varsa
çekinmeden anlatın.”
16Pavlos ayağa kalktı, elini sallayarak şunları söyledi: “İsrailli arkadaşlar
ve Tanrı’dan korkan insanlar*!
Kulak veriniz. 17Bu İsrail halkının Tanrısı bizim atalarımızı seçti ve Mısır’da yabancı olarak
yaşadıkları dönemde halkı yükseltti.
Sonunda güçlü bileğiyle onları oradan
çıkardı. 18Yaklaşık kırk yıl boyunca çölün
ortasında kendilerine katlandı. 19Kenan bölgesinde yedi ulusu ortadan
kaldırıp toprağı miras olarak kendilerine
verdi. 20Yaklaşık dört yüz elli yıllık bir süreydi bu.
“Bundan sonra onlara –Samuel peygamberin dönemine
dek– yargıçlar*
verdi. 21Ardından onlar bir kral istedi. Ve Tanrı kendilerine kırk yıl krallık süren
Kiş oğlu Saul’u verdi. Benyamin kuşağından
bir adamdı o. 22Sonra onu tahttan indirdi, kral olarak kendilerine Davut’u yükseltti. Ona
ilişkin şu tanıklığı bildirdi: ‘Yesse
oğlu Davut’u yüreğime yaraşan bir insan
niteliğinde buldum. O benim tüm isteklerimi
uygulayacak.’
23“Tanrı verdiği vaat uyarınca İsrail’e Davut’un soyundan kurtarıcı İsa’yı gönderdi.
24Yahya önceden O’nun gelişine yol
hazırladı ve tüm İsrail halkına günahlardan
dönüp vaftiz edilmelerini bildirdi.
25Yahya yolunun sonuna erişmek üzereydi
ki, ‘Benim kim olduğumu düşünüyorsunuz?’
dedi. ‘Beklediğiniz kişi ben değilim.
Ama benden sonra gelen biri var; ben
O’nun ayaklarındaki çarıkların bağını
çözmeye bile yaraşmam.’”
Sevinç Getirici Haber’i Müjdeliyoruz
26-43
26“Arkadaşlar, kardeşler! İbrahimoğulları ve Tanrı korkusuyla yaşayan, kendilerini
sizin aranıza katan bireyler. Bu kurtuluş
bildirisi bizlere gönderildi. 27Çünkü Yeruşalim’de yaşayanlarla başkanları İsa’yı tanımadı
ve O’nu yargılayarak her Şabat günü
okunan peygamberlerin sözlerini yerine
getirdiler. 28Ölümü gerektirecek hiçbir suçlama
bulamadılar, buna karşın Pilatus’tan
O’nun idamını istediler.
29“O’na ilişkin yazılı olan her şeyi yerine getirdikleri zaman, bağlıları O’nu
tahtadan indirip bir gömüte koydu. 30Ama Tanrı O’nu ölüler arasından
diriltti. 31Kendisiyle birlikte Galile’den
Yeruşalim’e gelenlere günlerce göründü.
Bu insanlar bugün halk önünde O’nun
tanıklarıdır. 32Biz de atalara doğrultulan vaadi,
Sevinç Getirici Haber’i sizlere müjdeliyoruz.
33Tanrı, İsa’yı diriltmekle onların çocukları olan bizler için bu sözünü yerine
getirdi. Tıpkı ikinci Mezmur’da yazılı
olduğu gibi:
“‘Sen benim Oğlum’sun,
Baba oldum sana bugün.’
34“Tanrı O’nu artık çürümeye göndermemek amacıyla dirilttiğini şöyle kanıtladı:
‘Davut’a vaat edilen kutsal ve kesin kutlulukları
Sana vereceğim.’
35“Nitekim başka bir Mezmur’da da
şunları söylüyor:
“‘Kutsal Olanı’nı çürümeye bırakmayacaksın.’
36“Davut, Tanrı’nın ereğiyle kendi kuşağına hizmet ettikten sonra uyudu ve atalarının
yanına giderek çürüdü. 37Ama Tanrı’nın dirilttiği kişi
çürümeye bırakılmadı.
38“Bu nedenle arkadaşlar, kardeşler şu gerçek hepinizce tanınsın: İsa aracılığıyla
sizlere günahların bağışlanacağı bildiriliyor.
Musa’nın yasası aracılığıyla kötülüklerin
tümünden doğrulukla donatılamadınız.
39İsa’ya iman eden herkes doğrulukla donatılacak. 40Dikkat edin, peygamberlerin söylediği söz sizlerin başına gelmesin:
41“‘Görün, alay edenler!
Şaşırıp kalın, yıkılıp gidin.
Çünkü ben sizin günlerinizde
Bir iş uyguluyorum.
Biri sizlere açıkladığında,
Hiçbir koşulla inanmayacağınız bir iş.’”
42Pavlos’la Barnabas giderken, oradakiler gelecek Şabat aynı konuların kendileriyle
yine konuşulmasını istediler. 43Sinagogtaki toplantı dağılınca, Yahudiler’den ve tanrısayar inanlılardan birçoğu Pavlos’la
Barnabas’ın ardı sıra gitti. Pavlos’la
Barnabas onlarla konuştu; Tanrı kayrasında
süreklilik göstermeleri için kendilerini
kanıtladılar.
Ters Esen Rüzgâr 44-52
44Ertesi Şabat günü neredeyse tüm kent Tanrı Sözü’nü dinlemek için bir araya
geldi. 45Yahudiler bu büyük topluluğu görünce
kıskançlıkla doldular. Pavlos’un söylediklerine
karşı direndiler, kendilerine yöneltilen
bir sürü aşağılayıcı söz söylediler.
46Pavlos’la Barnabas hiçbir korkuya kapılmadı. “Tanrı Sözü’nün ilkin sizlere
bildirilmesi gerekiyordu” dediler, “Ama
onu bir yana ittiğiniz ve kendinizi
sonsuz yaşama yaraşır saymadığınız için,
biz işte uluslara yöneliyoruz. 47Çünkü Rab bizlere şöyle buyruk vermiştir:
“‘Yeryüzünün en uzak köşesine dek
Kurtuluş sağlayasın diye,
Seni uluslara ışık olarak atadım.’”
48Kökeni uluslardan olanlar bunu duyunca sevindi ve Tanrı Sözü’nü yücelttiler.
Sonsuz yaşama atanmış olan herkes iman
etti.
49Böylece Rab’bin Sözü tüm bölgede yayıldı. 50Ama Yahudiler saygıdeğer, tanrısayar kadınlarla kentin önde gelenlerini kışkırttılar.
Pavlos’la Barnabas’a karşı saldırı düzenlediler,
onları bölgelerinden dışarıya attılar.
51Haberciler tanıklık etmek için
ayaklarının tozunu onlara karşı silkeleyerek
Konya’ya gittiler. 52Öğrencilere gelince, onlar sevinçle ve Kutsal Ruh’la dolmaktaydı.
Konya’daki Direniş 1-7
Konya’da da her zaman
yaptıkları gibi Yahudiler’in sinagoguna
girip söz aldılar. Bunun sonucunda Yahudiler’den
ve Yunanlılar’dan pek çok kişi iman
etti. 2Ama iman etmemekte direnen Yahudiler, uluslardan olanları ayaklandırdılar,
kardeşlere karşı onların yüreklerine
fitne soktular. 3Haberciler uzunca bir süre orada kalarak hiç çekinmeden Rab’bin adıyla konuştular.
Rab de kayrasıyla ilgili söze tanıklıkta
bulundu; onların eliyle belirtiler ve
göz kamaştırıcı eylemler yapılmasını
sağladı. 4Kentin insanları ikiye ayrıldı: Bir kesimi Yahudiler’den yanaydı öbür kesimiyse
habercilerden yana.
5Uluslardan olanlarla Yahudiler ve onların başkanları habercileri aşağılayıp
taşa tutmak için sert bir çıkışta bulundular.
6Düzeni kavrayan haberciler Likaonya’nın kentleri olan Listra, Derbe ve çevre
bölgeye kaçtılar. 7Burada da Sevinç Getirici Haber’i
müjdelediler.
Listra’da Sağlığa Kavuşturma ve
Taşkınlık 8-20
8Listra’da ayakları sakat bir adam yerde oturuyordu. Anadan doğma kötürümdü,
yürümek nedir bilmiyordu. 9Pavlos konuşurken bu adam kulak
kesildi, Pavlos da gözlerini ona çevirdi.
Sağlığa kavuşmaya imanı olduğunu görünce,
10yüksek sesle, “Ayağa kalk, dikil!”
diye bağırdı. Adam yerinden sıçrayıp
yürümeye başladı.
11Topluluklar Pavlos’un yaptığı eylemi görünce seslerini yükselterek, Likaonya
diyalektiyle, “Tanrılar insan görünüşüne
bürünüp aramıza indi” diye haykırdılar.
12Barnabas’ı Zeus* diye adlandırdılar,
Pavlos’a da Hermes*
dediler; çünkü kendisi baş sözcüydü.
13Kentin girişindeki Zeus tapınağının
rahibi kent kapılarına boğalarla çelenkler
getirdi, topluluklarla birlikte kurban
kesmek istedi.
14Haberciler –Barnabas’la Pavlos– olayı duyunca giysilerini yırtarak topluluğa
doğru seğirttiler ve, 15“Ey insanlar!” diye bağırdılar, “Nedir bu yaptığınız işler? Biz de sizin gibi
ademoğullarıyız. Sizlere Sevinç Getirici
Haber’i müjdeliyoruz. Bu derme çatma
alışkılardan diri Tanrı’ya dönesiniz
diye..
“‘Göğü, yeryüzünü, denizi ve onlarda bulunan
her şeyi yaratan O’dur.’
16“Önceki kuşaklarda tüm ulusları kendi yollarında yürümeye bırakan O’dur. 17Durum buyken tanıklıktan yoksun durumunda kalmadı O. İyiliğini gösterdi. Sizlere
gökten yağmur ve verimli mevsimler gönderdi.
Karınlarınızı yiyecekle doyurdu, yüreklerinizi
de mutlulukla.” 18Bu sözleri söyleyerek kendilerine kurban kesmek isteyen topluluğu zar zor
durdurabildiler.
19Bu arada Antakya’dan, Konya’dan Yahudiler gelip dayandı. Bunlar toplulukları
kandırdı. Pavlos’u taşa tuttular. Onu
ölü sanarak kentten dışarıya sürüklediler.
20Öğrenciler çevresinde toplanınca
Pavlos ayağa kalkıp kente girdi. Ertesi
gün Barnabas’la birlikte oradan ayrılıp
Derbe’ye gitti.
Haber Gezisinden Dönüş 21-28
21Derbe’de Sevinç Getirici Haber’i müjdeleyip birçok öğrenci kazandıktan sonra
Listra’ya, Konya’ya ve Antakya’ya döndüler.
22Öğrencilerin canlarını destekledikten, imanda durmaları için onları öğütledikten
sonra, “Bizim birçok acıdan geçerek
Tanrı’nın hükümranlığına girmemiz gerekiyor”
dediler. 23Kilise topluluklarının her birine
İhtiyarlar atadıktan
sonra, oruç tutarak dua ettiler ve bu
insanları iman yoluyla bağlandıkları
Rab’bin güvenine bıraktılar.
24Pisidya’dan geçerek Pamfilya’ya geldiler. 25Perge’de Tanrı Sözü’nü bildirdikten sonra Antalya’ya indiler. 26Oradan da Antakya’ya –artık sonuçlamış oldukları göreve başlamadan önce Tanrı’nın
kayrasına teslim edildikleri yere– doğru
yelken açtılar.
27Antakya’ya ulaşınca kilise topluluğunu bir araya getirdiler. Tanrı’nın kendileri
aracılığıyla yaptığı işlerin tümünü
onlara bildirdiler; O’nun iman kapısını
uluslara nasıl açtığını anlattılar.
28Orada öğrencilerle birlikte uzun süre kaldılar.
İlk Konsey ve Karar 1-21
Yahudiye’den Antakya’ya
bazı kişiler gelip kardeşleri aşılamaya
koyuldu: “Eğer Musa’nın bildirdiği töreler
uyarınca sünnet edilmezseniz kurtulamazsınız.”
2Pavlos’la Barnabas onlarla sürtüşerek uzun uzun tartıştılar. En sonunda Pavlos’la
Barnabas’ın ve başka bazı kişilerin
Yeruşalim’e gidip bu konuda habercilere
ve İhtiyarlar’a danışmalarına karar
verildi.
3Kilise topluluğu onları yolcu etti. Finike ve Samiriye yörelerinden geçerek
ulusların Tanrı’ya dönüşünü anlattılar.
İlettikleri haberle tüm kardeşlere büyük
sevinç getirdiler.
4Yeruşalim’e ulaştıklarında kilise topluluğuyla haberciler ve İhtiyarlar tarafından
yürek hoşnutluğuyla kabul edildiler.
