|  
                                       
                                          
 Kutsallaşma: İsa’nın 
                                      Benzerliğine Dönüştürülme Kutsal Kitap, kutsanmadan 
                                      iki şekilde bahsetmektedir. İlki, kutsal 
                                      kılındığımızdır: “Ama yıkandınız, kutsal 
                                      kılındınız, Rab İsa Mesih'in adıyla ve Tanrımız’ın 
                                      Ruhu aracılığıyla aklandınız” (1. Korintliler 
                                      6:11). Kutsanma, bu ayette ve diğerlerinde, 
                                      Tanrı bizi kendisine hizmet etmeye ayırdıktan 
                                      sonra söz konusu olmaktadır. Bu, kurtulduğumuz 
                                      ve Mesih’te olduğumuz için bizimdir (1. 
                                      Korintliler 1:2). İkinci olarak Kutsal Kitap kutsanmadan, kurtulduğumuz zaman bizlerde 
                                      işlemeye başlayan ahlaksal ve ruhsal bir 
                                      değişim süreci olarak bahseder. Bu bölümde 
                                      ele alacağımız konu, kutsanmanın bu yönüdür. Aklanma bizleri Tanrı sayesinde doğru kılar. Aklandığımız zaman 
                                      cennete gidebiliriz, çünkü Mesih’in doğruluğu 
                                      ile giyinmiş oluruz ve bu yüzden de Tanrı 
                                      için artık kabul edilebilir bir konuma geliriz. 
                                      Fakat Tanrı bizleri aklamayı bu noktada 
                                      durdurmaz. Hemen ardından, bizlerde kutsanma 
                                      olarak adlandırdığımız değişim sürecini 
                                      başlatır. Aklanma bizi günahın suçluluğundan 
                                      ve mahkumiyetinden özgür kılmıştır. Kutsanma 
                                      süreci, bizi günahın gücünden ve yaşamlarımızdaki 
                                      hakimiyetinden özgür kılmak için işlemeye 
                                      başlar. Bu süreçte, Tanrı bizleri gittikçe 
                                      Rab İsa Mesih gibi yapmak ister (1. Selanikliler 
                                      4:36,7). Bu ayetlerin dipnotuna baktığımızda, 
                                      “kendi bedenini denetleyebilmek” 
                                      ifadesini görmekteyiz. Bu denetim özel olarak 
                                      yapılan bir çaba değil, uzun süreli bir 
                                      deneyimdir. Hiç kimse, kutsanmayı bu yaşamda tamamlama derecesine erişemez 
                                      (1. Yuhanna 1:8). Kutsal Yazılar, ancak 
                                      cennetteki kutsal kişilerin (imanlılar) 
                                      günahın gücünden tamamen özgür olduklarını 
                                      söyler (İbraniler 12:23; Vahiy 14:5). Bu 
                                      da, kutsanmamızın ölümle tamamlandığı ya 
                                      da ölümden hemen sonra tamamlandığı anlamına 
                                      gelmektedir. Fakat başlangıç noktası, aklandığımız 
                                      andır. Kutsallaşma Zor Bir Süreçtir! Bir kişinin kurtulduğunun kanıtı, yaşamının değişmesidir (Koloseliler 
