|  
                                       
                                         
                                      BÖLÜM BEŞ
 Tanrı, 
                                      İsa Mesih’te İnsan Oldu
  
                                      Kutsal Yazılar İsa'nın hem tam olarak insan, 
                                      hem de tam olarak Tanrı olduğunu öğretirler. 
                                      Pavlus; "Çünkü Tanrılığın tüm doluluğu 
                                      bedence Mesih'te bulunuyor" (Koloseliler 
                                      2:9) demiştir. İsa, tamamen Tanrı ve insan 
                                      olduğundan dolayı, Baba'yla ve Kutsal Ruh'la 
                                      eşsiz bir ilişki içerisindedir.    
                                      İsa, doğumunda gönüllü olarak Kendisini 
                                      Baba'nın yetkisi altına koymayı seçmiştir. 
                                      İsa bu şekilde davranmıştır, çünkü Tanrı'nın 
                                      planına göre böyle olması gerekiyordu. Pavlus 
                                      bunu Filipililer 2:5-8'de şöyle açıklamaktadır:    
                                      Mesih İsa'da olan düşünce sizde de olsun. 
                                      Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı'ya 
                                      eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. 
                                      Ama yüceliğinden soyunarak, kul özünü aldı 
                                      ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine 
                                      bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme 
                                      bile boyun eğip kendini alçalttı.  İsa'nın 
                                      Tanrı'ya eşitliğini bıraktığını belirten 
                                      söz, O'nun başlangıçta Tanrı'ya eş olduğunu 
                                      gösterir. (Burada kullanılan Grekçe kelime 
                                      "eşitlik" anlamına gelen "isos" 
                                      kelimesidir. "İsos” geometride eşit 
                                      açılı üçgenleri tanımlamak için de kullanılır). 
                                      
                                      Filipililer'de okumuş olduğumuz ayetler, 
                                      İsa'nın iki şekilde varolduğunu öğretir: 
                                      Tanrı olarak (a. 6) ve kul özünde olarak 
                                      (a. 7), "insan benzeyişinde" varolmuştur. 
                                      Pavlus'un, İsa'nın insan benzeyişinde kul 
                                      özü almasından bahsetmesi, bunun beklenmeyen 
                                      birşey olduğunu vurgular, çünkü Tanrı insan 
                                      oldu. İsa Tanrı'ya eşitliği sımsıkı sarılacak 
                                      bir hak olarak görmedi. Yer yüzündeki yaşamını, 
                                      Babası'nın gücüyle yaşamıştır. Tanrı'nın 
                                      Oğlu Baba'ya itaat edip insan oldu ve gönüllü 
                                      olarak Tanrı'ya itaatin en üst derecesini 
                                      yerine getirdi: Kendisini dünyanın günahları 
                                      uğruna kurban etti. 
                                      
                                      İsa'nın Tanrı'ya itaat etmesi O'nun Baba 
                                      ve Kutsal Ruh'la olan eşitliğini bozmaz. 
                                      Tanrı'nın Oğlu Babasıyla aynı doğada olmalıdır. 
                                      Bu gerçek Yuhanna 5:17, 18'de açıklanmıştır 
                                      ve Kutsal Kitap yorumcularından Leon Morris 
                                      bu konuda şu yorumu yapar:    
                                      İsa, Sept günü Kudüs'te sakat bir adamı 
                                      iyileştirmiştir ve bunun sonucu olarak Yahudi 
                                      önderler çılgına dönmüştür. Bunun üzerine 
                                      İsa'nın savunması şöyle olmuştur: "Babam 
                                      halâ çalışmaktadır, ben de çalışıyorum" 
                                      (Yuhanna 5:17). Bu söz üzerine çılgına dönen 
                                      Yahudiler O'nu öldürmek istediler: "Çünkü 
                                      yalnız Sept gününün düzenini bozmakla kalmamış, 
                                      Tanrı'nın kendi Babası olduğunu söyleyerek 
                                      Kendisini Tanrı'ya eşit kılmıştır" 
                                      (a. 18). Burada kullanılan geçmiş zaman, 
                                      İsa'nın bunu bir kere değil, sürekli olarak 
                                      yapmakta olduğunu belirtir. Bununla beraber, 
                                      bu uygulama hedefsiz veya dini kurallara 
                                      karşı dikkatsiz değildi. Bu uygulama, İsa'nın 
                                      göksel Babasıyla olan ilişkisinden kaynaklanıyordu. 