Onlar da Tanrı’nın kendilerini kullanarak
yaptığı işlerin tümünü anlattılar. 5Ne var ki, Ferisiler partisinden
iman etmiş bazı kişiler ayağa kalkıp,
“Onları sünnet etmek ve Musa’nın yasasını
uygulamaları doğrultusunda kendilerine
buyruk vermek gerekir” yolunda sözler
ettiler*.
6Habercilerle İhtiyarlar bu sorunu görüşmek amacıyla bir araya geldi. 7Uzun süren bir tartışmadan sonra Petros ayağa kalkıp onlara konuştu:
“Arkadaşlar, kardeşler! Biliyorsunuz ki, bundan
önceki dönemde Tanrı beni kendi aranızdan
seçti. Ulusların benim ağzımdan Sevinç
Getirici Haber’e ilişkin sözü duymalarını
ve iman etmelerini istedi. 8İnsan yüreğini bilen Tanrı, bizlere verdiği gibi onlara
da Kutsal Ruh’u vererek kendilerini
onayladı. 9Bizlerle onlar arasında hiçbir ayrım gözetmedi. İman etmeleri üzerine onların
yüreğini arıttı. 10Şimdi siz neden öğrencilerin boynuna
boyunduruk takarak Tanrı’yı denemektesiniz?
Bunu ne atalarımız, ne de biz taşıyabildik.
11Hayır. Onlar gibi bizler de Rab
İsa’nın kayrası aracılığıyla kurtulduğumuza
iman ediyoruz.”
12Tüm toplananlar sustu. Uluslar arasında Tanrı’nın onlar aracılığıyla yaptığı
belirtileri ve göz kamaştırıcı eylemleri
anlatan Barnabas’la Pavlos’u dinlediler.
13Onlar susunca Yakup konuştu: “Arkadaşlar, kardeşler! Beni dinleyin. 14Simeon Tanrı’nın
kendi adıyla anılan bir halk seçmek
için ilkin uluslara ilgi gösterdiğini
anlattı. 15Peygamberlerin sözleri de bu olayla bağdaşmaktadır. Tıpkı yazılı olduğu gibi:
16“‘Bundan sonra geri geleceğim,
Davut’un yıkık konutunu yeniden yükselteceğim,
Onun kalıntılarını yeni baştan kuracağım.
Onu dimdik dikeceğim.
17Öyle ki, insanların geriye kalanlarıyla
Üzerlerinde adımın anıldığı ulusların tümü Rab’bi
arasın.
18Çağlar öncesi bunları açıklayan
Rab buyuruyor.’”
19Yakup konuşmasını şöyle noktaladı: “Bu nedenle yargımı bildiriyorum. Uluslar
içinden Tanrı’ya dönenleri tedirgin
etmeyelim. 20Yalnız kendilerine mektup yazarak, yalancı tanrılarla ilişkisi olan kirli
nesnelerden*,
rasgele cinsel ilişkiden, boğazı sıkılarak
öldürülmüş hayvanlardan ve kandan uzak
durmalarını belirtelim. 21Nasıl ki, eski kuşaklardan bu yana her kentte Musa’nın duyurduğu sözü yayanlar
var. Bu söz her Şabat günü sinagoglarda
açık açık okunmaktadır.”
Konseyin İnanlılara Mektubu 22-29
22Bundan sonra habercilere, İhtiyarlar’a ve tüm kilise topluluğuna kendi aralarından
adamlar seçip onları Pavlos ve Barnabas’la
birlikte Antakya’ya göndermek yerinde
göründü. Kardeşler arasında ön sırada
gelen iki adam seçtiler: Barsabas diye
bilinen Yahuda’yla Silas. 23Bunların eliyle şu mektubu ilettiler:
“Habercilerle İhtiyarlar’dan oluşan kardeşleriniz
Antakya’da, Suriye’de ve Kilikya’da
kökeni uluslar arasından olan kardeşlere
selam ederler. 24Bizden bazı kişilerin, söyledikleri
belirli sözlerle aklınızı çelerek sizi
sarstıklarını duyduk. Kaldı ki, onları
biz göndermedik. 25Bu nedenle, bir araya gelip seçtiğimiz
adamları yanınıza göndermeyi uygun gördük.
Onlar sevgili Barnabas ve Pavlos’la
birliktedir; 26Rabbimiz İsa Mesih’in tanıkları
olma yolunda canlarını hiçe sayanlar.
27Bunu bilerek Yahuda’yla Silas’ı gönderdik. Kendileri yazdıklarımızı size ağızdan
bildirecek.
28“Kutsal Ruh’a ve bizlere, gerektiğinden daha ağır bir yükü size yüklememek
yararlı göründü. 29Yalancı tanrılara kesilen sunulardan,
kan yemekten, boğazı sıkılarak öldürülmüş
hayvanlardan ve rasgele cinsel ilişkiden
uzak durasınız. Kendinizi bunlardan
sakınırsanız iyi edersiniz. Esen kalın*.”
Mektuba Sevinç Tepkisi 30-35
30Bu yolculuğa atananlar Antakya’ya ulaştı, tüm topluluğu bir araya çağırıp
mektubu verdiler. 31Onlar mektubu okuyunca, içindeki
yüreklendirici sözlere sevindiler. 32Yahuda’yla Silas –kendileri de peygamber olduklarından– kardeşlere geniş çapta
öğüt vererek onları yüreklendirdiler
ve desteklediler. 33Bir süre orada kaldıktan sonra, kardeşler tarafından esenlik dileğiyle kendilerini
göndermiş olanlara yolcu edildiler.
34
35Pavlos’la Barnabas ise bir süre Antakya’da kaldı. Birçoklarıyla birlikte Rab’bin
sözünü öğrettiler ve Sevinç Getirici
Haber’i müjdelediler.
İKİNCİ HABER GEZİSİ
Ayrı Yönlere Yolculuk 36-41
36Bir süre sonra Pavlos Barnabas’a, “Rab’bin sözünü bildirdiğimiz kentlerin
her birine dönelim, kardeşlerin durumunu
öğrenelim” dedi.
37Barnabas Markos diye bilinen Yuhanna’yı da beraberlerinde almak istedi. 38Ama Pavlos Pamfilya’da kendilerini yüzüstü bırakıp birlikte hizmete gitmekten
kaçınan adamı yanlarına almanın uygun
olmayacağını savundu. 39Aralarında çetin bir sürtüşme çıktı. Sonunda birbirlerinden ayrıldılar. Barnabas
Markos’u alarak Kıbrıs’a yelken açtı.
40Pavlos da Silas’ı seçti; kardeşlerce Rab’bin kayrasına teslim edildikten sonra
yola çıktı. 41Suriye ve Kilikya’dan geçerek
kilise topluluklarını desteklediler.
Haber Gezisine Katılan Genç 1-5
Pavlos, Derbe ve Listra’ya
uğradı. Listra’da Timoteos adlı bir
öğrenci vardı. İman etmiş Yahudi bir
kadınla Yunanlı bir babanın oğluydu.
2Listra’da ve Konya’da bulunan kardeşler onun için sağlıklı sözlerle tanıklık
ediyordu. 3Pavlos Timoteos’un kendisiyle
birlikte gelmesini istedi. Yörede yaşayan
Yahudiler babasının Yunanlı olduğunu
bildiklerinden onu alıp sünnet etti.
4Yolları üzerindeki kentlerden
geçerken, inanlılara Yeruşalim’deki
haberciler ve İhtiyarlar’ca kararlaştırılan
temel kuralları bildirdiler, bunları
uygulamalarını öğütlediler. 5Böylece kilise toplulukları gitgide imanda güçlendi ve sayıları gün günden
çoğaldı.
Kutsal Ruh Müjde Gezisini Yöneltiyor
6-10
6Kutsal Ruh Tanrı Sözü’nü Asya bölgesinde*
yaymalarını engelleyince, onlar Frikya
ve Galatya bölgesini aşarak 7Misiya sınırlarına ulaştılar. Bitinya bölgesine girmek istedilerse de, İsa’nın
Ruhu onları bırakmadı. 8Misiya’yı geçerek Troas’a indiler.
9Geceleyin Pavlos’a bir görme geldi.
Makedonyalı bir adam önünde durmuş ona
yalvarıyor, “Makedonya’ya gel, bize
yardım et!” diyordu. 10Pavlos bu görmeyi görünce, biz
hemen Makedonya’ya gitmenin yolunu aradık*.
Tanrı’nın, Sevinç Getirici Haber’i onlara
müjdelemek için bizleri çağırdığı sonucuna
vardık.
Avrupa’da İlk Bildiri 11-15
11Troas’tan açılıp Samotrakya doğrultusunda denizi aştık. Bir gün sonra Neapolis’e
ulaştık. 12Buradan Filippi’ye gittik. Burası
Makedonya bölgesinin önde gelen bir
kenti ve Romalılar’ın kurduğu bir kolonidir*.
Bu kentte birkaç gün kaldık. 13Şabat günü kent kapısından çıkıp ırmak kıyısına gittik. Burada bir dua toplantısı
olabileceğini düşündük*.
Oturduk, orada toplanan kadınlarla konuştuk.
14Dinleyicilerden biri Tanrı’ya
tapan, Lidya adında Tiyatiralı bir kadın.
Mesleğiyse erguvan çiçeği renginde kumaş
satıcılığıydı. Rab onun yüreğini Pavlos’un
söylediği sözlere önem vermesi için
açtı. 15Lidya ev halkıyla birlikte vaftiz
edilince onlara yakardı: “Eğer beni
Rab’be iman etmiş sayıyorsanız evime
buyurun, konuğum olun.” O üsteleyerek
dileğini bize kabul ettirdi.
Falcı Kız Kurtuluyor, Ortalık
Karışıyor 16-24
16Duaya gidiyorduk. Kâhinlik ruhu taşıyan köle bir kız bize rastladı. Falcılık
ederek sahiplerine bol para kazandırıyordu
kız. 17Pavlos’u ve bizleri izleyerek, “Bu insanlar yüce Tanrı’nın uşaklarıdır” diye
bağırıyordu. “Size bir kurtuluş yolu
bildiriyorlar.” 18Günlerce böyle bağırıp durdu. Pavlos çileden çıktı; dönüp ruhu payladı: “İsa
Mesih’in adıyla sana buyuruyorum, ondan
ayrılasın.” Ruh o anda kızdan ayrıldı*.
19Kızın sahipleri kazanç umutlarının söndüğünü görünce, Pavlos’la Silas’ı tuttukları
gibi Agora’ya*,
yöneticilerin önüne sürüklediler. 20Onları savcılara getirip, “Bu insanlar Yahudi’dir” dediler.
“Kentimizde kargaşalık yaratıyorlar.
21Romalı olan bizlerin benimseyip
uygulayamayacağımız töreler yayıyorlar.”
22Topluluk da onlara karşı doğrultulan saldırıya katıldı. Savcılar Pavlos’la
Silas’ın giysilerinin çıkartılmasını
ve değnekle dövülmelerini buyurdu. 23Onları amansızca dövdükten sonra cezaevine attılar. Gardiyana onları sımsıkı
gözlemesi için kesin buyruk verdiler.
24Gardiyan buyruğu duyunca adamları hücreye tıktı, ayaklarını da delikli ağır
tahtalarla kenetledi.
Deprem ve Kurtuluş 25-34
25Gece yarısı dolaylarında Pavlos’la Silas dua ediyor, Tanrı’ya ilahi söylüyorlardı.
Cezalılar da onları dinliyordu. 26Ansızın güçlü bir deprem oldu. Öylesine güçlü ki, cezaevinin temelleri sarsıldı.
Bir anda tüm kapılar açıldı, herkesin
bağları çözüldü. 27Gardiyan uyandı. Cezaevinin kapılarını açılmış görünce kılıcını çekti, kendisini
öldürmek istedi. Çünkü cezalıların kaçtığını
sanmıştı. 28Ama Pavlos yüksek sesle, “Kendine kötülük etme” diye bağırdı. “Çünkü hepimiz
buradayız.”
29Gardiyan ışık istedi ve içeriye koştu. Korkudan tir tir titreyerek Pavlos’la
Silas’ın önünde yere kapandı. 30Onları dışarıya çıkarıp, “Efendiler”
dedi. “Kurtulmak için ne yapmalıyım?”
31Onlar, “Rab İsa’ya iman et, kurtulacaksın” dediler. “Sen de ev halkın da.”
32Ona ve evindeki herkese Tanrı Sözü’nü bildirdiler. 33Gardiyan gecenin o geç saatinde onları alıp yaralarını yıkadı. O anda hem
kendisi hem de tüm ev halkı vaftiz edildi.
34Bundan sonra onları evine getirdi, sofra kurdu. Tüm ailesiyle birlikte Tanrı’ya
iman etmenin sevincini yaşadı.
Yetkililer Sertlikten Cayıyor
35-40
35Sabah olunca savcılar baltacıları* göndererek,
“O adamları salıverin” dediler. 36Gardiyan bu haberi Pavlos’a iletti: “Savcılar salıverilmeniz için haber gönderdi.
