| ÇÖL 
                                      DÜŞÜNCELERİ–KENDİ 
                                      DEĞERİNİ BİLMEK  Yanlış çöl düşüncelerinin yedincisini 
                                      inceleyeceğiz bu hafta. 
                                      Bu yanlış düşünce “Tanrının bereketlerini hak etmiyorum çünkü bir değerim yok” 
                                      düşüncesidir. İnanıyorum ki bu çok önemli 
                                      bir düşünce eğer kendi değerimizi bilmiyorsak, 
                                      yaşantılarımızda Tanrı’nın vaatlerinin yerine 
                                      gelmesinden tat alabilmenin ve vaat edilen 
                                      topraklarda yaşayabilmenin imkanı yoktur. Pek çok kişi kendisinden hoşlanmaz pek çok kişinin 
                                      kendileri hakkında iyi fikirleri yoktur 
                                      ve hiçbir değerlerinin olmadığını düşünürler. 
                                      Kendilerini önemsiz bir konumda görürler 
                                      fakat Tanrı’nın gözünde hiç kimse önemsiz 
                                      değildir hepimiz eşit yaratıldık her birimiz 
                                      için Tanrı’nın iyi bir planı vardır. Tanrı 
                                      herkese eşit şekilde davranır. Tanrı için 
                                      çalışan herkesin elinde eşit fırsatlar vardır 
                                      fakat yinede yaşantıları boyunca çölde kalan 
                                      birçok insan vardır ve bu kişiler Tanrı’nın 
                                      bereketlerini hiç alamazlar. Oysa bu bereketler 
                                      karşılıksızdır Tanrı’nın lütfundan dolayı 
                                      bizim için karşılıksızdır ama onları kabul 
                                      etmeliyiz.  Sayılar 13:27-33’a 
                                      bakalım "27 
                                      Musa'ya, "Bizi gönderdiğin ülkeye gittik" 
                                      dediler, "Gerçekten süt ve bal akıyor 
                                      orada! İşte ülkenin ürünleri! 28 Ancak orada 
                                      yaşayan halk güçlü, kentler de surlu ve 
                                      çok büyük. Orada Anak soyundan gelen insanları 
                                      bile gördük. 29 Amalekliler Negev'de; Hititler, 
                                      Yevuslular ve Amorlular dağlık bölgede; 
                                      Kenanlılar da denizin yanında ve Şeria Irmağı'nın 
                                      kıyısında yaşıyor." 30 Kalev, Musa'nın 
                                      önünde halkı susturup, "Oraya gidip 
                                      ülkeyi ele geçirelim. Kesinlikle buna yetecek 
                                      gücümüz var" dedi. 31 Ne var ki, kendisiyle 
                                      oraya giden adamlar, "Bu halka saldıramayız, 
                                      onlar bizden daha güçlü" dediler. 32 
                                      Araştırdıkları ülke hakkında İsrailliler 
                                      arasında kötü haber yayarak, "Boydan 
                                      boya araştırdığımız ülke, içinde yaşayanları 
                                      yiyip bitiren bir ülkedir" dediler, 
                                      "Üstelik orada gördüğümüz herkes uzun 
                                      boyluydu. 33 Nefiller'i, Nefiller'in soyundan 
                                      gelen Anaklılar'ı gördük. Onların yanında 
                                      kendimizi çekirge gibi hissettik, onlara 
                                      da öyle göründük."Tanrı vaadedilen toprakları ne güzel olduğunu 
                                      görmeleri için oniki tane casus gönderdi. 
                                      Ve bunlar geri döndükleri zaman on tanesi 
                                      bu topraklarda gördükleri devlerden söz 
                                      ettiler. 
                                      İkisi Tanrı hakkında konuşuyordu. 
                                      Tanrı’nın yüceliğinden bahsediyorlardı, 
                                      fakat geri kalan on tanesi sadece devler 
                                      hakkında olumsuz olarak konuştular. İki 
                                      kişi yapabileceklerinden on kişi ise yapamayacaklarından 
                                      söz ettiler. 33’üncü ayet şöyle der: “Nefilleri, 
                                      Nefıllerin soyundan gelen Anaklıları gördük 
                                      onların yanında kendimizi çekirge gibi hissetik 
                                      onlara da öyle göründük.” 