                                      3:110). Bu, Kutsal Ruh’un o kişinin düşüncelerini, 
                                      davranışlarını, arzularını, hoşlandığı ve 
                                      hoşlanmadığı şeyleri değiştirmeye başladığı 
                                      anlamına gelmektedir. Kutsal Kitap bunu 
                                      kutsanma olarak adlandırmaktadır ve kutsanma 
                                      alıp almamak konusunda seçim yapabileceğimiz 
                                      bir ilave değildir; kesin bir gerekliliktir. Aklanma tamamen Tanrı’nın işidir, insan bu eylemde hiçbir rol 
                                      almaz. Kutsallaşma da Tanrı işidir, fakat 
                                      bu süreçte bizlerin de çaba göstermesi beklenmektedir. 
                                      Bizler aklandığımız için bunu yapabiliriz. 
                                      Fakat günahımızla olan savaşımızda ve hayatımızdaki 
                                      meselelerle olan boğuşmalarımızda, kendi 
                                      başımıza hiçbir şey yapamayacağımızı bilerek 
                                      tamamen Tanrı’ya bağımlı durumdayız. Bu, 
                                      saygı ve korkuyla kurtuluşumuzu sonuca götürmek 
                                      için gayret gösterme yoludur (Filipililer 
                                      2:12). Bu, Tanrı’yı daha fazla gördükçe 
                                      ve anladıkça, günahlılığımızın farkına daha 
                                      iyi varmamız anlamına gelmektedir. O’nun 
                                      gücüyle, O’nu sevdiğimiz için günahımızla 
                                      olan mücadelede çok fazla gayret gösteririz. 
                                      Bu zor bir iştir, fakat bu işte gösterdiğimiz 
                                      gayret derecesi ne kadar kutsandığımızı 
                                      belirleyecektir. Bu, bazı Hıristiyanların 
                                      neden diğerlerinden daha kutsal olduğunu 
                                      ve bir imanlının tekrar kötü yola dönüşünün 
                                      nasıl mümkün olabileceğini açıklamaktadır. 
                                      Her ne kadar kurtulmuş olsak da, eski günahlı 
                                      doğamızın çoğu bizlerde halen mevcut durumdadır. 
                                      Onun amaçlarına hizmet etmememiz gerekmektedir. 
                                      Ona direnmemiz, onunla savaşmamız ve yeni 
                                      doğamızın hüküm sürmesine izin vermemiz 
                                      gerekmektedir (Efesliler 4:2032). Bunu gerçekleştirdikçe 
                                      yaşamlarımız daha iyi, daha kutsal ve Mesih’e 
                                      daha yakın olacaktır. Çünkü kutsanma her 
                                      yönümüzü etkilemektedir: 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Anlayış (Yeremya 31:3334) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      İstek (Hezekiel 36:2527) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Tutkular (Galatyalılar 5:24)  
                                      