Onun için artık kalkın, esenlikle yolunuza
koyulun.”
37Ama Pavlos baltacılara şunları söyledi: “Roma uyruklu olan bizleri suçlu bulmamalarına
karşın, herkesin gözü önünde dövüp cezaevine
attılar. Şimdi de el altından bizi salıvermek
istiyorlar. Hayır! Böyle iş olmaz. Kendileri
gelip bizi serbest bıraksın.”
38Baltacılar bu sözleri savcılara iletti. Savcılar adamların Roma uyruklu olduklarını
duyunca korktular. 39Gelip onlardan özür dileyerek
serbest bıraktılar ve kentten gitmeleri
için yalvardılar. 40Pavlos’la Silas cezaevinden çıkınca Lidya’nın evine uğradılar. Orada kardeşleri
gördüler, onlara öğüt verdikten sonra
Filippi’den ayrıldılar.
Selanik’teki Saldırı 1-9
Amfipolis ve Apolonya’dan
geçerek Selanik’e vardılar. Burada Yahudiler’in
bir sinagogu vardı. 2Pavlos her zaman yaptığı gibi
yine onların toplantısına katıldı. Üç
Şabat günü boyunca Kutsal
Yazılar üzerinde kendileriyle tartıştı.
3Mesih’in işkence çekmesinin ve ölüler arasından dirilmesinin gerekli olduğunu
kanıtlayan belgeleri apaçık önlerine
serdi. “İşte size bildirdiğim İsa O
Mesih’tir” diyerek tanıklık etti.
4Onlardan bazıları, Tanrı’ya tapan Yunanlılar’dan büyük bir toplulukla kentin
ileri gelen birçok kadını iman ederek
Pavlos’la Silas’a katıldı.
5Ne var ki, Yahudiler bunu kıskandı. Çarşı pazardan topladıkları bazı ipsizlerden
bir kalabalık oluşturdular ve kentte
kargaşalık çıkardılar. Yason’un evine
saldırdılar. Onları dışarıya, halkın
önüne çıkarmak istiyorlardı. 6Ama kendilerini bulamayınca, Yason’la bazı kardeşleri yaka paça kent yöneticilerinin
önüne sürüklediler. Avaz avaz bağırıyorlardı:
“Dünyayı altüst eden bu insanlar şimdi
de buraya geldi. 7Yason onları evinde konuk etti. Bu insanların tümü Kayser’in yasalarını çiğniyor;
‘Başka bir kral vardır; O’nun adı İsa’dır’
diyorlar. 8Bu sözlerle topluluğu ve kent yöneticilerini galeyana getirdiler. 9Hemen ardından Yason’la öbür adamlardan gerekli kefilliği elde ettikten sonra
onları serbest bıraktılar.”
Aydın Görüşlü Veriyalılar 10-15
10Gece bastırınca kardeşler Pavlos’la Silas’ı hemen Veriya’ya gönderdiler. Pavlos’la
Silas oraya varınca Yahudiler’in sinagoguna
girdiler. 11Bu insanlar Selanik halkından daha aydın görüşlüydü. Yayılan sözü göze görünür
bir içtenlikle benimsediler. Bildirilen
konular gerçekten böyle midir diye gün
günden Kutsal Yazılar’ı araştırdılar.
12Böylece aralarından birçoğu iman etti. Saygıdeğer Yunanlı kadınlarla önemli
sayıda erkek de bunların yanı sıra iman
etti.
13Ne var ki, Selanik’te yaşayan Yahudiler Tanrı Sözü’nün Pavlos aracılığıyla
bu kez Veriya’da bildirildiğini duyunca
oraya da yetişip toplulukları altüst
ettiler, karıştırdılar. 14Kardeşler Pavlos’u hemen denize
uzanan yola götürdüler. Ama Silas’la
Timoteos orada kaldı. 15Pavlos’u yöneltenler onu Atina’ya kadar ulaştırdılar. Silas’la Timoteos’un
ivedilikle kendisine gelmeleri için
Pavlos’tan buyruk aldıktan sonra yanından
ayrıldılar.
Pavlos Filozoflar Arasında 16-34
16Pavlos, Atina’da Silas’la Timoteos’u beklemekteyken kentin bir uçtan öbür
uca yalancı tanrılar yatağı olduğunu
görünce, ruhu aşırı oranda tedirgin
oldu. 17Sinagogta Yahudiler ve Tanrı’ya tapanlarla, Agora’da da her gün gelip geçenlerle
tartışıyordu. 18Epikurosçu* ve Stoacı* filozoflardan
bazıları da kendisine rastladı. Bazı
kimseler, “Kulaktan dolma bilgi taşıyan bu adam da
ne demek istiyor yani?” diyorlardı.
Başkaları ise, “Yabancı tanrıların propagandasını
yapan biri olsa gerek” dedi. Çünkü Pavlos
İsa’ya ve dirilişe ilişkin Sevinç Getirici
Haber’i yayıyordu.
19Kendisini tuttukları gibi Ariopagos’a* getirdiler.
“Yaydığın bu yeni öğretinin ne olduğunu
öğrenebilir miyiz?” diye sordular, 20“Çünkü sen bizim kulaklarımıza yabancı gelen bazı sözler söylüyorsun. Bunların
ne demek olduğunu bilmek isteriz.” 21Tüm Atinalılar da, bu kentteki yabancılar da yeni bir şey konuşmaktan ve dinlemekten
başka hiçbir işle uğraşmazlardı*.
22Pavlos, Ariopagos’un orta yerinde durup şunları söyledi*:
“Atinalı arkadaşlar! Sizin her bakımdan dini bütün
kişiler olduğunuzu görüyorum. 23Çünkü dolaşırken sizce dinsel önemi olan yerlere bakıyordum. Bu arada bir
sunağa takıldı gözüm. Üstünde bir yazı
vardı:
“BİLİNMEYEN BİR TANRI’YA.
“İşte bilmeden saygı gösterdiğiniz bu Tanrı’yı
sizlere bildiriyorum.
24“Dünyayı ve onda bulunan her şeyi yaratan Tanrı göğün ve yerin Rabbi olduğundan,
elle yapılmış tapınaklarda yaşamaz.
25Sanki bir şeye gereksinimi varmış gibi O’na insan elleriyle hizmet de sunulamaz.
Herkese yaşam, soluk ve daha başka her
şeyi veren O’dur. 26Her ulusa bağlı insanları tek atadan yaratmış ve yeryüzünün her yanında yaşamalarını
kararlaştırmıştır. Onlara ilişkin saptanmış
tarih dönemlerini ve yaşam sınırlarını
O çizmiştir; 27böylece Tanrı’yı arasınlar, araştırarak
O’nu bulsunlar diye. O hiçbirimizden
ırak değil. 28Çünkü yaşamımız, devinmemiz ve varlığımız hep O’ndandır. Ozanlarınızdan bazılarının
da dediği gibi*:
‘Bizler de O’nun soyuyuz.’
29“Tanrı’nın soyu olduğumuza göre, Tanrı’nın öz varlığının insan sanatı ve düşüncesiyle
işlenmiş altına, gümüşe ya da taşa benzetilebileceği
sanısına kapılmamalıyız. 30Tanrı bu türden bilgisizlik dönemlerini
görmemezlikten geldi. Ama şimdi her
yerde bütün insanların günahtan dönmelerini
buyuruyor. 31Çünkü atamış olduğu bir adam aracılığıyla
dünyayı adaletle yargılayacağı günü
saptadı. O’nu ölüler arasından dirilterek
tüm insanlığa kanıt sağladı.”
32Ölülerin dirilmesi konusunu duyunca kimisi alay etti; kimisi de, “Bu konuda
seni başka bir kez yine dinleyebiliriz”
dedi.
33Böylece Pavlos onların arasından çekilip gitti. 34Ama bazı kimseler ona katılarak iman etti. Bunların arasında Ariopagos’tan
Diyonisiyos, Damaris adlı
bir kadın ve başka kişiler de bulunuyordu.
Korintos’ta Sert Direniş 1-11
Bu olaylardan sonra
Pavlos Atina’dan ayrılıp Korintos’a
gitti. 2Bu kentte Akila adında Pontoslu bir Yahudi’yi buldu. Akila Priskilla adındaki
eşiyle birlikte İtalya’dan yeni gelmişti.
Çünkü Klavdius tüm Yahudiler’in
Roma’dan gitmeleri için buyruk çıkarmıştı.
Pavlos bu çifti görmeye gitti. 3Aynı meslekten olduğu için onlarla
kaldı, birlikte çalıştılar. Çünkü sanatları
çadırcılıktı.
4Her Şabat sinagogta tartışıyor, Yahudiler’le Yunanlılar’a kanıtlar göstererek
konuşuyordu. 5Silas’la Timoteos Makedonya’dan
geldiğinde, Pavlos Kutsal Söz’ün dürtücü
etkisi altındaydı. İsa’nın Mesih olduğuna
ilişkin Yahudiler’e tanıklık ediyordu.
6Ama onlar direnip aşağılayıcı sözler söyleyince yakasını silkti ve, “Artık
tüm sorumluluk sizindir” dedi. “Boyun
borcu benden kalktı. Bundan böyle uluslara
yöneliyorum.”
7Oradan ayrılıp Titius Yustus adında, Tanrı’ya tapınan birisinin evine gitti.
Adamın evi sinagoga bitişikti. 8Sinagog başkanı Krispos’la tüm ev halkı Rab’be iman etti. Kutsal Söz’ü işiten
başka birçok Korintoslu da iman ederek
vaftiz edildi. 9Bir gece Rab Pavlos’a görme yoluyla, “Korkma”
dedi. “Ama konuş
ve sesini kısma.10Çünkü ben senin yanındayım ve hiç kimse sana saldırıya kalkışmayacak,
kaba kuvvet kullanmayacak. Çünkü bu
kentte bana bağlanacak büyük bir halk
topluluğu var.”
11Pavlos bundan sonra bir buçuk yıl orada kalarak bu insanlara Tanrı Sözü’nü
öğretti.
Aydın Görüşlü Vali 12-17
12Gallio Ahaya’da valilik ederken Yahudiler hep birlikte Pavlos’a karşı ayaklandı.
Onu yargı kürsüsünün önüne götürdüler.
13“Bu adam yasaya ters düşecek biçimde Tanrı’ya tapsınlar diye insanları kandırıyor”
dediler.
14Pavlos konuşmaya hazırlanırken Gallio Yahudiler’e şunu söyledi: “Sorun bir
yolsuzluk, bir kötülük ya da bir dalavere
olsaydı ey Yahudiler, sözlerinizi dinlemem
yerinde olurdu. 15Ama kendinize özgü deyimler, adlar
ve yasalarla ilgili bir konu olduğuna
göre, bununla kendiniz ilgilenin. Ben
bu tür işlere yargıç kesilmek istemem.”
16Vali böylece onları yargı yerinden kovdu.
17Adamların tümü sinagog başkanı Sostenis’i tutup yargı kürsüsünün önünde tartakladılar.
Gallio ise olanlar karşısında kılını
bile kıpırdatmadı.
Antakya’ya Dönüş 18-22
18Pavlos bir süre daha Korintos’ta kaldıktan sonra, kardeşlerden ayrılıp Suriye’ye
gitmek için gemiye bindi. Priskilla
ile Akila da kendisiyle birlikteydi.
Bir adağı olduğu için*
Kenhrea’da saçını kesmişti. 19Efesos’a ulaştıklarında Priskilla ile Akila’dan ayrılıp
sinagoga gitti, Yahudiler’le tartıştı.
20Onlar daha uzun süre kalmasını
istedilerse de kendisi bunu uygun görmedi.
21Ama onlardan ayrılırken, “Tanrı buyurursa yeniden aranıza döneceğim” dedi
ve gemiyle Efesos’tan açıldı.
22Kayseriye’ye varınca çıkıp kilise topluluğunu
selamladı, sonra Antakya’ya indi.
ÜÇÜNCÜ HABER GEZİSİ
Apollos Aydınlanıyor ve Aydınlatıyor
23-28
23Pavlos bir süre Antakya’da kaldıktan sonra oradan ayrıldı. Galatya ve Frikya
bölgesinde sırayla yer yer dolaşarak
öğrencileri destekledi. 24Apollos adında, söz söyleme yeteneği olan İskenderiyeli bir Yahudi Efesos’a
ulaştı. Kutsal Yazılar’ı çok iyi biliyordu.
25Rab yolunda eğitilmişti ve ateşli bir ruhla İsa’ya ilişkin gerçekleri tüm
ayrıntılarıyla öğretiyordu. Ancak, yalnız
Yahya’nın vaftizini* biliyordu. 26Bu adam hiç korkmadan sinagogta konuşmaya başladı. Priskilla ile Akila konuşmalarını
duyunca onu yanlarına aldılar, Tanrı’nın
yolunu tüm inceliğiyle kendisine açıkladılar.