                                      Burası çok önemli. Diyor ki “Biz 
                                      kendi gözümüzde çekirge gibiydik.” 
                                      Bu topraklarda dev gibi insanlar yaşıyordu 
                                      ama asıl sorun devler değildi. Gerçek sorun 
                                      bu kişilerin kendilerini nasıl gördükleriydi. 
                                      Kendilerini nasıl görüyorlardı? Bir çekirge 
                                      gibi. Çekirgeler önemsiz böceklerdir ve 
                                      işte bu kişilerde kendilerini önemsiz ve 
                                      küçük olarak gördüler ve bundan dolayı hiçbir 
                                      şeyi başaramayacaklarını düşündüler. O topraklara 
                                      giremeyeceklerini düşündüler.
 Burada da gördüğümüz gibi eğer kendimizle ilgili olumsuz 
                                      bir düşüncemiz varsa, herşey imkansız gibi 
                                      görünür. Kendimizi Mesih’te görmeyi öğrenmeliyiz 
                                      kendi içimde ben bir hiçim ama Mesih’te 
                                      herşeyim, beni güçlendiren Mesih aracılığıyla 
                                      herşeyi yapabilirim. Yuhanna 15’te 
                                      “Ben 
                                      olmadan hiçbir şey yapamazsınız” 
                                      diyor. Filipililer 4’te 
                                      ise “Mesih 
                                      aracılığıyla herşey yapabiliriz” 
                                      diyor. Bu yüzden herşey olan hiçbir 
                                      şeyler olduğumuzu öğrenmeliyiz. Biz Mesih’te 
                                      herşeyiz ama kendi başımıza bir hiçiz.
 Çocukluğumda ailem beni yapacağım işlerde pek teşvik 
                                      etmediği için hatta teşvikimi kırdığı için 
                                      utanca yönelik bir yapım vardı. (Saz 
                                      örneği). Kendimi beceriksiz görüyordum. 
                                      Bazen kim olduğumdan utanıyordum. Yaptığınızdan 
                                      utanç duymakla, kim olduğunuzdan utanç duymak 
                                      arasında çok fark vardır. Bir anda arkadaşıma 
                                      kızıp ona yanlış bir şey söylersem utanç 
                                      duyarım ama bundan kolayca sıyrılıp yoluma 
                                      devam edebilirim, arkadaşımdan özür dilerim 
                                      ve beni affetmesini isterim. Bu yaptığım 
                                      birşeyden utanç duymaktır. Hamdolsun ki 
                                      yaptığımız yanlışlıklardan dolayı affedilip 
                                      yolumuza devam edebiliriz. Bazen günahlarımız 
                                      gerçek sorun değildir. Onları sorun yapan 
                                      bizleriz. Elbette günahlardan uzak bir yaşam 
                                      sürmeye çalışırız ama bir hata yaptığımız 
                                      zaman hamdolsun ki İsa bizi affetmek için 
                                      oradadır. 
                                      Eğer gerçekten tövbe edersem günahlarım 
                                      beni durdurmamalıdır. Bütün hatalarımızı 
                                      aşıp daha iyi şeylere doğru ilerleyebiliriz.
 Fakat kim olduğumdan utanç duyarsam yapmaya çalıştığım 
                                      herşeyde başarısız olurum. Kendinizle ilgili 
                                      ne hissetiğiniz hakkında karar vermeniz 
                                      çok önemlidir. İman hayatımda uzun yıllar 
                                      boyunda kendimden hoşlanmadım (Hans’ı 
                                      sarhoşken aradığım zaman) ayrıca 
                                      diğer kişilerle de anlaşmak ta çok zorluk 
                                      çektim. Bunun nedenini anlayamadım. Sonunda 
                                      Tanrı bana gösterdi ki diğer kişilerle anlaşamamamın 
                                      sebebi kendimle anlaşamamamdı. Sahip olmadığınız 
                                      birşeyi başkalarına veremezsiniz. Kendine 
                                      güveni olmayan birisi benimle birlikte çalışıyor 
                                      olsa özellikle kendilerine hiç güvenleri 
                                      yoksa sık sık onların etrafında olmak çok 
                                      zor gelir. Çünkü onların güvensizliklerini 
                                      hissederim ve kendilerini iyi hissetmelerini 
                                      sağlamak için her zaman bir şeyler yapmamı 
                                      istediklerini hissederim. Bu benim üzerimde 
                                      baskı yaratır. Kişinin kendine güveni yoksa 
                                      onlarla dürüst olamazsınız. Onlarla dürüstçe 
                                      doğrudan konuşamazsınız. Onların ihtiyacı 
                                      olan şeyleri değil, işitmek istediklerini 
                                      söylemek durumunda kalırsınız ve bütün bu 
                                      güvensizlikler ilişkileri bozar.