                                      ·        
                                       
                                      
                                      Vicdan (İbraniler 9:14) Kutsanma, günahın bizim üzerimizdeki gücünün üstesinden gelinmesi 
                                      demektir. Artık Mesih’te yeni yaratıklarız 
                                      ve günahın bizim üzerimizde yetkisi yoktur. 
                                      Kendisine itaat etmemizi sağlayacak güce 
                                      sahip değildir. Ancak bu, günahın Hıristiyanları 
                                      rahatsız etmeyeceği anlamına gelmemektedir. 
                                      Günah bizleri elbette rahatsız edecektir, 
                                      fakat kesin yetkisi ve egemenliğine son 
                                      verildiğinden dolayı, artık ona karşı zafer 
                                      kazanabiliriz. Artık günahın ayakları ve 
                                      hükmü altındaki köleleri değiliz. Günahın 
                                      düşmanlarıyız ve onun kötü etkilerine direniyoruz. 
                                      Bu kolay değildir; çaba ve azim gerektirir 
                                      ve ancak bu şekilde mümkün olabilir. Çünkü, 
                                      “Artık günaha kölelik etmeyelim diye, 
                                      günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması 
                                      için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte 
                                      çarmıha gerildiğini biliriz” (Romalılar 
                                      6:6). Pavlus Efesliler’in 4. ve 5. bölümünde kutsanmanın belirgin etkilerinden 
                                      bahsetmektedir. Fakat bunlar hemen gerçekleşmemektedir. 
                                      Pavlus’un 4:17 ayetinde kullandığı dilin 
                                      bu kadar güçlü oluşunun sebebi budur: “Bunun 
                                      için şunu söylüyor ve Rab adına sizi uyarıyorum: 
                                      artık diğer ulusların yaşadığı gibi, onların 
                                      boş düşüncelerine göre yaşamayın.” 5:810 
                                      ayetlerinde de bu konuda aynı şekilde ısrarlı 
                                      konuşmaktadır: “Bir zamanlar karanlıktınız, 
                                      ama şimdi Rab'de ışıksınız. Işığın çocukları 
                                      olarak yaşayın. Çünkü ışığın meyvesi her 
                                      tür iyilik, doğruluk ve gerçekte görülür. 
                                      Rab'bi neyin hoşnut ettiğini ayırt edin.” 
                                      Işığın çocukları olarak yaşamak: 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Yalan söylememek (4:25) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Öfkeyi kontrol etmek (4:26) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Hırsızlık etmemek (4:28) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Kötü söz söylememek (4:29) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftiradan uzak durmak (4:31) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      İyi yürekli ve şefkatli olmak (4:32)  
                                      