27Apollos Ahaya’ya gitmek isteyince kardeşler onu yüreklendirdi ve kendisine
kollarını açsınlar diye öğrencilere
mektup yazdılar. Apollos oraya ulaşınca,
kayra aracılığıyla iman edenlere büyük
yardımlarda bulundu.
28Çünkü Kutsal Yazılar’dan Mesih’in İsa olduğunu kanıtlayarak ateşli sözlerle
herkesin gözü önünde Yahudiler’i kesinlikle
susturdu.
Efesos’ta Ruhsal Uyanma 1-7
Apollos Korintos’tayken
Pavlos iç Anadolu’yu dolaşarak Efesos’a
geldi ve orada bazı öğrencilere rastladı.
2Kendilerine, “Siz iman ettiğinizde
Kutsal Ruh’u aldınız mı?” diye sordu.
Onlar, “Hayır” dediler. “Biz Kutsal
Ruh’un varlığını bile duymuş değiliz.”
3Pavlos, “Öyleyse nasıl vaftiz edildiniz?” diye sordu. “Yahya’nın vaftiziyle”
diye karşılık verdiler. 4Pavlos, “Yahya’nın uyguladığı
vaftiz günahtan dönüşle ilgili vaftizdi”
dedi. “Yahya kendisinden sonra gelecek
kişiye, yani İsa’ya iman etmenin gereğini
halka bildirdi*.” 5Bunu duyunca Rab İsa’nın adıyla
vaftiz edildiler. 6Pavlos ellerini üstlerine koyunca,
Kutsal Ruh onlara geldi ve diller konuşarak
peygamberlik ettiler. 7Bu adamlar yaklaşık on iki kişiydi.
Efesos’ta Üç Yıl 8-12
8Pavlos sinagoga girdi ve hiç korkmadan üç ay süreyle Tanrı’nın hükümranlığına
ilişkin kanıtlayıcı tartışmalarda bulundu.
9Ama bazıları yüreklerini katılaştırıp iman etmeyince –üstelik topluluk karşısında
Yol’u*
kötüleyince– Pavlos onlardan çekildi;
öğrencileri de aralarından ayırdı. Her
gün Tiranos’un toplantı salonunda tartışmalar
yaptı. 10Bu uğraş iki yıl sürdü. Sonunda
Asya’da yaşayan herkes –Yahudi olsun,
Yunanlı olsun– Tanrı Sözü’nü duydu.
11Tanrı, Pavlos’un eliyle görülmemiş güçlü eylemler yaptı. 12Öyle ki, onun bedenine değmiş mendiller ya da peşkirler hastalara götürülünce
rahatsızlıkları geçiyor, kötü ruhlar
çıkıyordu.
Kötü Ruhların Saldırısı 13-20
13Yahudiler arasında cin çıkaran bazı gezici bireyler, kötü ruhlara tutulan
kişiler üzerine Rab İsa’nın adını çağırmaya
heveslendi. “Pavlos’un, adını yaydığı
İsa aracılığıyla size buyruk veriyorum”
diyorlardı. 14Skeva adlı Yahudi bir başrahip vardı, yedi oğlu da bu işi yapmaktaydı. 15Kötü ruh onları şöyle yanıtladı: “İsa’yı biliyorum, Pavlos’u da tanıyorum.
Ya siz kim oluyorsunuz?” 16Kendisinde kötü ruh bulunan adam
onların üstüne sıçradı. Hepsini alt
ederek kendilerini darmadağın etti.
Öyle ki, bulundukları evden çırılçıplak
ve yara bere içinde kaçtılar. 17Bu olay Efesos’ta yaşayan tüm Yahudiler’ce ve Yunanlılar’ca duyuldu. Hepsinin
üzerine korku düştü ve Rab İsa’nın adı
yüceltildi. 18İman edenlerin birçoğu gelip yaptıklarını açık açık söylüyor, her işi olduğu
gibi bildiriyorlardı. 19Büyücülükle uğraşanlardan büyük
bir topluluk kitaplarını toplayıp herkesin
gözü önünde yaktı. Bunların değerini
hesap ettiklerinde, elli bin parça gümüş*
tuttu. 20Böylece Rab’bin Sözü egemenliğinin
etkisiyle gitgide gelişerek güçlendi.
Sanatçılar Ayaklanıyor 21-41
21Bu olaylar son bulunca, Pavlos Makedonya ve Ahaya’dan geçerek Yeruşalim’e
gitmeyi ruhunda tasarladı. “Oraya gittikten
sonra Roma’yı da görmem gerekir” dedi.
22Kendisine hizmette bulunanlardan
iki kişiyi –Timoteos’la Erastos’u– Makedonya’ya
gönderdi. Kendisi ise bir süre daha
Asya bölgesinde kaldı.
23Bu sıralarda, Yol ile ilgili
büyük kargaşalık koptu. 24Dimitrios adında bir kuyumcu vardı;
Artemis Tapınağı’nın gümüş yontularını
yapardı. Bununla sanatçılara bol iş
sağlamaktaydı. 25Dimitrios bu adamları ve benzeri
işlerle uğraşanları bir araya toplayıp,
“Arkadaşlar” dedi. “Biliyorsunuz, bu
işten sağlam kazancımız var. 26Şu Pavlos’un yalnız Efesos’ta
değil, neredeyse tüm Asya’da el yapıtı
nesneler tanrı değildir dediğini görüyor
ve duyuyorsunuz. Böylece hatırı sayılır
bir topluluğu inandırarak akıllarını
çeldi. 27Tehlike yalnız bu sanatımızın
çürütülmesinde değil, yüce tanrıçamız
Artemis’in tapınağının da hiçe indirilmesindedir.
Sonunda tüm Asya bölgesinin ve dünyanın saygı duyduğu
Artemis’in yüceliği ortadan kaldırılacak.”
28Topluluk bunu duyunca cin ifrit oldu, “Efesoslular’ın Artemis’i yücedir” diye
avaz avaz bağırdı. 29Kent kargaşalıkla çalkalandı.
Pavlos’a yol arkadaşlığı eden Makedonyalı
Gaios’la Aristarhos’u yaka paça edip
hep birlikte tiyatroya üşüştüler.
30Pavlos halkın karşısına çıkmak
istediyse de, öğrenciler kendisini bırakmadı.
31Pavlos’la arkadaş olan Asya bölgesinin
bazı yöneticileri kendisine haber salıp
sakın tiyatroya gelmesin diye yakardılar.
32Her kafadan bir ses çıkıyordu.
Toplantı baştanbaşa karıştı. Çoğu hangi
amaca sürü sepet edildiğini bile bilmiyordu.
33Topluluğun arasından Yahudiler’in öne sürdüğü Aleksander adlı birisini ortaya
diktiler*.
Aleksander elini sallayarak halka karşı
kendini savunmaya kalktı. 34Ama onun Yahudi olduğunu anladıklarında,
yaklaşık iki saat süreyle tümü bir ağızdan,
“Efesoslular’ın Artemis’i yücedir!”
diye avaz avaz bağırdı.
35En sonunda kent yazmanı topluluğu susturarak, “Efesoslu arkadaşlar” dedi.
“Efesos kentinin, yüce Artemis Tapınağı’nın
ve Zeus’tan indirilen tanrı taşının
koruyucusu olduğunu insanlar arasında
bilmeyen var mı*?
36Bunlar yadsınamayan gerçeklerdir. Onun için susmanız ve
ölçüsüz davranıştan kaçınmanız gerekir.
37Buraya getirdiğiniz bu insanlar
ne tapınak hırsızıdır, ne de tanrıçamıza
sövmektedir. 38Ama Dimitrios’la sanatçı arkadaşları birinden davacı ise mahkemeler açıktır,
yargıçlar vardır. Varıp birbirlerini
suçlasınlar. 39Yok, eğer sorunu daha ileri götürmeyi istiyorsanız, bu yasal toplantıda çözülmeli.
40Çünkü bugün geçen olaylar yüzünden
ayaklanma suçunun üzerimize yapıştırılma
tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu taşkınlığın
hesabını verebilecek durumda bulunmuyoruz.”
41Kent görevlisi bu sözleri söyledikten sonra toplantıyı dağıttı*.
Haber Gezisi Makedonya’da Sürdürülüyor
1-6
Gürültü son bulunca
Pavlos öğrencileri çağırdı; onlara öğüt
verdikten sonra vedalaştı ve Makedonya’ya
gitmek üzere yola çıktı. 2Bu dolaylardan geçerken inanlılara
öğüt verici birçok söz söylemenin ardından
Yunanistan’a gitti. 3Burada üç ay kaldı. Suriye’ye açılmayı amaçlarken, Yahudiler kendisine karşı
düzen kurdu. Bu nedenle, Makedonya üzerinden
geri dönmeye karar verdi. 4Veriya’dan Piros oğlu Sopater, Selanikli Aristarhos ile Sekundus, Derbeli
Gaios ile Timoteos ve Asyalı Tihikos
ile Trofimos ona yoldaşlık etmekteydi.
5Bunlar önden gidip Troas’ta bizleri bekledi*.
6Biz de Mayasız Ekmek Kutlayışı günlerinden sonra Filippi’den
gemiye bindik ve beş günde Troas’a vararak
onlara katıldık. Burada bir hafta kaldık.
Uzayan Öğüt, Kazanılan Yaşam 7-12
7Haftanın ilk günü ekmek parçalayıp bölmek için toplandığımızda, Pavlos onlara
ruhsal öğütler verdi. Ertesi gün gidecekti.
Sözünü gece yarısına dek uzattı. 8Toplandığımız yukarı odada birçok lamba yanmaktaydı. 9Eftihos adlı bir genç pencerenin eşiğinde oturuyordu. Pavlos’un öğüdü oldukça
uzadı; genç derin uykuya daldı. Uyku
ona egemen olunca üçüncü kattan aşağı
düştü. Kendisini ölü olarak yerden kaldırdılar.
10Pavlos aşağı inip gencin üzerine eğildi; onu kollarına alarak, “Gürültü etmeyin”
dedi. “Çünkü canı kendisindedir.”
11Bundan sonra yukarı çıktı, ekmek parçalayıp böldü yemek yedi. Sabaha dek uzun
uzun konuştu ve ardından ayrıldı. 12Çocuğa gelince, onu diri olarak
içeri aldılar ve sınırsız avunç buldular.
Miletos’a Yolculuk 13-16
13Biz gemiye binip Asos’a açıldık. Amacımız Pavlos’u oradan almaktı. Çünkü yolculuğunu
bu kapsamda düzenlemişti. Kendisi karadan
gidecekti. 14Asos’ta bizi karşıladı. Onu gemiye alıp Midilli’ye geldik. 15Oradan da yelken açarak ertesi gün Sakız Adası karşısından geçtik, daha sonraki
gün Sisam’ı aştık, bir gün sonra da
Miletos’a ulaştık. 16Çünkü Pavlos Efesos’a uğramamaya karar vermişti. Asya bölgesinde oyalanmak
istememesinin nedeni, olanağı varsa
Pentekost günü Yeruşalim’de
bulunmak için ivedilikle davranmasıydı.
Efesos İhtiyarları’na Öğüt 17-38
17Pavlos Miletos’tan Efesos’a* haber salıp kilise
topluluğunun İhtiyarları’nı çağırdı.
18Onlar yanına varınca kendilerine konuştu:
“Asya bölgesine vardığım ilk günden bu yana aranızda
geçirdiğim tüm vakti nasıl kullandığımı
iyi bilirsiniz. 19Her açıdan alçakgönüllülükle, gözyaşlarıyla ve Yahudiler’in düzenleri sonucu
karşılaştığım denenmeler ortasında Rab’be
hizmet sundum. 20Gerek açık yerlerde gerekse evden eve, kendinize yararlı sayılacak konuların
hiçbirini sizlere bildirmekten ve öğretmekten
çekinmedim. 21Yahudiler’e de Yunanlılar’a da Tanrı doğrultusunda günahtan dönmeleri ve Rabbimiz
İsa’ya iman etmeleri için tanıklıkta
bulundum. 22Ve işte şu anda Ruh denetiminde, bağlanmış durumda Yeruşalim’e gidiyorum.
Orada başıma neler gelecek bilemiyorum.
23“Ancak Kutsal Ruh her kentte bana tanıklık ederek, beni cezaevi bağlarının
ve acılar zincirinin beklemekte olduğunu
bildiriyor. 24Ama bunlardan hiçbiri yaşamımı kendi gözümde değerli kılmaz. Tek amacım çalışma
dönemimi ve Rab İsa’dan aldığım hizmet
yükümlülüğünü sona erdirmektir. Bu hizmet
Tanrı kayrasının Sevinç Getirici Haberi’ne
tanıklık etmektir.