                                      Tanrı'nın Oğlu olduğu için, Sept gününde 
                                      istediği gibi hareket etmiştir. Bu nedenle, 
                                      Yahudiler İsa'nın davranışında sadece "Sept 
                                      gününü tutacaksın" buyruğuna karşı 
                                      gelinmesini değil, ayrıca en ciddi hakaretlerden 
                                      birisini gözlemlemişlerdir: Kendisini Tanrı'ya 
                                      eş koşmak. O'na Galile'de eziyet edilmiş 
                                      olmasına şaşmamak gerekir.    
                                      İsa, Babası'nın çalışmakta olduğu gibi Kendisinin 
                                      de çalıştığını söylemiştir. Babasının kulu 
                                      olarak değil, O'na eş olarak çalışmaktadır. 
                                      Profesör E.W. Hengstenberg'in de belirtmiş 
                                      olduğu gibi:    
                                      Tanrı'nın Sept günü gözetmeden, durmaksızın 
                                      çalıştığı Yahudilerce bilinmekteydi. Yahudiler, 
                                      Tekvin 2:3'teki yedinci günü yaratıcı bir 
                                      iş olarak görmektedirler ve her zaman da 
                                      öyle görmüştürler. Bu durum sadece birinci 
                                      Sept'e aitti. Tanrı'nın daha sonraki işlevleri, 
                                      günleri ayırdetmez. Bu nedenle, Mesih'in 
                                      Tanrı'ya Baba demesi bağlamından Yahudiler'in 
                                      anlayışına göre hakaret sonucu çıkarılmıştır.    
                                      İsa burada, Baba nasıl çalışıyorsa Oğul'un 
                                      da aynı şekilde çalıştığını vurgulamaktadır. 
                                      Seçmiş olduğu kelimeleri kazayla seçmemiştir. 
                                      Sept günü çalışmak için değil, dinlenmek 
                                      içindi ve İsa Sept gününde hasta birisini 
                                      iyileştirmişti. Fakat İsa bununla da yetinmeyip, 
                                      Kendisinin eşsiz olan Babayla çalıştığını 
                                      söylemiştir. Baba sürekli olarak yaradılışın 
                                      devamını sağladığı gibi, İsa da yaradılışın 
                                      devamını sağlamaktadır (bkz. Koloseliler 
                                      1:16). Yahudiler için bu bir hakaretti.    
                                      Yahudiler, İsa'nın Tanrı'ya Baba demekle 
                                      ne demek istediğini anlamışlardı. İsa, Yahudiler'in 
                                      antlaşma altında söyledikleri "Tanrı 
                                      babamızdır" anlamından bahsetmiyordu. 
                                      Tanrı'dan Babası olarak bahseden İsa, O'nunla 
                                      eşsiz ve doğal bir ilişkiden bahsediyordu.    
                                      C.K. Barrett bu konuyu şöyle yorumluyor:    
                                      İsa, Tanrı'nın Babası olduğunu ileri sürmüştür. 
                                      Tanrı'nın çocuğu olması kavramı İsrail'in 
                                      konuşma geleneğine girmemişti bile...ve 
                                      İsa'nın Tanrı'yla birlikte çalışmakta olduğu 
                                      varsayımı, İsa'nın Tanrı'ya eşit olduğu 
                                      anlamına gelir. 
                                      
                                      İsa, insandan doğarak insan şeklini aldığından 
                                      dolayı, Tanrı'yı yeryüzünde tüm doluluğuyla 
                                      görebiliriz. İsa Mesih'te, insan olan Tanrı'nın 
                                      "biricik yüceliğini" görürüz (Yuhanna 
                                      11:14). Fakat diğer ayetlerde şunları okuyoruz: 
                                      "Hiç kimse beni görüp yaşayamaz," 
                                      "Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş 
                                      değildir," "Hiç kimsenin görmediği 
                                      ve göremeyeceği" (Çıkış 33:20; Yuhanna 
                                      1:18; 1. Timoteus 6:16; 1. Yuhanna 4:12, 
                                      v.b.).    
                                      Hiç kimsenin, Tanrı'nın gücünü tümüyle ve 
                                      tüm görkemiyle görüp yaşayamayacağı doğrudur. 