                                      ·        
                                       
                                      
                                      Cinsel ahlaksızlık yapmamak (5:3) anlamına gelmektedir. Liste bu şekilde devam eder. Çok ayrıntılı 
                                      olmamakla birlikte bu liste, Tanrı’nın yaşamamızı 
                                      istediği hayat tarzı hakkında bizlere güzel 
                                      bir fikir verir. Bu, kolay bir yaşam değildir; 
                                      fakat içimizde yaşayan Kutsal Ruh, Tanrı’nın 
                                      yüceliği için yaşamamız amacıyla bizlere 
                                      güç verir. Dikkate Değer Bir Alıntı... “Kutsanma her imanlının sorumlu olduğu bir kavramdır. İmanlıların 
                                      alışılmışın dışında son derece sorumlu olduğunu 
                                      ve kutsal hayatlar yaşamak için özel bir 
                                      yükümlülük altında olduğunu iddia ediyorum. 
                                      Onlar diğerleri gibi ölü, kör ve yenilenmemiş 
                                      değildir; onlar Tanrı ile yaşarlar ve ışığa, 
                                      bilgiye, içlerindeki yeni öze sahiptirler. 
                                      Kutsal olmuyorlarsa, bu kendilerinden başka 
                                      kimin başarısızlığıdır? Eğer kutsanmamışlarsa, 
                                      kendilerinden başka kime suç atabilirler? 
                                      Onlara lütuf, yeni bir yürek ve yeni bir 
                                      doğa vermiş olan Tanrı, kendisini övmek 
                                      için yaşamamaları konusunda onları tüm mazeretlerden 
                                      yoksun bırakmıştır. Bu, unutulmuş olmaktan 
                                      öte bir noktadır. Gerçek Hıristiyan olduğunu 
                                      söyleyen bir insanın, oturarak, az derecede 
                                      kutsanmaya razı bir şekilde (aslında hiç 
                                      bir derecesine sahip değilken) ve gayet 
                                      rahat bir biçimde “hiçbir şey yapamayacağını” 
                                      söylemesi acınacak bir görüntüdür ve bunu 
                                      yapan insan da cahil insandır. Bu aldatmacaya 
                                      karşı nöbette ve tetikte beklemeliyiz.” 
                                       J. C. Ryle Bunları Düşünün Hayatınıza geri dönüp baktığınızda, aklanma ve kutsanma sayesinde 
                                      değişmiş bir hayata dair kanıtlar gösterebilir 
                                      misiniz? Ek OkumaPeter Jeffery, Walk Worthy, Bryntirion Press
 Seçim 
 Seçim ve önceden belirlenmişlik, 
                                      şüphesiz Hıristiyanlar arasında kuşkusuz 
                                      en çok tartışmaya yol açan konulardan biridir. 
                                      Bazı imanlılar bu konular en heyecan verici 
                                      ve insanları en çok alçakgönüllü konuma 
                                      getiren öğretilerden biri olarak değerlendirip 
                                      severken, diğerleri de değersiz görüp hoş 
                                      karşılamamakta ve tamamen yanlış bulmaktadır. 
                                      İlk olarak, Kutsal Kitap’ın seçim konusunda 
                                      ne anlattığına bakalım. Tüm insanlar günahlıdır, tümü Tanrı’nın Yasası’nı çiğnemekten 
                                      suçludur. Bu yüzden hepsi yargıyı ve cehennemi 
                                      hak eder. Kimse kurtuluşu hak etmez, fakat 
                                      seçim Tanrı’nın seçmiş olduğu bazı günahkarları 
                                      lütfu ile kurtarışıdır. Seçilmiş olanlar, herhangi birisinden daha iyi değildir. Onlar 
                                      bir şeyleri hak ettikleri için seçilmemişlerdir. 
                                      Bu yüzden seçilmemiş olan herhangi birisinden 
                                      üstün olduklarını asla düşünemezler. Seçilmemiş 
                                      olanlar yalnızca günahlarının karşılığını 
                                      alırlar, böylece asla kendilerine adaletsizce 
                                      davranıldığından şikayet edemezler. Tanrı egemen bir Tanrı’dır; O hüküm sürendir, yarattıkları ile 
                                      sadece ilgilenen değil; onları gerçekten 
                                      yönetendir. Kutsal Kitap hiçbir zaman uyumayan 
                                      bu Tanrı’nın, her an dünyanın olaylarını 
                                      tam kontrolünde tuttuğunu öğretir. Elleri 
                                      düğümlenmiş, insanların iznini ve yardımını 
                                      bekler bir şekilde değil; herşeye egemen 
                                      Tanrı olarak dünya üzerinde hüküm sürer. 
                                      Bu yüzden böyle bir Tanrı’nın geleceği belirleyebilmesi 
                                      ve seçim yapabilmesi şaşırtıcı değildir. 
                                      Tüm Kutsal Kitap boyunca, O’nun böyle işlerini 
                                      görebiliriz.  
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Tanrı Avram’ı seçti (Nehemya 9:7) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Tanrı İsrail’i seçti (Yasanın Tekrarı 7:7) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Tanrı Davut’u seçti (1. Krallar 8:16) 
                                      