25“Şimdi size açıklayayım: Tanrı hükümranlığı bildirisini yaymak amacıyla aranızda
vakit geçirdiğim sizlerden hiçbirinin
bundan böyle yüzümü görmeyeceğinizi
biliyorum. 26Bu nedenle bugün size tanıklık
ediyorum ki, hiç kimseye boyun borcum
kalmadı. 27Çünkü tüm Tanrı ereğini sizlere bildirmekten geri durmadım. 28Kendinize ve tüm sürüye* dikkat edin. Kutsal
Ruh sizleri bu sürüye Gözetici atadı. Tanrı’nın
kilise topluluğunu güdün. O bunu kendi
kanıyla sağlamıştır.
29“Ben ayrıldıktan sonra aranıza sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtlar girecek;
biliyorum. 30Hatta kendi içinizden öğrencileri
koparıp artlarına takmak için saçma
sapan savlar savunan insanlar çıkacak.
31Bu nedenle uyanık olun, üç yıl
gece gündüz gözyaşları dökerek her birinize
öğüt vermekten hiç usanmadığımı anımsayın.
32Şimdi sizleri Tanrı’ya ve O’nun
kayra sözüne bırakıyorum. O’nun gücü
canınızı geliştirmeye ve kutsal kılınanların
tümü arasında mirası vermeye yeterliklidir.
33“Hiç kimsenin gümüşüne, altınına ya da giysisine göz dikmedim. 34Benim ve benimle birlikte olanların gereksinimleri için şu ellerimle çalıştığımı
siz de biliyorsunuz. 35Her ortamda böylece emek vererek
zayıfları desteklemenin gereğini sizlere
gösterdim. ‘Vermek almaktan üstün mutluluktur’
diyen Rab İsa’nın sözlerini anımsayın.”
36Pavlos bunları söyledikten sonra diz çöktü ve hepsiyle birlikte dua etti.
37Herkes acı acı ağladı; Pavlos’un boynuna sarılarak onu sevgiyle öptüler. 38Özellikle bundan böyle yüzünü hiç görmeyeceklerine ilişkin sözlerinden ötürü
derin üzüntü duydular. Bundan sonra
kendisini gemiye kadar yolcu ettiler.
YERUŞALİM’E DÖNÜŞ, ROMA’YA YOLCULUK
Yeruşalim’e Doğru 1-16
Onlardan ayrılıp denize
açılınca, rotayı değiştirmeden İstanköy’e
geldik. Ertesi gün Rodos’a, oradan da
Patara’ya vardık. 2Finike’ye giden bir gemi bulunca
ona binip denize açıldık. 3Kıbrıs görününce adayı solda bırakıp
Suriye’ye yöneldik ve Sur’a vardık.
Çünkü gemideki eşyalar burada boşaltılacaktı.
4Öğrencileri arayıp bulduk. Orada
yedi gün kaldık. Öğrenciler Kutsal Ruh’tan
esinlenerek Yeruşalim’e gitmemesi için
Pavlos’u uyardı. 5Günlerimiz dolunca oradan ayrılıp
yola çıktık. Hepsi eşiyle, çoluk çocuğuyla
birlikte yanımız sıra geldi ve kentin
dışına dek bizi yolcu ettiler. Kıyıda
diz çöküp dua ettik. 6Birbirimizle vedalaştıktan sonra gemiye bindik; onlar da evlerine döndü.
7Sur’dan yola çıkıp Ptolemais’e vardık. Kardeşleri selamladıktan sonra, onlarla
birlikte bir gün geçirdik. 8Ertesi gün oradan ayrılıp Kayseriye’ye
geldik. Sevinç Getirici Haber müjdecisi
Filippos’un evine gidip
orada kaldık. Hizmet görücü yedi kişiden
biriydi o. 9Filippos’un peygamberlik eden erden dört kızı vardı. 10Burada birçok gün kalmıştık ki, Yahudiye’den Agabos adında bir peygamber ulaştı.
11Bizleri görmeye geldiğinde Pavlos’un kemerini aldı kendi
ayaklarını ellerini bağladı ve, “Kutsal
Ruh şunları bildiriyor” dedi, “Bu kemerin
sahibi olan adamı Yahudiler Yeruşalim’de
böylece bağlayıp ulusların ellerine
teslim edecekler.” 12Bu sözleri işitince biz de, oradakiler
de Yeruşalim’e çıkmaması için Pavlos’a
yalvarıp yakardık.
13Bunun üzerine Pavlos, “Ağlayarak, yüreğimin yağını eriterek bu yaptığınız
nedir?” dedi. “Ben yalnız bağlanmaya
değil, Rab İsa’nın adı için Yeruşalim’de
canımı vermeye de hazırım.” 14Kendisini sözlerimize inandıramadık.
Bunun üzerine, “Rab’bin isteği olsun”
dedik ve sustuk.
15Bu günlerin sonunda gerekli hazırlığı tümleyip Yeruşalim’e çıktık. 16Kayseriye’den bazı öğrenciler de bizimle birlikte geldi. Bizi, eski öğrencilerden
biri olup yanında konuk edileceğimiz
Kıbrıslı Mınason’un evine yönelttiler.
Pavlos Yakup’u Görüyor 17-26
17Yeruşalim’e ulaştığımızda kardeşler bizi sevinçle karşıladı. 18Ertesi gün Pavlos bizimle birlikte Yakup’a gitti. Kilise İhtiyarları’nın tümü
orada hazırdı. 19Pavlos onları selamlayıp Tanrı’nın
uluslar arasında onun hizmetini kullanarak
yaptığı işleri teker teker anlattı.
20Onlar bunu duyunca Tanrı’ya şükretti. Bu arada Pavlos’a, “Kardeş” dediler.
“Yahudiler arasında iman edenlerin kaç
bin kişiye vardığını görüyorsun. Bunların
tümü ruhsal yasanın ateşli bağlılarıdır.
21Sana ilişkin bilgi edinmişler;
uluslar arasında yaşayan Yahudiler’in
tümüne Musa’nın yasasından uzaklaşmalarını
öğretiyormuşsun. Onlara çocuklarını
sünnet etmemelerini, törelere kulak
asmamalarını söylüyormuşsun.
22“Bu durumda ne yapmalı? Hiç kuşkusuz geldiğini duyacaklar. 23Sana söyleyeceğimizi uygula. Aramızda adak adamış dört kişi var. 24Onları al, kendileriyle birlikte göreneksel temizlenmeyi yerine getir, saçlarını
tıraş etmeleri için gerekli parayı öde*.
Böylece sana ilişkin söylentilerin boş
olduğunu, tam tersine senin de ruhsal
yasayı uyguladığını herkes bilecek.
25Uluslar arasından iman edenlere
gelince, kararımızı kendilerine ilettik.
Yalancı tanrılara kesilen sunulardan,
kan yemekten, boğazı sıkılarak öldürülmüş
hayvanlardan ve rasgele cinsel ilişkiden
sakınsınlar.”
26Bundan sonra, ertesi gün Pavlos o adamları yanına aldı, kendisiyle birlikte
göreneksel temizlenmeyi uyguladı ve
paklanma günlerinin ne zaman dolacağını
–her biri için sununun sunulacağı vakti–
bildirme düşüncesiyle tapınağa girdi.
Öldürmeyi Amaçlayan Düzen 27-30
27Yedi gün dolmak üzereydi ki, Asya’dan gelmiş Yahudiler Pavlos’u tapınakta
görünce tüm topluluğu kışkırtarak onu
yakaladılar. 28“Ey İsrailli arkadaşlar, yardıma koşun” diye bangır bangır bağırıyorlardı.
“İşte her yerde herkese, halka ruhsal
yasaya ve bu Yer’e karşı öğreten
adamın taa kendisi. Üstelik tapınağa
Yunanlılar’ı sokarak bu Kutsal Yer’i
de kirletti.” 29Savlarının nedeni, daha önce kentte
Efesoslu Trofimos’u onunla birlikte
görmüş, Pavlos’un onu tapınağa soktuğunu
sanmış olmalarıydı*.
30Tüm kent ayaklandı, halk kaynaştı. Pavlos’u yakaladıkları gibi tapınaktan
dışarıya sürüklediler. Tapınağın kapıları
hemen kapatıldı.
Romalı Askerler Araya Giriyor
31-36
31Pavlos’u öldürmeyi tasarlıyorlardı ki, tüm Yeruşalim’in kargaşalık içinde
olduğu haberi askeri birliğin komutanına
ulaştı. 32Komutan hemen askerlerle yüzbaşıları yanına toplayıp oraya koştu. Topluluk
komutanla askerleri görünce, Pavlos’u
tartaklamayı durdurdu. 33Bunun üzerine komutan yaklaşıp onu tutukladı ve çift zincirle bağlanması için
buyruk verdi. Onun kim olduğunu ve ne
yaptığını soruşturdu. 34Topluluk arasında her kafadan bir ses çıkıyordu. Gürültü yüzünden komutan
olayı iyice öğrenemediği için onu kışlaya
götürmelerini buyurdu. 35Pavlos merdivenlere vardığında topluluk kaba kuvvete başvurdu; bunun üzerine
askerler onu taşımak zorunda kaldı.
36 Çünkü kalabalık, “Ortadan kaldır onu!” diye avazı bastırarak onları izlemekteydi.
Pavlos Kendisini Savunuyor 37-40; 22:1-5
37Pavlos kışlaya alınmadan önce komutana, “Sana bir şey söyleyebilir miyim?”
dedi. O da, “Yunanca bilir misin?” diye
sordu. 38“Son günlerde ayaklanmaya önayak olup silahlı teröristlerden dört bin adamı
çöle yönelten Mısırlı sen değil misin*?”
39Pavlos, “Ben Tarsuslu bir Yahudi’yim” diye yanıtladı. “Kilikya’nın önemsiz
sayılmayan bir kentinin yerlisiyim.
Senden rica ediyorum, halka birkaç söz
söylemem için bana izin ver lütfen.”
40Komutan izin verince, Pavlos merdivenlerde
durup halka doğru elini salladı. Derin
bir sessizlik çöktü, İbrani diyalektiyle
şunları söyledi o:
“Kardeşler ve büyükler
sizlere yapacağım savunmayı dinleyin.”
2Pavlos’un kendileriyle İbranice konuştuğunu duyunca halk daha da suskunlaştı.
Pavlos anlatmaya başladı:
3“Ben Kilikya’nın Tarsus kentinde doğmuş bir Yahudi’yim. Yetişmem ise bu kentte*
oldu. Gamaliel’in dizi dibinde,
ataların yasasına sımsıkı bağlılıkla
eğitildim. Bugün burada bulunan hepiniz
gibi ben de Tanrı’nın ateşli bir bağlısıydım.
4Bu Yol’a saldırmam
onları öldürmeye dek gitti. Erkekleri
de kadınları da bağlayıp cezaevine attırdım.
5Başrahiple tüm İhtiyarlar Kurulu
buna tanıklık edebilir. Kendilerinden
Yahudi kardeşlere yazılmış mektuplar
almış, Şam’a gidiyordum. Amacım orada
bulunanları da bağlı olarak Yeruşalim’e
getirip cezaya çarptırmaktı.”
Pavlos İsa’ya Bağlanışını Anlatıyor
6-16
(9:1-19; 26:12-18)
6“Derken şöyle bir gelişim oldu: Yolda gitmekte ve Şam’a yaklaşmaktaydım ki,
öğle vakti ansızın gökten güçlü bir
ışık parladı çevremde. 7Yere düştüm ve bir sesin bana, ‘Saul, Saul niçin bana
saldırıda bulunuyorsun?’ dediğini
duydum. 8Sordum: ‘Sen kimsin, ya Rab?’ O bana, ‘Ben senin saldırdığın
Nasıralı İsa’yım’ diye yanıt
verdi. 9Yanımdakiler ışığı gördülerse de benimle konuşanın sesini duymadılar*. 10‘Ne yapayım, ya Rab?’ dedim. Rab
bana, ‘Ayağa
kalk, Şam’a git’ dedi. ‘Orada yapman için saptanmış bulunan her şey sana bildirilecektir.’
11O ışığın görkeminden gözlerim görmez oldu. Yol arkadaşlarımca
elimden tutularak yöneltildim; böylece
Şam’a vardım.
12“Şam’da yaşayan tüm Yahudiler’ce hakkında iyi tanıklık edilen, ruhsal yasa
uyarınca tanrısayar bir adam vardı.
Adı Hananya olan bu insan 13geldi; ayakta durarak bana, ‘Saul kardeş’ dedi. ‘Gözlerin yeniden görsün.’
O anda görüşüme kavuştum ve kendisini
gördüm. 14Bana şunları söyledi: ‘Atalarımızın Tanrısı seni kendi isteğini tanımaya,
Hak Olan’ı görmeye ve kendi ağzının
sesini duymaya atadı. 15Çünkü sen gördüğün ve duyduğun konular üzerinde tüm insanlara O’nun için tanıklık
edeceksin. 16Şimdi niçin duraksıyorsun? Kalk,
vaftiz ol. O’nun adını seslenerek günahlarından
arın.’”