                                      Meleklerin huzurunda olmak bile inançlı 
                                      kişilerde ölüm derecesinde korkuya ve heyecana 
                                      neden olmuştur (Daniel 10:5-11). 
                                      
                                      Yine de, Tanrı "görülmüştür." 
                                      Musa Tanrı'yı görmek istediğinde Tanrı "Hiç 
                                      kimse Beni görüp yaşayamaz" demiştir. 
                                      Fakat Tanrı devam etmiştir...Musa'yı bir 
                                      kayanın tepesine çıkarıp elini onun eli 
                                      üzerine koymuştur. Bundan sonra O'nun "görkemi" 
                                      geçmiştir. Tanrı'nın görkemi geçtikten sonra 
                                      Tanrı şöyle demiştir: "Ve elimi kaldıracağım 
                                      ve arkamı göreceksin; fakat yüzüm görülmeyecek" 
                                      (Çıkış 33:23). Musa Tanrı'yı görmüştür fakat 
                                      sadece gücünün yettiği kadar görebilmiştir. 
                                      Tanrı'nın "görülmüş" olduğu diğer 
                                      durumlar da vardır. Yakup Tanrı'nın fiziksel 
                                      görünümü olan bir adamla güreştikten sonra 
                                      Kutsal Yazı'ya göre "Tanrı'yla uğraşıp" 
                                      O'nu yenmiştir" (Tekvin 32:28, bkz. 
                                      Hoşea 12:3-4). Yakup şöyle demiştir: "Allah'ı 
                                      yüz yüze gördüm ve canım sağ kaldı" 
                                      (Tekvin 32:30). Musa, Harun, Nadab ve Abihu 
                                      İsrail'in Tanrısını gördüler (Çıkış 24:9-11). 
                                      Şimşon'un babası Manoah "Mutlaka öleceğiz, 
                                      çünkü Tanrı'yı gördük" (Hakimler 13:22) 
                                      demiştir. Tanrı'yı göksel bir görümde gören 
                                      İşaya; "Rabbi gördüm...gözlerim ruhların 
                                      Rabbi olan Kralı gördü" (İşaya 6:1-3, 
                                      5) demiştir.     
                                      Kutsal Yazıların açıkladığına göre, insanlar 
                                      Tanrı'nın görkemini ve gücünü tam olarak 
                                      görüp yaşayamazlar.    
                                      Yine de Tanrı, insanın kapasitesinin O'nu 
                                      kavrayabileceği derecede insana "görünmüştür." 
                                       
                                          
                                      Yeni Antlaşma'ya göre, Tanrı zaman ve tarih 
                                      içerisinde İsa Mesih'in kişiliğinde görünmüştür. 
                                      İsa Mesih, Kendisini görmenin Tanrı'yı görmek 
                                      olduğunu söylemiştir (Yuhanna 12:45; 14:5-9). 
                                      Koloseliler 1:15'te Mesih'in "görünmez 
                                      Tanrı'nın görüntüsü" olduğu yazılmıştır. 
                                      İbraniler kitabının yazarı şöyle der; "Oğul 
                                      Tanrı'nın yüceliğinin parıltısı ve O'nun 
                                      varlığının öz görünümüdür" (İbraniler 
                                      1:3). Grekçede "öz ürünüdür" olarak 
                                      geçmektedir. Buradaki tanım Koloseliler 
                                      1:15'tekinden çok daha güçlüdür. Joseph 
                                      H. Thayer'e göre bu kelime bir bal mumuna 
                                      veya metale basılmış bir damga olarak kullanılıyordu. 
                                      Aynı bağlamda, bu kelime Tanrı'nın Mesih 
                                      üzerindeki damgasını göstermek için kullanılmıştır. 
                                      
                                      Tanrı'nın Mesih'teki esini, Kutsal Üçleme'nin 
                                      esininin doluluğunun bir göstergesidir. 
                                      İsa Mesih'in gelişinin ilk amacı, gerçeği 
                                      göstermekti . Yargılamak ve vermiş olduğunu 
                                      talep etmek için tekrar yeryüzüne gelecektir. 
                                      C.S.Lewis'in de ifade etmiş olduğu gibi;    
                                      Tanrı, neden düşmanın eline geçmiş olan 
                                      bu dünyaya kılık değiştirmiş bir şekilde 
                                      iniyor ve İblis'in kökünü kazımak için, 
                                      bir çeşit gizli bir topluluk başlatıyor? 