 Maruz kaldığım olaylardan dolayı kendime güvenim yoktu. 
                                      Başkalarının beni teşvik etmesine ihtiyaç 
                                      duyardım çünkü kendime güvenim yoktu. Kendimizden 
                                      hoşlanmadığımızda diğer insanların kendimizle 
                                      ilgili iyi şeyler söylemesini bekleriz fakat 
                                      Tanrı bütün bunları bir kenara bırakıp Mesih’te 
                                      kim olduğumuzu anlamamızı istiyor. Bu kişiler 
                                      ayette de gördüğümüz gibi kendilerinin çekirge 
                                      gibi olduklarını söylerken onların gözünde 
                                      de öyleydik dediler. Sen kendini nasıl görüyorsun? 
                                      Çekirge gibi mi yoksa Mesih’te mi? Eğer 
                                      kendiniz hakkında kötü şeyler düşünüyorsanız 
                                      diğer insanlarda aynısını düşünür. Korku 
                                      dolu ve kendine güveni olmayan biriyle çalışıyorsam 
                                      yeni bir projeye girişmeleri için onlara 
                                      gitmem çünkü bunu yapabileceklerine dair 
                                      bana bir güven aksettirmezler. Eğer kendinize 
                                      güveniniz yoksa diğer insanlarda size güven 
                                      duymayacaklardır. Kendimizle ilgili ne hissettiğimiz 
                                      gerçekten çok önemlidir.
 Hiçbir bereketi almaya layık değilim ama İsa layıktı. 
                                      Baba Tanrı’nın mirasçısıydı. İncil’in dediğine 
                                      göre İsa Mesih aracılığıyla bende ortak 
                                      mirasçıyım. Bunun anlamı ben hak ettiğimi 
                                      değil İsa’nın hak ettiğini alırım. Ben kendi 
                                      hak ettiğimi alacak olsam ölüp cehenneme 
                                      gitmem gerekli ve hiçbir bereket alamam. 
                                      Fakat Kutsal Kitap Tanrı’nın merhametinin 
                                      her sabah yenilendiğini söyler. Eğer Tanrı’nın 
                                      merhameti olmasaydı hepimiz yok olmuştuk 
                                      şimdiye kadar. Tanrı bir şeyleri miras almamızı 
                                      öğrenmemizi istiyor. Bir şeyler elde etmek 
                                      için çalışmamızı değil mirasçı hak etmediği 
                                      bir şeyleri alan kişidir. Yani mirasçı hak 
                                      etmediği halde armağan alır. Gayrimenkulun 
                                      bir başkasının eline geçmesi gibi
 Örnek olarak ben evliyim ve çocuklarım var. Çocuklarımın 
                                      sahip olduğum şeyleri onlara vermem için 
                                      hak edecek bir şeyler yapmalarına gerek 
                                      yok. Tek yapmaları gereken beni sevmeleri. 
                                      Beni sevdikleri için sahip olduğum herşeyi 
                                      onlara vermek isterim. Tanrı’da aynı şekilde. 
                                      Kutsal Kitap 1. Korintliler 2:9’da 
                                      “Tanrı’nın 
                                      kendisini sevenler için hazırladıklarını 
                                      hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş 
                                      hiçbir insan yüreği kavramamış” 
                                      der. Görüyorsunuz Tanrı’yı sevdiğimizde 
                                      Tanrı, İsa’nın sahip olduğu herşeyi, elde 
                                      ettiği herşeyi miras olarak almamızı ister. 
                                      Hamdolsun ki herşeyi miras alabilmemiz için 
                                      bir şeyler yapmamız gerekmez. Tanrı’yı sevmemiz 
                                      yeterlidir. Pek çok kişi bir şeyler elde 
                                      etmek için çok çalışır. Yaşantılarını karşılıksız 
                                      armağan için çalışarak geçirirler. Karşılıksız 
                                      bir armağanı çalışarak elde edemezsiniz. 