Pavlos Uluslara Gönderiliyor 17-21
17“Yeruşalim’e dönüp tapınakta dua ediyordum ki, dalınca geldim, 18Rab’bi gördüm. Bana, ‘Çabuk davran, vakit geçirmeden
Yeruşalim’den git’ dedi. ‘Çünkü
bana ilişkin tanıklığını olumlu karşılamayacaklar.’
19Ben, ‘Ya Rab’ dedim. ‘Her sinagogta sana inananları cezaevine kapatıp döven
kişinin ben olduğumu biliyorlar. 20Senin için tanıklıkta bulunan
Stefanos’un kanı akıtılırken, ben orada
durmuş yapılanı onaylıyor ve onun canına
kıyanların giysilerini gözetiyordum.’
21Rab, ‘Git’ dedi. ‘Çünkü
seni uzaklardaki uluslara göndereceğim*.’”
Pavlos Romalı Komutanla Karşılaşıyor
22-30
22Bu sözü söyleyinceye dek Pavlos’u dinlediler. Ansızın seslerini yükselterek,
“Böyle bir insanı yeryüzünden kaldır”
diye bağırdılar. “Yaşamak yaraşmaz ona.”
23Onlar bağırmakta, giysilerini
çıkarıp fırlatmakta ve havaya toz savurmaktayken,
24komutan Pavlos’un kışlaya getirilmesi için buyruk verdi. Halkın neden kendisine
karşı böylesi bağırıp çağırdığını öğrenmek
için Pavlos’un kamçılanarak sorguya
çekilmesini buyurdu. 25Kendisini sırımla bağladıklarında Pavlos orada duran yüzbaşıya, “Roma uyruklu
bir yurttaşı –hem de suçlu çıkarılmamış
bir insanı– kamçıyla dövmek sizce yasaya
uygun mudur?” diye sordu. 26Yüzbaşı bu sözü duyunca komutana giderek, “Ne yapıyorsun sen?” dedi. “Bu adam
Romalı bir yurttaş!” 27Komutan Pavlos’un yanına gelip,
“Söyle bana, Romalı mısın sen?” dedi.
Pavlos, “Evet” diye yanıt verdi. 28Komutan, “Ben bu yurttaşlığı çok para karşılığında elde ettim” dedi. Pavlos,
“Bense yurttaş olarak doğdum*”
diye yanıtladı.
29Pavlos’u sorguya çekmeye hazırlananlar hemen onu bıraktı. Onun Romalı bir
yurttaş olduğunu kavrayan komutan da
korkuya düştü. Çünkü onu bağlamıştı.
30Ertesi gün, Yahudiler’in Pavlos’u niçin suçladığını iyice öğrenmeyi tasarlayarak
onu serbest bıraktı. Başrahiplerle tüm
Kurul’un toplanmasını buyurdu ve komutan
Pavlos’u aşağıya getirip karşılarına
dikti.
Yahudiler’in Kurulu Önünde 1-11
Pavlos gözlerini Kurul’a
dikerek, “Kardeşler” dedi. “Ben bugüne
dek su götürmez vicdan doğruluğuyla
Tanrı’ya bağımlı yaşadım.” 2Başrahip Hananya yanında duranlara
onun ağzına sille indirmelerini buyurdu.
3Bunun üzerine Pavlos ona, “Tanrı sana vuracak, ey badanalı duvar*!” dedi. “Hem oturmuş ruhsal yasaya göre beni yargılıyorsun,
hem de yasaya ters olarak bana sille
indirmelerini buyuruyorsun*.” 4Orada duranlar, “Sen Tanrı’nın
başrahibini mi yeriyorsun?“ dediler.
5Pavlos, “Kardeşler, ben onun başrahip olduğunu bilmiyordum” dedi. “Çünkü,
‘Halkımın başkanı hakkında kötü söylemeyeceksin’
diye yazılıdır.”
6Pavlos bir kesimin Sadukiler’den, öbür kesiminse
Ferisiler’den oluştuğunu
anlayınca, Kurul’da sesini yükselterek,
“Kardeşler!” dedi. “Ben Ferisi’yim,
bir Ferisi oğluyum. Ölülerin dirileceğini
umduğum için yargılanıyorum.” 7Pavlos bunu söyleyince, Ferisiler’le
Sadukiler arasında bir sürtüşme koptu
ve topluluk ikiye bölündü. 8Çünkü Sadukiler ne ölülerin dirilmesi, ne melek, ne de ruh diye bir şey var
derler. Oysa Ferisiler bunlara açıkça
tanıklıkta bulunur. 9Bunun üzerine büyük bir gürültü koptu. Ferisiler kesiminden bazı dinsel yorumcular ayağa fırlayıp
çekişmeye koyuldu, “Biz bu adamda hiçbir
kötülük bulmuyoruz” dediler. “Belki
de gerçekten bir ruh ya da melek konuşmuş
olamaz mı onunla?”
10Sürtüşme dal budak salınca komutan Pavlos’u parçalamalarından korktu; askerlere
aşağı inmeleri ve Pavlos’u zorla topluluğun
arasından alıp kışlaya götürmeleri için
buyruk verdi.
11Ertesi gece Rab, Pavlos’un yanında durup, “Yüreklen!” dedi. “Yeruşalim’de
benim için nasıl tanıklık ettinse, Roma’da
da tanıklık etmen gerekiyor.”
Ant İçen Bağnazlar 12-21
12Gün ağarınca Yahudiler sözbirliği edip ant içti. Pavlos’u öldürünceye dek
hiçbir şey yiyip içmemeyi kararlaştırdılar.
13Antlaşmaya katılanların sayısı kırkı aşkındı. 14Bunlar başrahiplerle İhtiyarlar’a gelip, “Biz
Pavlos’u öldürünceye dek ağzımıza hiçbir
şey koymamaya ant içerek kendimizi bağladık”
dediler. 15“Onun için şimdi siz Kurul’la
birleşip daha kesin bilgi toplamak içinmiş
gibi davranarak, Pavlos’u önünüze getirmesini
komutandan isteyin. Kendisi daha buraya
yaklaşmadan biz onu öldürmeye hazırız.”
16Ama Pavlos’un kız kardeşinin oğlu onların pusu kurduğunu duydu. Varıp kışlaya
girdi ve Pavlos’a bilgi iletti. 17Pavlos yüzbaşılardan birini çağırarak, “Bu genci komutana götür” dedi. “Ona
söyleyecek bir sözü var.” 18Yüzbaşı genci komutana götürdü
ve şöyle dedi: “Tutuklu Pavlos beni
çağırdı, bu genci sana getirmemi diledi.
Sana bir diyeceği varmış.” 19Komutan onu elinden tutup bir
kenara çekti, “Bana diyeceğin nedir?”
diye sordu.
20Genç yanıtladı: “Yahudiler anlaştı; Pavlos’a ilişkin güya daha kesin soruşturma
yapılsın diyerek yarın onu Kurul önüne
çıkarmanı senden isteyecekler. 21Onların isteğine kulak asma. Çünkü
kırk kişiyi aşkın adam ona karşı pusuya
yatmış bekliyor. Bunlar onu öldürünceye
dek hiçbir şey yiyip içmemeye ant içmişler.
Şu anda hazırlar, senin onayını bekliyorlar.”
Askerlerin Yönetiminde 22-30
22Komutan genci salıverdi. Kendisine, “Bunları bana açıkladığını hiç kimseye
bildirme” diye buyruk verdi. 23Sonra yüzbaşılardan ikisini çağırıp,
“Gece saat dokuzda Kayseriye’ye gidecek
iki yüz asker sağlayın” dedi. “Ayrıca
yetmiş atlı ile iki yüz de kargılı hazırlayın.
24Bunun yanı sıra binek hayvanları düzenleyin. Pavlos’u bindirip güvenlik içinde
vali Feliks’e götürsünler.”
25Komutan şöyle bir de mektup yazdı:
26“Klavdius Lisias’tan saygıdeğer vali Feliks’e selam! 27Bu adamı Yahudiler yakalamış, öldürmek üzereydiler. Askerlerimle üzerlerine
yürüyüp onu ellerinden kurtardım. Çünkü
onun Romalı bir yurttaş olduğunu öğrendim.
28Kendisini suçlamalarının nedenini
anlamaya çalışarak onu Yahudiler’in
Kurulu’na çıkardım. 29Onun kendi yasalarına ilişkin sorunlardan ötürü suçlu gösterildiğini, ama
ölümü ya da tutuklanmayı gerektirecek
hiçbir suçu olmadığını gördüm. 30Adama karşı bir düzen tasarlandığını haber alınca da onu hemen sana gönderdim.
Onu suçlu çıkaranlara da suçlamalarını
sana bildirsinler diye buyruk verdim.”
Romalı Valinin Önünde 31-35
31Askerler kendilerine verilen buyruğa uyarak Pavlos’u aldılar, geceleyin Antipatris’e
getirdiler. 32Ertesi gün onunla gidecek olan
atlıları bırakıp kışlalarına döndüler.
33Atlılar Kayseriye’ye ulaşınca mektubu valiye sundular ve Pavlos’u onun önüne
çıkardılar. 34Vali mektubu okuyup Pavlos’a hangi
yönetim bölgesine bağlı olduğunu sordu.
Kilikya’dan olduğunu öğrenince, 35“Suçlayıcıların geldiği zaman seni dinleyeceğim” dedi. Pavlos Herodes’in sarayında
tutuklansın diye buyruk çıkardı.
Pavlos Valinin Önünde Suçlanıyor
1-8
Beş gün sonra başrahip
Hananya, İhtiyarlar’dan bazıları ve
Tertullus adlı tumturaklı sözde uz biriyle
Kayseriye’ye indi. Bunlar Pavlos’a karşı
davalarını valiye açıkladılar. 2Pavlos’un çağrılması üzerine, Tertullus şu sözlerle onu
suçlamaya koyuldu:
“Saygıdeğer Feliks! Senin aracılığınla sürekli
barışa kavuştuk. Sayende bu ulus kalkınmaktadır.
3Bunları her zaman ve her yerde şükranla karşılıyoruz. 4Seni uzun boylu oyalamak istemem. Ancak bizleri iyi yürekliliğine yaraşır
bir biçimde kısaca dinlemeni dilerim.
5Bu adamın püsküllü bela olduğunu gördük.
Yeryüzünün her yanında tüm Yahudiler
arasında ayaklanma kışkırtıcısı. Nasıralılar
partisinin*
elebaşısı. 6Tapınağı bile bayağılaştırmak istedi. Ama biz kendisini
tutukladık. 7 8Onu sorguya çekersen, kendisini
suçladığımız sorunların tümünü ondan
öğrenebilirsin.”
Pavlos’un Savunması 9-21
9Yahudiler de suçlamalara katılarak bunların doğru olduğunu savundular.
10Söz söylesin diye vali kendisine işaret verince Pavlos konuştu:
“Senin yıllardır bu ulusu yönettiğini bildiğim
için, savunmamı sevinçle yapıyorum.
11Tapınmak için Yeruşalim’e varışımdan bu yana on iki günlük bir sürenin bile
geçmediğini kendin öğrenebilirsin. 12Beni ne tapınakta herhangi bir
kimseyle tartışırken, ne de sinagoglarda
ya da kentte topluluğu ayaklandırırken
gördüler. 13Kaldı ki, beni suçladıkları sorunlara
ilişkin sana kanıt da sunamazlar. 14Açıkça tanıklıkta bulunuyorum sana; kendilerinin ‘Parti’ diye nitelendirdiği
Yol’a göre, atalarımızın Tanrı’sına
ruhsal hizmet sunmaktayım ben. Ruhsal
yasada ve peygamberlerde yazılı her
söze inanıyorum. 15Onların da benimsediği Tanrı’ya, doğruların ve eğrilerin dirilmesi gerçekleşeceğine
umut besliyorum. 16İşte bunun için Tanrı’ya ve insanlara
karşı her zaman tertemiz bir vicdan
taşımayı amaçlıyorum.
17“Aradan yıllar geçtikten sonra, ulusuma yardım getirmeye ve sunular sunmaya
geldim. 18Beni tapınakta işte bu uğraşlarla,
göreneksel temizlenmemle ilgili görevlerimi
yaparken buldular. Yanımda ne bir topluluk
vardı, ne de herhangi bir gürültü çıkarılmıştı.
19Asya bölgesinden bazı Yahudiler belirinceye dek durum buydu. Gerçekte onların
burada, senin önünde durup bana karşı
ne gibi bir suçlamaları olduğunu bildirmeleri
gerekirdi. 20Yoksa Kurul’un önünde durmakta
olduğum şu anda bu insanların bende
ne tür yolsuzluk bulduklarını açıklamaları
gerekir. 21Olsa olsa ortalarında dikilirken,
‘Bugün tarafınızdan ölülerin dirilmesiyle
ilgili konuda yargılanıyorum’ diye bağırmıştım.”