                                      Neden kuvvetle inip dünyayı fethetmiyor? 
                                      Yeterince gücü olmadığından dolayı mı? Mesih 
                                      İnanlıları O'nun kuvvetle ineceğini düşünüyor. 
                                      Ne zaman olacağını bilmiyoruz. Fakat neden 
                                      ertelediğini tahmin edebiliriz. Özgürce 
                                      O'nun tarafına katılmamız için bize şans 
                                      veriyor. Müttefik kuvvetleri Almanya'ya 
                                      ilerleyene kadar bekledikten sonra, bizden 
                                      yana olduğunu söyleyen bir Fransız'ı düşünmemişizdir. 
                                      Tanrı fethedecek. Tanrı'nın açıkça ve doğrudan 
                                      dünyaya karışmasını isteyenlerin, Tanrı 
                                      araya girdiğinde Tanrı'nın neler yapabileceğinin 
                                      farkında olup olmadıklarını merak ediyorum. 
                                      Bu gerçekleştiğinde dünyanın sonu gelmiş 
                                      olur. Yaratıcı sahneye çıktığında oyun biter. 
                                      Tanrı kesinlikle fethedecektir; fakat O'nun 
                                      tarafında olduğunuzu söylemenin ne faydası 
                                      var öyleyse, tüm doğal evrenin bir rüya 
                                      veya aklınızdan bile geçmemiş başka birşey 
                                      gibi, bazılarımız için çok güzel, bazılarımız 
                                      için ise berbat olan, hiçbirimizin başka 
                                      bir şansının olmayacağı bu dünyanın eriyip 
                                      gittiğini görmek neye yarar? İşte o zaman, 
                                      Tanrı kılık değiştirmeden ortaya çıkacak. 
                                      O kadar görkemli olacak ki, bazıları için 
                                      dayanılmaz sevgi ve bazıları için ise dayanılmaz 
                                      korku saçacak. İşte o zaman, kendi tarafınızı 
                                      tutmakta çok geç kalmış olacaksınız.    Oğul 
                                      Olan İsa Mesih 
  
                                      Kutsal Kitap'ta oğul kelimesi, genel ve 
                                      mecazi anlamlarda çeşitli şekillerde kullanılmıştır. 
                                      Grekçe'de "oğul" anlamına gelen 
                                      iki kelime vardır: teknon ve huios. "Teknon" 
                                      kelimesi çocuk sahibi olma kökeninden gelir 
                                      ve oğul, kız veya çocuk anlamlarına gelir. 
                                      Diğer Grekçe kelime olan "Huios" 
                                      kelimesi yazınsal olarak da kullanılsa da 
                                      "Strong's Exhaustive Concordance" 
                                      huios kelimesini şöyle tanımlamaktadır; 
                                      " Huios kelimesi geniş anlamda mecazi 
                                      akrabalıklar için kullanılır."   İsa 
                                      için "Oğul" kelimesi en azından 
                                      dört şekilde kullanılır: Meryem Oğlu, Davut 
                                      Oğlu, İnsanoğlu, Tanrı Oğlu. Bu dört terim, 
                                      İsa'nın Baba'yla ve insanlıkla olan doğal 
                                      ilişkisini tanımlar.   “Meryem 
                                      Oğlu” İsa'nın insan doğasına göre bir ailesi 
                                      vardı ( Meryem..).. Bu bağlamda Nasıralı 
                                      İsa fiziksel anlamda bir "oğuldu".   “Davut 
                                      Oğlu” Bu bağlamda, "Davut Oğlu (huios)" 
                                      mecazi anlamda kullanılır. Çünkü Davud'un 
                                      ilk neslinden değildir (bkz. Matta 22:42-45). 
                                      Bununla birlikte, bu kullanım İsa'nın Davut'tan 
                                      geldiği ve Davud'un mirasçısı olduğu anlamına 
                                      da gelebilir.   “İnsanoğlu”" 
                                      İnsanoğlu" terimi Yahudiliğe özgüdür 
                                      ve ilk olarak Eski Antlaşma'da kullanılmıştır. 
                                      İnsan için iki kelime (adam ve nos) kullanılmıştır 
                                      ve her ikisi de çoğul anlamlarda kullanılır. 