                                      Kutsal Kitap Tanrı’nın lütfunun, iyiliğinin 
                                      ve merhametinin karşılıksız olduğunu söyler. 
                                         Bu günün dinlerinde bir sürü yasa ve kural mevcuttur. 
                                      İsa ile ilişki hakkında öğretmek yerine 
                                      izlememiz gereken kural ve yasaları öğretirler. 
                                      Ve bu kuralları izlemeye çalışan pek çok 
                                      kişi başarısızlığa uğrar. Bazen yasa ve 
                                      kuralları izleyerek kendilerini daha iyi 
                                      hissetmeye çalışıyorlar. Fakat bunu başaramadıkları 
                                      için kendilerini daha kötü hissediyorlar. 
                                      Tanrı bazı hatalar yapacağımızı biliyor 
                                      ve mükemmel olamadığımız için bereket alamazsınız 
                                      diye de bir şey yok. Eğer bu yanlış çöl 
                                      düşüncesine sahipseniz Tanrı’nın bereketlerini 
                                      hak etmiyorum çünkü bir değerim yok diyorsanız. 
                                      O zaman İsa’nın ölümüyle size verdikleri 
                                      boşa gitmiş demektir.  Bunlar sizin içindir, sizin için ayrılmıştır. Siz özel birisiniz. Başkaları 
                                      ne demiş olurlarsa olsunlar hatta bütün 
                                      yaşamınız boyunca herkes size kötü davranmış 
                                      bile olsa bugün size diyorum ki siz özel 
                                      birisiniz. Tanrı’nın çocuğusunuz ve yaşantılarınız 
                                      Tanrı tarafından meshedilmiştir. İsa sizi 
                                      seviyor, sizin için öldü ve sizi bereketlemek 
                                      istiyor. Tanrı’nın çocuğusunuz ve Tanrı 
                                      sizi bereketlemek istiyor. Çocuklarım olsaydı 
                                      herhalde onları bereketlemek benim hoşuma 
                                      giderdi. Bazen yeğenim yanıma geliyor ve 
                                      onu bereketlemekten büyük bir zevk alıyorum 
                                      (geçen haftaki çocuk örneği). Eğer ben bu 
                                      şekilde hissediyorsam bu çocukları bereketlemek 
                                      için, acaba Tanrı neler hissediyordur? Tanrı’nın 
                                      benim için ne hissettiğini anlamama yardım 
                                      eder bu. Mirasçı olmak istiyorum. Hak etmediğim 
                                      halde bu karşılıksız armağanları almak istiyorum. 
                                      Ne işkolik, ne de kuralcı olmak istiyorum. 
                                      Satılık olmayan bir şeyi almaya çalışmak 
                                      ya da Tanrı’nın değil insanların koyduğu 
                                      kurallara uymaya çabalamak istemiyorum.
 Yuhanna 
                                      16. Bölümüne bakalım. Yuhanna 16:13-15 
                                      ayetler. "13 
                                      Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, 
                                      sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden 
                                      konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek 
                                      ve gelecekte olacakları size bildirecek. 
                                      14 O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan 
                                      alacak ve size bildirecek. 15 Baba'nın her 
                                      nesi varsa benimdir. 'Benim olandan alacak 
                                      ve size bildirecek' dememin nedeni budur." 
                                      Bu ayetler Kutsal Ruh’un 
                                      İsa’nın sahip olduklarını nasıl aktardığı 
                                      hakkında öğretir. Aktarıcının ve alıcının 
                                      ne olduğunu anlamalıyız. Bu ayetlerden çok 
                                      ders aldım. Tanrı kendisinin karşılıksız 
                                      armağanlarını nasıl almam gerektiğini bana 
                                      öğretmeye başladı. Kendim hakkında iyi düşüncelerim 
                                      olmadığı için Tanrı’nın bana karşılıksız 
                                      vermek istediklerini bir karşılık ödeyerek 
                                      almaya çalıştım. Kutsal Ruhun bana her zaman 
                                      bir şeyler aktardığını görmem lazım. Fakat 
                                      onun bana bildirdiklerini almazsam bir işe 
                                      yaramaz. Bildirmek aktarmak demektir. Vaazlar 
                                      aracılığıyla sizlere bir şeyler aktarmaya 
                                      çalışıyoruz. Ama buraya gelip almazsanız, 
                                      duymazsanız, aktarmaya çalıştıklarımızı 
                                      alamazsınız.