Vali Feliks’in Kurnazlığı 22-27
22Yol’a ilişkin oldukça geniş bilgisi bulunan Feliks oturumu erteledi. “Davanızla
ilgili kararımı komutan Lisias Kayseriye’ye
inince vereceğim” dedi. 23Ardından yüzbaşıya Pavlos’un tutukluluğunu sürdürmeleri, öte yandan onu belirli
oranda rahat bırakmaları, yardımına
gelen arkadaşlarından hiçbirine engel
olmamaları için buyruk verdi.
24Aradan birkaç gün geçince Feliks Yahudi olan karısı Drusilla ile geldi. Pavlos’u
çağırttı, ondan Mesih İsa’ya iman etmenin
ne demek olduğunu dinledi. 25Ne var ki, Pavlos doğruluktan, tutkulara üstün çıkmaktan ve gelecek yargıdan
söz edince, Feliks ürktü. “Şimdilik
git” dedi. “Vaktim olunca seni yeniden
buraya getireceğim.”
26Bir yandan da Pavlos’un kendisine rüşvet vereceğini umuyor, bu nedenle de
onu sık sık yanına çağırarak kendisiyle
görüşüyordu. 27İki yıl dolunca, Feliks’in yerini Porkius Festus aldı. Yahudiler’e hoş görünmek
isteyen Feliks, Pavlos’u cezaevinde
bıraktı.
Yeni Valinin Tuttuğu Yol 1-12
Yönetim bölgesine
varmasından üç gün sonra, Festus Kayseriye’den
Yeruşalim’e çıktı. 2Başrahiplerle ileri gelen Yahudiler Pavlos’a karşı davalarını kendisine açıkladılar
ve ondan dilekte bulundular. 3Pavlos’u Yeruşalim’e göndermesi için onun yardımını dilediler. Amaçları yolda
pusuya yatıp onu öldürmekti. 4Festus Pavlos’un Kayseriye’de
tutuklu bulunduğunu, kendisinin de yakında
oraya gideceğini bildirdi. 5“Onun için, aranızdan yetkili kişiler benimle birlikte insin, bu adamın herhangi
bir yolsuzluğu varsa onu suçlasınlar”
dedi.
6Onların arasında çok çok sekiz-on gün geçirdikten sonra Kayseriye’ye indi.
Ertesi gün yargı kürsüsüne oturup Pavlos’un
getirilmesi için buyruk verdi. 7Pavlos gelince, Yeruşalim’den inen Yahudiler çevresini kuşattı. Kendisine
karşı bir sürü ağır suçlamada bulundular,
ama bunlara ilişkin hiçbir kanıt gösteremediler.
8Pavlos Yahudiler’in yasasına,
tapınağa ve Kayser’e karşı hiçbir suç
işlemediğini söyleyerek kendisini savundu.
9Ama Festus Yahudiler’e hoş görünmek istediğinden Pavlos’a, “Yeruşalim’e çıkıp
orada bu suçlamalara karşı benim önümde
yargılanmak ister misin?” diye sordu.
10Pavlos, “Ben Kayser’in yargı kürsüsü
önünde duruyorum ve bu yerde yargılanmam
gerekir” dedi. “Senin de çok iyi bildiğin
gibi, Yahudiler’e hiçbir haksızlıkta
bulunmadım. 11Eğer yolsuzluk ya da ölümü gerektirecek herhangi bir iş yapmışsam, ölümden
kaçmıyorum. Ama bu insanlar beni boş
yere suçluyorlarsa, hiç kimse beni onların
eline teslim edemez. Kayser’e başvuruyorum.”
12Ardından Festus danışmanlarla görüştü ve karara vardı: “Kayser’e başvurdun,
Kayser’e gideceksin.”
Durum Kral’a Yansıtılıyor 13-27
13Birkaç gün sonra Kral Agrippa’yla Berniki Festus’a saygılarını
sunmak için Kayseriye’ye geldiler. 14Epey bir süre orada kaldılar. Festus Pavlos’la ilgili davayı Kral’a açıkladı.
“Feliks’in tutuklu bıraktığı bir adam
var” dedi. 15“Ben Yeruşalim’deyken Yahudiler’in başrahipleriyle İhtiyarları ona karşı davalarını
açıklayarak kendisinin cezaya çarptırılmasını
istediler. 16Onlara, ‘Suçlanan kişi suçlayanlarla yüzleştirilmeden ve yüklenen suç konusunda
kendisine savunma fırsatı verilmeden
bir insanı başkalarının eline teslim
etmek Romalılar’ın geleneğine uymaz’
dedim. 17Benimle birlikte Kayseriye’ye geldiklerinde de vakit geçirmeden ertesi gün
yargı kürsüsüne oturup adamın getirilmesi
için buyruk verdim. 18Suçlayanlar ayağa kalkınca, onu aklıma gelen kötülüklerden hiçbiriyle suçlamadılar.
19Onunla kendi inançları sorununda
çekişmeleri vardı. Bir de kendisine
karşı, ölmüş İsa’yla ilgili bir konu
vardı ortada: Pavlos onun yaşadığını
savunuyordu.
20“Bu sorunlar önünde şaşırıp kaldığımdan, Pavlos’a Yeruşalim’e gidip orada
bu suçlamalara karşı yargılanmayı isteyip
istemediğini sordum. 21Ama Pavlos, Avgustus’un kararını beklemek
üzere tutuklu kalmayı dileyince, onu
Kayser’e gönderinceye dek tutuklu kalmasını
buyurdum.”
22Agrippa Festus’a, “Bu adamı bir de kendim dinlemek isterim” dedi. Festus,
“Yarın onu dinlersin” diye yanıt verdi.
23Ertesi gün Agrippa’yla Berniki göz kamaştırıcı süsler içinde gelip komutanlarla
ve kentin ileri gelenleriyle birlikte
duruşma binasına girdiler. Festus’un
çağrısıyla Pavlos getirildi. 24Festus, “Kral Agrippa ve aramızda bulunan herkes!” dedi. “Yeruşalim’de ve
burada tüm Yahudi topluluğunun kendisine
karşı dilekte bulundukları kişiyi önünüzde
görüyorsunuz. Ona ilişkin, ‘Bundan böyle
yaşaması doğru değildir’ diye bağırıyorlar.
25Ama ben onun ölümü gerektirecek
hiçbir suç işlemediği sonucuna vardım.
Kendisi Avgustus’a başvurunca da onu
göndermeye karar verdim. 26İmparatoruma onun için yazabileceğim
kesin bir şey yok. Bu nedenle kendisini
size, özellikle de sana getirdim, ey
kral Agrippa! Öyle ki, onu sorguya çektikten
sonra yazabileceğim bir şey bulunsun.
27Çünkü neyle suçlandığını açıklamadan
bir tutukluyu göndermek, olamayacak
bir iş gibi görünüyor bana.”
Pavlos Kendisini Savunuyor 1-11
Agrippa, Pavlos’a,
“Kendin için konuşmakta serbestsin”
dedi. Bunun üzerine Pavlos elini kaldırarak
savunmasına başladı:
2“Yahudiler’in beni suçladıkları konuların tümüne karşı bugün senin önünde
savunmamı yapabileceğim için kendimi
mutlu sayıyorum, Kral Agrippa. 3Sen ki tüm Yahudi törelerini ve konularını bilen bir insansın. Bunun için
beni katlanışla dinlemeni dilerim.
4“Gençliğimden bu yana ulusum arasında ve Yeruşalim’de geçen yaşamımı Yahudiler’in
tümü bilir. 5Tanıklıkta bulunmak isterlerse,
öteden beri bilirler ki kendi inancımızın
en koyu partisine yaraşır biçimde, bir
Ferisi olarak yaşadım. 6Şimdi Tanrı’nın atalarımıza verdiği
vaade umut bağladığım için yargılanmak
üzere burada bulunuyorum. 7On iki kolumuzun gece gündüz
içtenlikle tapınarak erişmeyi umduğu
vaattir bu. Bu umuda bağlılığımdan ötürü
Yahudiler’in suçlamasıyla karşı karşıyayım,
ey Kral! 8Tanrı’nın ölüleri diriltmesi sizlerce niçin olmayacak bir iş sayılıyor?
9“Ben kendim de Nasıralı İsa’nın adına karşı her tür direniş eyleminde bulunmam
gerektiğini düşünmüştüm. 10Nitekim Yeruşalim’de tam bunu
yaptım: Başrahiplerden almış olduğum
yetkiyle, kutsal yaşamlılardan birçoğunu
cezaevine kapattım. Üstelik onların
öldürülmesi gerekince oyumu da kullandım*. 11Bütün sinagoglarda onları birçok
kez cezaya çarptırdım; üstelik kendilerini
sövmeye zorladım.
Öfkeden öylesine deliye dönmüştüm ki,
saldırımı dış kentlere dek uzattım.”
Pavlos İsa’ya Bağlanışını Anlatıyor
12-18
(9:1-19; 22:6-16)
12“Bu amaçla başrahiplerden aldığım yetki ve görevle Şam’a gidiyordum ki, 13ey Kral, öğleyin yolda güneşten
daha parlak bir ışığın gökten benim
ve benimle birlikte gidenlerin çevresini
sardığını gördüm*.
14Hepimiz yere düştük. Bir sesin bana İbranice’de şöyle dediğini duydum: ‘Saul, Saul, niçin bana saldırıda bulunuyorsun? Üvendireyi tepmek*
senin için çetin
iştir.’ 15Ben, ‘Sen kimsin ya Rab?’ dedim.
Rab, ‘Ben senin
saldırdığın İsa’yım’ diye yanıt
verdi. 16‘Ama doğrul ve ayağa
kalk; çünkü sana bunun için gözüktüm.
Bende gördüğün ve sana gözükeceğim olgularda
hizmet sunmaya ve tanıklığımı duyurmaya
atadım seni. 17Kendilerine gönderdiğim halk ve uluslar elinden seni kurtaracağım. 18Onların gözlerini açasın, onları karanlıktan ışığa ve şeytanın
egemenliğinden Tanrı’ya döndüresin diye
gönderiyorum seni. Öyle ki, günahların
bağışlanmasına kavuşsunlar ve bana iman
ederek kutsal kılınanlar arasında yer
alsınlar.’”
Pavlos’un Yahudiler’e ve Uluslara
Tanıklığı 19-23
19“İşte bunun içindir ki, ey kral Agrippa, göksel görmeye karşı söz dinlemezlikte
bulunmadım. 20Ama ilkin Şam’da, sonra Yeruşalim’de,
tüm Yahudiye ülkesinde ve uluslar arasında
günahtan dönüp Tanrı’ya yönelmeleri,
günahtan dönmüş yaşama yaraşır işler
uygulamaları gerektiğini bildirdim.
21“Bu yüzden Yahudiler beni tapınakta tutuklayıp öldürmek istedi. 22Ama Tanrı’dan sağlanan yardımla bugüne dek gerek alt gerek üst tabakadan bireylere
tanıklıkta bulundum. Peygamberlerle
Musa’nın olacağını bildirdikleri olaylar
dışında hiçbir şey söylemiyorum. 23Mesih’in işkence çekmesi gerektiğini,
ölülerden dirilen ilk kişi olarak halka
ve uluslara ışık bildirisini yayacağını
söylüyorum.”
Pavlos Agrippa’yı İsa’ya Çağırıyor
24-29
24Pavlos bu yolda savunmasını sürdürürken, Festus yüksek sesle onun sözünü kesti:
“Çıldırıyorsun Pavlos. Yüksek bilgi
senin aklını yerinden oynatmış.” 25Pavlos, “Aklımı oynatmadım saygıdeğer Festus” dedi. “Tam tersine, gerçeğe
ve sağduyuya dayanan sözler bildiriyorum.
26Önünde hiç çekinmeden konuştuğum Kral da bunları çok iyi bilir. Çünkü bunlardan
hiçbiri onun gözünden kaçmış değildir.
Kanım budur; çünkü bu iş bir kuytuda
olmuş değil. 27Peygamberlere inanır mısın, Kral
Agrippa? İnandığını biliyorum.”
28Agrippa Pavlos’a, “Beni kısa sürede Mesih inanlısı yapacağını
sanıyorsun” dedi. 29Pavlos yanıtladı: “Tanrı’dan dilerim,
kısa ya da uzun süre içinde yalnız sen
değil, bugün beni dinleyenlerin tümü
şu bağları taşıma dışında benim durumumda
bulunsaydınız.”
Pavlos Suçsuzdur 30-32
30Kral, vali, Berniki ve onlarla birlikte oturan herkes ayağa kalktı. 31Oradan çekilip sorunu tartıştılar. “Bu adam ölümü ya da cezaevine kapatılmayı
gerektirecek hiçbir suç işlemiş değildir”
dediler. 32Agrippa Festus’a, “Bu adam Kayser’e başvurmamış olsaydı, özgür bırakılabilirdi”
dedi.