                                      Bireyden bahsedilirken "bir insanoğlu" 
                                      diye kullanılır. Örneğin, peygamber Hezekiel'den 
                                      doksan kez "insanoğlu" olarak 
                                      bahsedilir. Bu kullanım, Daniel 7:13, 14'te 
                                      Mesih'ten bahsedilirken de kullanılır.   Yeni 
                                      Antlaşma'da "İnsanoğlu" terimi 
                                      İbraniler 2:6-8 dışında tamamen İsa için 
                                      kullanılmıştır. İbraniler 2:6-8'de kullanılan 
                                      "İnsanoğlu" kelimesi tüm insanlığı 
                                      ele alır. Eski Antlaşma bu terimi genel 
                                      anlamda kullanırken, İsa bu kelimeyi mecazi 
                                      ünvan olarak kullanmıştır. Bu terim Matta, 
                                      Markos, Luka ve Yuhanna'nın dışında sadece 
                                      üç kez kullanılmıştır (Elçilerin İşleri 
                                      7:56; Esinleme 1:13; 14:14). Bu terim Matta'da 
                                      32 kez, Markos'ta 15 kez, Luka'da 25 kez 
                                      ve Yuhanna'da 12 kez geçmektedir. Ve her 
                                      durumda da bu terim, İsa'nın Kendisi tarafından 
                                      kullanılmıştır (Yuhanna 12:34'te bu ünvanın 
                                      ne anlama geldiği başka bir kişi tarafından 
                                      sorulmuştur). 
                                     Mesih'in 
                                      yaşamında her yönüyle bu terimin sık sık 
                                      kullanıldığını görüyoruz: Hizmet ederken, 
                                      eziyet edilirken ve yüceltilirken kullanılmaktadır. 
                                      7 İncil'in ilk dört kitabında İsa, bu ünvana 
                                      tam bir anlam kazandırmıştır. 
                                     Mesih'in 
                                      bu ünvanı kullanması iki düşünce çizgisinde 
                                      yer alır. Birincisi, "İnsanoğlu" 
                                      teriminin kullanımı tanrısal bir anlamdadır. 
                                      Mesih, günahları bağışlama yetkisi olduğunu 
                                      (Matta 9:6); Markos 2:10; Luka 5:24) ve 
                                      Sept gününün Rabbi olduğunu göstermek için 
                                      bu ünvanı kullanır (Matta 12:8; Markos 2:28; 
                                      Luka 6:5). Buradaki vurgu Mesih'in yetkisi 
                                      üzerindedir. (Mesih'in sadece Tanrı'ya ait 
                                      olan yetkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 
                                      Mesih'in tanrısallığı üzerindeki bu vurgu, 
                                      gelecekteki yüceltilişiyle ilgili kullanımında 
                                      da görülür). 
                                     İkincisi, 
                                      "insanoğlu" teriminin kullanımı, 
                                      Mesih'e insan anlamı verir. Mesih'in "insanoğlu" 
                                      terimini kullanmasının amacı, tanrısallığına 
                                      işaret etmek olduğu gibi, insanlığına da 
                                      işaret etmektir. Bunu İncil'in ilk dört 
                                      kitabında iki şekilde görürüz. Birincisi, 
                                      Mesih'in günlük işlerinde kullanılan ünvandır 
                                      (Matta 11:19). İkincisi ise, İsa'nın eziyet 
                                      görmesinden ve ölümünden bahsedilirken kullanılan 
                                      ünvandır (Markos 8:31). İsa'nın insan olduğu 
                                      fikri, sonunda öleceğini gösterdiğinden, 
                                      Yahudiler'in Mesih'le ilgili böyle bir kavrama 
                                      inanmaları çok zordu. Üçüncüsü de; İsa Kendisini 
                                      sadece eziyet çekip ölecek olan İnsanoğlu 
                                      olarak değil, aynı zamanda görkemle dönecek 
                                      olan Kişi olarak tanıtmıştır (Matta 24:30; 
                                      Markos 14:62; Luka 17:22; 18:8; 22:69, v.b.).   Sanhedrin'in 
                                      ve başkâhin Kayafas'ın önünde yargılanırken, 
                                      Kendisini açık bir biçimde Daniel 7:13, 
                                      14'te de belirtilmiş olduğu gibi "İnsanoğlu" 
                                      olarak tanıtmıştır: 
                                     "Gece 
                                      rüyetlerinde gördüm, ve işte, insanoğluna 
                                      benzer biri göklerin bulutları ile geldi, 
                                      ve Günleri eski olana kadar geldi, ve onun 
                                      önüne kendisini yaklaştırdılar. Ve bütün 
                                      kavmlar, milletler, ve diller ona kulluk 
                                      etsinler diye, kendisine saltanat,izzet, 
                                      ve krallık verildi. Onun saltanatı geçmeyecek 
                                      ebedi bir saltanattır, ve krallığı yıkılmayacak 
                                      bir krallıktır."   Kayafas 
                                      İsa'ya şöyle sormuştur: " 'Yüce Olan'ın 
                                      Oğlu Mesih sen misin?' İsa 'Ben'im' dedi. 