 İşte, yaşantılarımızda da Tanrı’nın 
                                      bereketleri aynen böyledir. İsa bereketleri 
                                      kazandı “Bana 
                                      iman eden herkes ortak mirasçıdır”dedi. 
                                      İşte bu yüzden iman aracılığıyla Tanrı’nın 
                                      bereketlerine ortağız. Ama almazsak Tanrı 
                                      bunları almamız için bizi zorlamaz. Tanrı’ya 
                                      her gün büyük boş bir kap gibi gelmeliyim. 
                                      İşte Tanrım buradayım. Bana vermek istediğin 
                                      herşeyi almaya hazırım. Rab merhamete ihtiyacım 
                                      var. Hiçbir şeyi hak etmiyorum. Bereket 
                                      almayı hak etmiyorum. Ama bunları iman aracılığıyla 
                                      almak istiyorum çünkü senin vaadini biliyorum. 
                                      Vaat edilen topraklarda ancak bu şekilde 
                                      yaşayabiliriz. Vaat edilen topraklarda yaşamanızı 
                                      hak ettiğinizi düşünene dek bekleyecek olursanız 
                                      orada asla yaşayamayacaksınız demektir. 
                                      Bu gün Tanrı’nın size vermek istediklerini 
                                      almaya başlamanız için sizi teşvik etmek 
                                      istiyorum. Bunları hak etmediğinizi düşünüyor 
                                      bile olsanız iman aracılığıyla bunları alabilirsiniz.
 Değişmek istiyorum ama şuan 
                                      olduğum yerde kendimi kabul ediyorum. Her 
                                      zaman şunu söylerim olmam gereken yerde 
                                      değilim, fakat hamdolsun ki geçmişte olduğum 
                                      yerde de değilim. İyiyim ve bu yolda ilerliyorum 
                                      sizler gibi bende bir süreçteyim. Fakat 
                                      Tanrı beni reddetmedi, ben de kendimi reddetmeyeceğim. 
                                      Tanrı’nın karşılıksız sevgisini kabul etmelisiniz. 
                                      Bu güç sizin duygularınıza şifa verir, ruhsal 
                                      şifa verir. Zihninizi iyileştirir, her alanda 
                                      şifa verir. Unutmayın Tanrı sizi seviyor, 
                                      sizi...O sizi seviyor, şartsız, koşulsuz 
                                      olarak sizi seviyor. Tanrı’nın sevgisi satılık 
                                      değildir, karşılıksız bir armağandır. Onu 
                                      her gün almalısınız ve her gün yaşamalısınız.
 Bana katılıyorsanız, 
                                      benimle birlikte bu sözleri tekrarlayın;
 RAB senin sevgini alıyorum. RAB senin merhametini alıyorum. Bağışlamanı kabul ediyorum, kendimi kabul ediyorum. Kendimi seviyorum, sen sevdiğin için. Beni değiştiriyorsun, RAB olmamı istediğin gibi olmak 
                                      istiyorum. İnanıyorum ki, İsa aracılığıyla senin bereketlerini 
                                      hak ediyorum, kendi sayemde değil, İsa sayesinde... Hayatınızdaki zincirleri kırın, 
                                      Tanrı sizi sevgisiyle meshetti. Hatırlarsanız 
                                      Yuhanna 6:28 de İsa’nın öğrencileri Tanrı’yı 
                                      hoşnut etmek için ne yapmalıyız diye sordular. 
                                      İsa sadece “iman” dedi. İnanmalıyız, sadece 
                                      inanmalıyız. Gerçek imanımız varsa bir şeyleri 
                                      zaten yapacağız.
 İbraniler 11:6 
                                      şöyle der:"İman 
                                      olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek imkânsızdır. 
                                      Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve 
                                      kendisini arayanları ödüllendireceğine iman 
                                      etmelidir."  Tanrı’nın mükemmel bir geçmişi olanları ödüllendirdiğini 
                                      söylemiyor. Fakat kendisini arayanları ödüllendireceğini 
                                      söyler. Uzun yıllardır Tanrı’yı arıyor ve 
                                      onu bütün yüreğimle seviyorum. Ve sürekli 
                                      hatalar yapıyorum, fakat Tanrı yüreğimi 
                                      bildiği için yaşantımda her zaman beni bereketler. 