Roma’ya Doğru 1-9
İtalya’ya yelken açmamız kararlaştırılınca,
Pavlos’la başka bazı tutukluları Avgustus
birliğinden Yulius adlı bir yüzbaşıya
teslim ettiler. 2Asya kıyılarına uğrayacak olan,
Edremit limanına bağlı bir gemiye binip
açıldık. Selanik’ten Makedonyalı Aristarhos
bizimle birlikteydi. 3Ertesi gün Sayda’ya uğradık. Yulius
Pavlos’a insanca davranarak gidip arkadaşlarını
görmesine ve sağlayacakları konukseverlikten
yararlanmasına izin verdi. 4Oradan açılıp Kıbrıs’ın rüzgâr altı yanını aştık; çünkü
rüzgâr bize karşı esiyordu. 5Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya’nın Mira limanına ulaştık.
6Yüzbaşı burada İtalya’ya giden, İskenderiye’ye bağlı bir gemi bulunca bizleri
buna bindirdi. 7Günlerce ağır ağır yol alarak,
güçlük içinde Knidos açıklarına vardık.
Ancak rüzgâr kıyıya yanaşmamızı önledi.
Girit’in rüzgâr altı yanından Salmone
karşısından geçtik. 8Bu kıyı boyunca güçlükle yol aldıktan sonra İyi Limanlar denen bir yere vardık.
Lasea kenti oraya yakındı. 9Çok vakit yitirmiştik. Güz orucunun*
geçmiş olması nedeniyle ve bu dönemde
gemi yolculuğu tehlikeli olduğundan,
Pavlos onlara öğütledi.
Azgın Fırtına Ortasında 10-26
10“Arkadaşlar” dedi. “Görüyorum ki yolculuk hem yıkıma, hem de ağır zarara yol
açacak; yalnız gemiyle yükü için değil,
canlarımız için de.” 11Ne var ki yüzbaşı, Pavlos’un dediklerinden çok, kaptanla gemi sahibinin önerisini
dinledi. 12Liman kışı geçirmeye elverişli
olmadığından, çoğunluk buradan açılmak
istiyordu. Girit’in Feniks limanına
ulaşıp kışı orada geçirmeyi umuyorlardı.
Güneybatıya ve kuzeybatıya dönük bir
yerdir burası.
13Güney rüzgârı esince, amaçlarının gerçekleştiğini sanarak, demir alıp Girit
kıyısı boyunca yol yapmaya koyuldular.
14Ama çok geçmeden karadan esen kuzeydoğu kasırgası bastırdı. 15Gemi dalgalara kapılıp rüzgâra karşı boğuşmanın olanaksızlığı anlaşılınca,
kendimizi sürüklenmeye bıraktık. 16Klavda adlı küçük bir adanın rüzgâr
altı yanını aşarken geminin filikasına
güçlükle sarılabildik. 17Filikayı yukarı çekerek tüm gemiyi alttan güçlendirmesi için halatlar bağladılar.
Sirtis’e*
çarpmaktan korkarak yelken takımlarını
indirdiler; böylece sürüklenip gittiler.
18Korkunç fırtına üzerimize saldırıyordu. Ertesi gün gemideki yükü denize boşaltmaya
başladılar. 19Üçüncü gün de kendi elleriyle
geminin takımlarını attılar. 20Günlerce ne güneşi, ne de yıldızları
gördüler. Fırtına tüm hızıyla direnişi
sürdürdü. Sonunda bizim için kurtulma
umudu tümden yitirildi.
21Uzun süre ağızlarına hiçbir şey koymamışlardı. Bunun üzerine Pavlos ortalarında
durup, “Arkadaşlar” dedi. “Beni dinlemeliydiniz;
bu yıkımı, bu zararı başınıza getirmemek
için Girit’ten açılmamalıydınız. 22Ama şu anda yürekli olmanızı öğütlerim. İçinizden hiçbirinin canına bir zarar
gelmeyecek; yalnız gemi kaybolacak.
23Çünkü bu gece, bağlı olduğum ve kendisine ruhsal hizmet sunduğum Tanrı’nın
bir meleği yanımda durup, 24‘Korkma Pavlos’ dedi. ‘Senin Kayser’in
karşısında durman gerekiyor. İşte onun
için Tanrı seninle gemi yolculuğunda
bulunanların tümünü sana bağışladı.’
25Bu nedenle yüreklenin arkadaşlar. Çünkü benim Tanrı’ya imanım vardır; her
şey bana bildirdiği gibi olacaktır.
26Ancak bir adaya bindirmemiz gerekiyor.”
Kara Görünüyor 27-32
27Adriyatik Denizi’nde sürüklenmemizin on dördüncü gecesi, gece yarısı sularında,
gemiciler bir karaya yaklaştıklarını
anladılar. 28Denizin derinliğini ölçtüler ve yirmi kulaç olduğunu gördüler.
Biraz daha ilerledikten sonra yeniden
denizin derinliğini ölçtüler; on beş
kulaç olduğunu gördüler. 29Kayalıklara bindirmekten korkuyorduk.
Bu nedenle kıçtan dört demir attılar
ve günün doğması için dua ettiler. 30Gemiden ayrılmak amacıyla filikayı
denize indiren gemiciler, baş taraftan
demir atacak gibi davrandılar. 31Pavlos yüzbaşıya ve askerlere, “Bu adamlar gemide kalmazsa siz kurtulamazsınız”
dedi. 32Bunun üzerine askerler filikanın
iplerini kesip onu salıverdiler.
Kurtuluş Kesinleşiyor 33-44
33Günün doğuşundan önce Pavlos herkese yemek yemelerini öğütledi. “Bugün on
dördüncü gündür” dedi, “Ağzınıza bir
lokma ekmek koymadan, sinirleriniz gergin,
bekliyorsunuz. Tümden besinsiz kaldınız.
34Bu nedenle yemek yemenizi öğütlerim. Çünkü kurtuluşunuz için gereklidir bu.
Hiç kimsenin başından bir tek kıl yitirilmeyecektir.”
35Pavlos bunları söyledikten sonra ekmek aldı; herkesin önünde Tanrı’ya şükran
sunmanın ardından parçalayarak böldü
ve yemeye başladı. 36Hepsi de yüreklendi ve yemeye katıldı. 37Bizler –gemideki canların toplamı– iki yüz yetmiş altı kişiydik. 38Gönüllerinin özlediği kapsamda yemek yedikten sonra buğdayı denize boşaltıp
gemiyi hafiflettiler.
39Gün doğunca karayı tanıyamadılar. Kumsallı bir koy gördüler; gemiyi oraya
yanaştırıp yanaştıramayacaklarını düşünüyorlardı.
40Demirleri toplayıp denize salıverdiler. Bu arada dümenlerin bağlarını gevşettiler;
gabya yelkenini rüzgâra açıp kumsala
doğrulttular. 41Ama gemi karşıt akımlı* bir yere düştü ve
baştan kara ettiler. Geminin baş tarafı
saplanıp kımıldanmaz oldu, kıçı ise
dalgaların gücünden parçalanmaya başladı.
42Hiçbiri yüzerek kaçamasın diye, askerlerin amacı tutukluları öldürmekti. 43Öte yandan Pavlos’u kurtarmak isteyen yüzbaşı onların bu amacına engel oldu.
İlkin yüzebilenlerin gemiden atlayıp
karaya çıkmaları için buyruk verdi.
44Geriye kalanlara gelince kiminin bir tahta parçasına, kimisinin de geminin
başka bir parçasına sarılmasını önerdi.
Böylece herkes sağ salim karaya çıktı.
Pavlos’un İmanı Kanıtlanıyor 1-6
Kurtulduktan sonra,
adanın Malta olduğunu öğrendik. 2Yerliler bize görülmemiş insanlık
gösterdi. Ateş yaktılar, hepimizi ağırladılar.
Çünkü yağmur yağıyordu, hava da soğuktu.
3Pavlos bir deste çalı çırpı toplayıp
ateşe attı. Sıcaktan kaçan bir engerek
yılanı onun eline sarıldı. 4Pavlos’un elinden zehirli yılanın sarkıldığını gören yerliler birbirlerine,
“Kuşku yok, bu adam bir katil!” dediler.
“Denizden kurtulmasına karşın Hak onun
yaşamasına izin vermedi.” 5Ama Pavlos zehirli yılanı ateşe
attı ve başına hiçbir kötülük gelmedi.
6Yerliler Pavlos’un şişmesini ya da bir anda düşüp ölmesini beklediler. Ne
var ki, uzun süre bekledikten sonra
ona hiçbir şey olmadığını görünce, düşüncelerini
değiştirip onun bir tanrı olduğunu zannettiler.
Pavlos Hastaları Sağaltıyor 7-10
7Bu yörede ada başkanının çiftlikleri vardı. Adı Publius olan bu adam bizleri
kabul etti ve üç gün süreyle konukseverlik
göstererek ağırladı. 8Publius’un babası yüksek ateşten yanıyordu. Dizanteriye tutulmuş, yatağa düşmüştü.
Pavlos onu görmeye gitti. Sağlığı için
dua yükseltti, ellerini üstüne koyarak
onu iyi etti. 9Bundan sonra adadaki başka hastalar
da Pavlos’a gelip sağlığa kavuştu. 10Bu insanlar bizlere armağanlar sunarak saygı gösterdi, denize açıldığımızda
da tüm gereksinimlerimizi karşıladılar.
Pavlos Roma’ya Ulaşıyor 11-31
11Aradan üç ay geçti. Adada kışlamış –İkiz Oğullar armasıyla donatılmış*– İskenderiye’ye bağlı bir gemiyle denize açıldık.
12Sirakuza’ya uğradık, orada üç gün geçirdik. 13Buradan sonra dolaşarak Regium’a ulaştık. Ertesi gün bir güney rüzgârı esti,
ikinci gün Puteoli’ye vardık. 14Orada kardeşler bulduk. Aralarında
yedi gün geçirmemiz için yalvardılar.
En sonunda Roma’ya vardık. 15Oradaki kardeşler bizlere ilişkin bilgi alınca, bizi karşılamak için Appius
Forumu’na*
ve Üç Taverna’ya* kadar geldiler. Pavlos onları görünce Tanrı’ya şükranlarını
sundu, yüreklendi. 16Roma’ya girdiğimizde Pavlos’a
kendisini gözaltında bulunduran askerle
birlikte kalması için özel izin verildi.
17Aradan üç gün geçince Pavlos Yahudiler’in ileri gelenlerini çağırdı. Onlar
toplanınca, “Kardeşlerim” dedi. “Ben
ne halka, ne de atalarımızın törelerine
karşı bir suç işledim. Yeruşalim’den
tutuklu olarak Romalılar’ın eline teslim
edildim. 18Onlar soruşturmayı yaptıktan sonra
beni özgür bırakmak istediler. Çünkü
ölümü gerektirecek hiçbir davranışım
olmadı. 19Ama Yahudiler karşı çıkınca, Kayser’e
başvurmak zorunda kaldım. Yoksa kendi
ulusuma karşı hiçbir suçlamada bulunmuş
değilim. 20Bu nedenle sizleri görmek ve sizinle
görüşmek istedim. Çünkü İsrail’in umudu
yüzünden ben şu zincirle bağlıyım*.”
21Onlar şöyle yanıtladı: “Biz Yahudiye’den seninle ilgili ne bir mektup aldık,
ne kardeşler arasından buraya gelen
biri bizlere herhangi bir şey anlattı,
ne de sana karşı kötü bir söz konuştu.
22Kaldı ki, biz senin düşünceni öğrenmeyi uygun görüyoruz. Bu partiye gelince,
her yerde ona karşı konuşulduğunu biliyoruz.”
23Pavlos’a bir gün ayırdılar. Büyük bir topluluk onun konuk kaldığı yere geldi.
Pavlos onlara Tanrı hükümranlığını anlattı
ve sabahtan akşama dek İsa’ya ilişkin
tanıklıkta bulunarak Musa’nın ruhsal
yasasından, peygamberlerden kendilerine
kanıtlar gösterdi. 24Söylenenlere kimi inandı, kimi
imansızlık gösterdi.
25Birbirleriyle anlaşmazlığa düşünce ayrıldılar. Pavlos onlara son bir söz söyledi:
“Kutsal Ruh Yeşaya peygamber aracılığıyla
atalarınıza çok doğru söylemiştir:
26“‘Git bu halka bildir,
Çok dinleyeceksiniz ama bir şey anlamayacaksınız.
Çok göreceksiniz ama bir şey kavramayacaksınız.
27Çünkü bu halkın yüreği yağ tuttu,
Kulakları iyi duymaz oldu.
Gözlerini yumdular;
Gözleriyle görmesinler
Kulaklarıyla duymasınlar,
Yürekleriyle anlamasınlar diye.
Dönmesinler de ben kendilerini iyi etmeyeyim diye.’
28“Sizlerce bilinsin ki, Tanrı’nın bu kurtarışı uluslara gönderilmiştir. Onlar
dinleyecek.” 29
30Pavlos’a gelince, tam iki yıl kiraladığı evde yaşadı ve yanına gelen herkesi
kabul etti. 31Tanrı hükümranlığını yayıyor ve
önlenmeden, yüreklilikle Rab İsa Mesih’e
ilişkin konuları öğretiyordu.