                                      'Ve sizler, İnsanoğlu'nun kudretli Olan'ın 
                                      sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla 
                                      geldiğini göreceksiniz.' " (Markos 
                                      14:61-62). İsa, bu sözleriyle büyük bir 
                                      yücelikle yargılamaya ve yeryüzünde hüküm 
                                      sürmeye geleceğini belirtmiştir. Kayafasla 
                                      olan bu konuşmasında İsa, "İnsanoğlu" 
                                      ve "Yüce Olan'ın Oğlu" ünvanlarını 
                                      kabul eder (bkz. Yuhanna 3:15-17). 
                                     Gleason 
                                      Archer, Mesih'in neden insan ve Tanrı doğasına 
                                      sahip olduğunu şöyle açıklar: "Bu, 
                                      "İnsanoğlu" kelimesinin ne anlama 
                                      geldiği sorusunu ortaya atar. Mesih neden 
                                      tanrısal Yüce Kral olarak değil de, yüce 
                                      bir insan olarak temsil edilmiştir? Bunun 
                                      cevabı, insanın kurtuluşunun vazgeçilmez 
                                      parçası olan Mesih'in doğuşunda aranmalıdır. 
                                      Adem'den gelen günahlı insanlar, insanların 
                                      günahlarını üzerine yüklenen günahsız bir 
                                      insan olmadan kurtuluşa erişemezlerdi. Eski 
                                      Antlaşma'da Kurtarıcı kelimesi, günahlı 
                                      kişiyi satın alan bir akraba anlamına gelen 
                                      "go el" kelimesinden gelir. Bu 
                                      nedenle, bu kişinin satın aldığı kişiyle 
                                      kandaş olması gerekirdi: Gereksinim ne olursa 
                                      olsun, kimin gereksinimini karşılarsa karşılasın, 
                                      ister onu kölelikten geri satın alsın (Levililer 
                                      25:48), isterse satacağı mala fidye yatırmış 
                                      olsun (Levililer 25:25), ister çocuksuz 
                                      dulla ilgileniyor olsun (Rut 3:13) veya 
                                      isterse kan öcü alan olsun (Sayılar 35:19) 
                                      mutlaka kandaş bir akraba olması gerekiyordu.   Tanrı 
                                      İsrail'e Kendisini fidyeyi ödeyen Kurtarıcı 
                                      (go el) olarak tanıtmıştır (Çıkış 6:6; 15:13; 
                                      İşaya 43:1; Mezmur 19:14...). Fakat, Tanrı 
                                      bakireden doğarak beden almadan önce, Tanrı'nın 
                                      Kendisini nasıl İsraillilerin go el'i olarak 
                                      tanıtacağı bir gizem konusuydu. Tabii ki 
                                      yaradılış yoluyla Tanrı onların Babası sayılıyordu, 
                                      fakat go el fiziksel anlamda kandaş bir 
                                      ilişki (akraba) gerektiriyordu. İşte bu 
                                      yüzden, Tanrı bizden bir kişi olup bizim 
                                      suçlarımızın ve günahlarımızın cezasını 
                                      çekmekle, bizleri fidyeyle kurtarmıştır. 
                                      "Söz, insan olup aramızda yaşadı. Biz 
                                      de O'nun yüceliğini Baba'dan gelen, lütuf 
                                      ve gerçekle dolu olan biricik Oğul'un yüceliğini 
                                      gördük" (Yuhanna 1:14).    Günahlarımız 
                                      için fidye ödenmeden Tanrı bizi bağışlayamazdı. 
                                      Yoksa Kendi Kutsal yasasına karşı gelinmesine 
                                      göz yummuş olurdu. Tanrı, ancak Mesih'te 
                                      beden alıp insanlığın günahlarını tatmin 
                                      edici bir şekilde ortadan kaldırabilirdi. 