                                      Fakat uzun yıllar Tanrı’nın beni bereketlemesini 
                                      beklemedim. Bu bereketleri bir karşılıkla 
                                      almam gerektiğini düşündüm. Ama Tanrı bunun 
                                      yanlış olduğunu gösterdi bana.  İşaya 30:18."Yine 
                                      de RAB size lütfetmeyi özlemle bekliyor,
 Size merhamet göstermek için harekete geçiyor.
 Çünkü RAB adil Tanrı'dır.
 Ne mutlu O'nu özlemle bekleyenlere!"
 Tanrı’nın önünde yığınla bereketler var. 
                                      Cennet bereketlerle dolup taşıyor ve her 
                                      gün Tanrı bize bakıyor ve bunları bize vermek 
                                      için özlemle bekliyor. O halde Tanrı’ya, 
                                      Tanrım bunu hak etmiyorum ama senin iyi 
                                      olduğunu biliyorum ve iman aracılığıyla 
                                      bu gün beni bereketlemeni bekliyorum. İşte 
                                      imanımızı bunun için kullanmalıyız. İman 
                                      bereketlerin kapısını açan tek anahtardır. 
                                      Bu şekilde dua ettiğinizde Şeytanı çıldırtırsınız. 
                                      Tanrı’ya doğru bir şekilde yaklaşın. Evet 
                                      Rab, günah işlediğimi ve seni üzdüğümü biliyorum 
                                      ve iman aracılığıyla sana yaklaşıyor ve 
                                      tahtın önüne geliyorum. Çünkü sen iyisin 
                                      ben iyi değilim ama sen iyisin. İsa’nın 
                                      adıyla beni bereketlemeni diliyorum. Kutsal 
                                      Kitap İsa’nın adında dua ettiğimizde İsa’nın 
                                      adında Tanrı’ya yaklaştığımızda İsa’nın 
                                      tüm kişiliğini Babaya temsil ettiğimizi 
                                      söyleriz.
 İsa’nın adında dua ettiğimde 
                                      ve Tanrı’ya yaklaştığımda kendi kişiliğimi 
                                      temsil etmiyorum. Baba İsa’nın tüm kişiliğini 
                                      ve onun yaptıklarını temsil ediyorum. Ve 
                                      beni İsa’nın adında bereketlemeni diliyorum. 
                                      İyi ki kendi adımda dua etmek zorunda değilim. 
                                      Yoksa hiçbir şey alamam. Kişinin adı o kişinin 
                                      karakterini temsil eder. O adla dua ettiğimizde 
                                      yeryüzünde ve gökyüzünde İsa’yı temsil ediyoruz.
 Evet Tanrı sizi bereketlemek 
                                      istiyor fakat cesur olmanız lazım. İbraniler 4:15-16’a 
                                      bakalım."15 
                                      Çünkü zayıflıklarımıza duygusal yönden ortak 
                                      olamayan değil, tersine her alanda bizim 
                                      gibi denenmiş, ama günah işlememiş bir başkâhinimiz 
                                      vardır. 16 Bu nedenle merhamete ermek ve 
                                      gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak 
                                      için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım."Burada ilk olarak İsa’nın bizi anladığını 
                                      görüyoruz. İsa’nın beni anladığını bilmek 
                                      beni çok rahatlatıyor. Başkaları beni anlamadığında 
                                      hatta ben kendimi anlamadığımda İsa beni 
                                      anlar. O zayıflıklarımızın neler olduğunu 
                                      bilir. Fakat zayıflıklarımız yüzünden bizi 
                                      reddetmez. Efesliler 1:6 
                                      “Sevgili 
                                      oğlunda bize bağışlanan lütuftan söz eder”. 
                                      Baba Tanrı biz Mesih’te olduğumuz için bizi 
                                      kabul eder. Mükemmel olduğumuz için değil. 
                                      Çünkü mükemmel değiliz. Tek mükemmel olan 
                                      İsa’dır. Ancak biz mükemmel olanın aracılığıyla 
                                      Tanrı’ya yaklaşabiliriz.
 Antalya İncil 
                                      Kilisesi Pastörü Ramazan 
                                      Arkan
 |