                                      Çünkü, insan ırkını sadece gerçek bir insan 
                                      temsil edebilirdi. Fakat tanrısal adaletin 
                                      yerine gelmesi için, günahın gerektirdiği 
                                      sonsuz cehennem cezasını yalnız Tanrı kesin 
                                      olarak ortadan kaldırabileceğinden, Kurtarıcı'nın 
                                      Tanrı olması gerekiyordu. Sadece Tanrı onları 
                                      sonsuz cehenneme göndermek yerine, böyle 
                                      haklı bir kurtuluş plânını tasarlayabilir 
                                      ve günahları aklayabilirdi (Romalılar 4:5). 
                                      İşte, tüm çağlar boyunca inanlılar için 
                                      etkili bir kurban olan yetkin İnsan, aynı 
                                      zamanda Tanrı'nın Kendisiydi."    Daniel 
                                      7:13 göz önüne alındığında, Mesih'in "İnsanoğlu" 
                                      terimini kullanımı açıklığa kavuşmaktadır. 
                                      Bu ünvan, açık bir şekilde Mesih'e ait bir 
                                      ünvandır ve Mesih açıkça Daniel 7:13'teki 
                                      kişi olduğunu ileri sürmüştür. Daniel'in 
                                      bahsettiği ünvanın Yahudilerce anlaşıldığı 
                                      görülüyor. Fakat İsa'nın ileri sürdüğü iki 
                                      sav, Yahudi din önderlerince dikkate alınmamıştır. 
                                      Birincisi, Yahudiler acı çeken değil, zaferler 
                                      kazanan bir Mesih'in geleceğini umuyorlardı. 
                                      Bekledikleri Mesih'in ruhsal bir önder değil, 
                                      siyasal bir önder olacağını sanıyorlardı. 
                                      Fakat İsa, İnsanoğlu'nu acı çeken ve ölmesi 
                                      gereken Mesih olarak tanıtmıştır. İkincisi 
                                      de, Yahudiler Mesih'in beden almış Tanrı 
                                      olacağını düşünmüyorlardı. Geleneksel olarak 
                                      Mesihçi olmak önemliydi, fakat Mesih'in 
                                      tanrısallığı bambaşka bir kavramdı. 
                                     Özet 
                                      olarak, İnsanoğlu ünvanı; Mesih'in fidyeyle 
                                      satın alan Kurtarıcı, acı çeken insan, gelecek 
                                      olan yargıç ve yeryüzüne yüceliğiyle hükmedecek 
                                      olan yönetici olduğunu gösterir. Tanrı’nın 
                                      Oğlu    Şimdi 
                                      de "Tanrı'nın Oğlu" deyimini ele 
                                      alacağız. Bunu nasıl anlamamız gerekiyor? 
                                      Kutsal Üçleme’deki ikinci Kişi olan Tanrı 
                                      Oğlu İsa Mesih, Tanrı'nın beden alıp yeryüzünde 
                                      yaşamış olduğu öğretişinin baş kahramanıdır. 
                                      İsa, Kutsal Yazılar'da Tanrı'nın Oğlu olarak 
                                      anılır. Baba insan olmamıştır. Kutsal Ruh 
                                      insan olmamıştır. Oğul insan olmuştur. Bazıları, 
                                      "Oğul" kelimesini sadece bir anneden 
                                      ve babadan doğan bir kişiye oğul denilebileceği 
                                      yorumunu yapmaktadırlar. Bu kişilerin akıl 
                                      yürütmelerine göre, İsa'nın Tanrı olma olasılığının 
                                      olmadığı, çünkü İsa'nın Tanrı Oğlu olduğu 
                                      söylenir. İsa'nın sadece bir oğul olduğunu 
                                      söyleyenler şöyle sorabilir; "Başlangıcı 
                                      olmayan bir oğul olduğunu hiç işittiniz 
                                      mi?" Bu şekilde akıl yürütmekle "yaratılmış" 
                                      olan oğulla, yaratıcı Baba'yı karşılaştırmak 
                                      amacındadırlar. Tabii ki bu soru şu şekilde 
                                      de sorulabilirdi; "Başlangıcı olmayan 
                                      bir Baba olduğunu hiç işittiniz mi?" 
                                      "Tanrı'nın Oğlu (Huios)" terimi 
                                      daha önce üzerinde durmuş olduğumuz "İnsanoğlu", 
                                      "Tanrı'nın Oğlu" terimi de, Mesih'in 
                                      tanrısallığını kanıtlayabilir. İnsanoğlu 
                                      = Tam İnsanlık (ve Tanrılık) ----------------------------------------------------------   Tanrı 
                                      Oğlu = Tam Tanrılık 
  
                                      W.G.T.Shedd şöyle diyor: "Üçlübirlikteki 
                                      ikinci kişiye verilen 'Oğul' ünvanı, özde 
                                      var olan ve sonsuz olan bir ilişkiyi gösterir." 
                                      9 Shedd'in açıkça söylemek istediği nokta, 
                                      Oğul'un da Baba gibi sonsuz olduğudur. Schultz'un 
                                      da belirttiği gibi; "Mesih'in oğulluğu 
                                      ve Birinci Kişi'nin babalığı, özde ve konumda 
                                      birisinin diğerinden aşağı olduğu anlamını 
                                      taşımaz." 10   Boettner 
                                      ise şu yorumu yapıyor:   Üçlübirlik 
                                      öğretişi teolojik bağlamda 'Baba' ve 'Oğul' 
                                      terimlerinin 'varlık kaynağı' ve üstünlük 
                                      taşıdıklarını gösterir. Aynı zamanda, Semitik 
                                      ve doğu düşüncesinde, doğanın benzerliği 
                                      ve aynı olması ve varlığın eşitliği fikri, 
                                      Baba ve Oğul'un birbirlerine itaatkâr ve 
                                      bağımlı olduğunu belirtir. Tabii ki, Kutsal 
                                      Yazılardaki sözlerin belli başlılarını belirleyen 
                                      Semitik (Yahudiliğe ait) bilinçtir, ve Kutsal 
                                      Yazılar'ın Mesih'i 'Tanrı Oğlu' olarak tanımlamaları, 
                                      O'nun gerçek Tanrısallığını gösterir. Hiçbir 
                                      yaratıkla paylaşılamayacak eşsiz bir ilişkiyi 
                                      gösterir. Bir oğul, öz doğasında nasıl Babasına 
                                      benziyorsa, yani ne kadar çok insansa, Tanrı'nın 
                                      Oğlu Mesih de öz doğasında Babası gibidir, 
                                      yani tanrısallık özüne sahiptir." 11   Schultz 
                                      şöyle diyor:    Kutsal 
                                      Yazılar'da, örneğin meleklere, Adem'e, Hezekiel'e 
                                      ve Mesih İnanlıları'na 'Tanrı'nın oğuları' 
                                      denilse de, Mesih eşsiz ve özel bir Oğuldur. 
                                      Griffith Thomas, 'Tanrı Oğlu' ünvanının 
                                      Grekçe kullanımında, tanım edatı bazen her 
                                      iki kelimeden önce, bazen de hiç kullanılmadığını 
                                      belirtir. Bu şekillerden Tanrı anlamına 
                                      gelen birincisi, Yeni Antlaşma'da Mesih'i 
                                      tanımlamak için 25 kere kullanılır. Bu ünvandan 
                                      dolayı, Yahudiler İsa'nın ne demek istediğini 
                                      anlamış ve O'nu hakaretle suçlamışlardır 
                                      (Matta 26:63; Luka 22:70; Yuhanna 19:7). 
                                      Mesihlik iddiası değil, tanrısallık iddiasında 
                                      bulunuyordu. Rab Kendi oğulluğunu, başkalarının 
                                      oğulluklarıyla sınıflandırmamıştır. Tersine, 
                                      her iki kavram arasına bir mesafe koymuştur 
                                      (Yuhanna 20:17). Mesih'in öğrencileri, Tanrı 
                                      Oğlu olan Mesih'in sonsuzluklar Tanrısı 
                                      olduğunu anlamışlardı. 12   Bu 
                                      ünvanın kullanımı, Tanrı'nın beden alıp 
                                      aramızda yaşamış olduğu gerçeğini kanıtlar. 
                                      İnsanoğlu terimi, Mesih'in insan olduğu 
                                      anlamına geliyorsa, Tanrı Oğlu terimi de, 
                                      Mesih'in Tanrı olduğu anlamına gelir. 
                                        Sonraki 
                                      Sayfa (İlk Çağ inanlılar Topluluğunun Tanıklığı) |