                                      ·        
                                      
                                      
                                      Tanrı havarileri seçti (Yuhanna 6:70)  
                                      
                                      ·        
                                       
                                      
                                      Tanrı kendi halkını seçer (Yuhanna 15:16) Seçim ve Kurtuluş İsa dünyaya sadece kurtuluşu mümkün kılmak için gelmedi; O, kurtarmaya 
                                      geldi. Bir şeyi mümkün kılmak ile onu gerçekten 
                                      yapmak arasında büyük bir fark vardır. Kurtuluştaki 
                                      seçim basitçe, Tanrı’nın belirli bireyleri 
                                      seçtiği anlamına gelir. Pavlus Efesliler 
                                      1:4’te oldukça açık biçimde ifade eder: 
                                      “O, kendi önünde, sevgide kutsal ve kusursuz 
                                      olmamız için dünyanın kuruluşundan önce 
                                      bizi Mesih'te seçti.” Bunun gibi net bir bilginin ışığında, neden bazı Hıristiyanlar 
                                      bu öğretiyi kabullenmeyi bu kadar güç bulmaktadır? 
                                      Seçimin adaletsiz olduğunu, Tanrı’nın neden 
                                      bazılarını seçip de diğerlerini seçmediğini 
                                      söylerler. Ardından seçimin insan sorumluluğunu 
                                      ortadan kaldırdığını; insan kurtarılmadıysa 
                                      Tanrı’nın onu suçlayamayacağını söyleyerek, 
                                      bu konuda tartışma açarlar. Bu tartışmaların 
                                      hiçbiri yeni değildir ve Pavlus’u Romalılar 
                                      9’da bu konuyu cevaplarken buluruz. Bu bölüm 
                                      seçim öğretisini oldukça açık biçimde öğretir. Pavlus bunun adaletsiz olmadığını, Tanrı’nın adaletsiz olmadığını 
                                      söyler ve ardından da bu konudaki cevapları 
                                      göstermek için Çıkış 33:19’dan bir alıntı 
                                      yapar: “Merhamet ettiğime merhamet edeceğim 
                                      ve acıdığıma acıyacağım.” Tanrı hiç 
                                      kimseyi adaletsizce cezalandırmaz. Hepimiz 
                                      doğamız yüzünden günahlıyız ve bu yüzden 
                                      hepimiz Tanrı’nın öfkesini hak etmekteyiz. 
                                      Fakat Tanrı merhameti ile bazılarını kurtarır, 
                                      adaleti ile de diğerlerini mahkum eder. 
                                      Seçim adaletsiz olmaktan uzak bir biçimde 
                                      ilahi merhametin bir eylemidir. İnsan sorumluluğu konusundaki itiraz da 19. ayette cevaplanmaktadır. 
                                      Böyle bir itiraz Tanrı ve insan arasındaki 
                                      gerçek ilişki konusundaki cehaletten kaynaklanır 
                                      (ayet 20). Tanrı bizim Yaratıcımız’dır ve 
                                      bizler kimiz ki Tanrı tarafından bu kadar 
                                      açıkça bildirilen bir şeyi, sadece aklımızca 
                                      kabul edilmiyor diye reddedebilelim?  Seçim ve Öngörü Romalılar 8:29 ve 1. Petrus 1:2’den etkilenen bazı Hıristiyanlar, 
                                      seçimin Tanrı’nın üstün bilgisi sayesinde 
                                      kimlerin iman edeceğini önceden bilmesi 
                                      anlamına geldiğini savunurlar. O zaman bu, 
                                      Tanrı’nın insanları kurtuluş için seçmesi 
                                      durumu değil, hangi insanların kabul edeceğini 
                                      önceden görmesidir. Kutsal Kitap’ta önceden bilme, önceden belirleme anlamına gelmektedir. 
                                      Örneğin Elçilerin İşleri 2:23’te, bizlere 
                                      İsa’nın ölümünün “Tanrı’nın önceden belirlenmiş 
                                      amacı ve önbilgisi uyarınca” gerçekleştiği 
                                      söylenmektedir. Bu, Tanrı’nın İsa’ya çarmıhta 
                                      neler olacağını önceden bildiği anlamına 
                                      değil; Tanrı’nın bunu önceden planladığı 
                                      anlamına gelmektedir. Seçim, Kutsal Yazılar’da insanları en heyecan verici ve alçakgönüllü 
                                      konuma getiren gerçeklerden birisidir ve 
                                      bizlere müjdecilik için mümkün olan en büyük 
                                      teşviki sağlar. Tanrı’nın Sözü’nü yaydıkça 
                                      biliriz ki Tanrı, seçtiklerini kendisine 
                                      çekmek için gerçeği kullanacaktır. Dikkate Değer Bir Alıntı... “Seçim olmasaydı, arayış ve de din değiştirme olmazdı ve tüm 
                                      müjdeci faaliyetler başarısız olurdu. Fakat 
                                      olduğu için biliyoruz ki Tanrı’nın gerçeğini 
                                      yaydıkça, Kendi Sözü O’na boş dönmeyecektir. 
                                      Tanrı Sözü’nü, yine kendi Sözü aracılığıyla 
                                      seçtiklerini çağırmak için göndermiştir 
                                      ve Söz bunda başarılı olacaktır.”  J. I. Packer Bunları Düşünün... 
                                      
                                      1.      
                                      
                                      
                                      Aşağıdaki ifade hakkında ne düşünüyorsunuz:  “Seçim, müjdecilik için mümkün olan en güçlü teşviktir.”  
                                      
                                      2.      
                                       
                                      
                                      İnsan gururunun bu öğretiyi reddetme konusunda rol oynadığını 
                                      düşünüyor musunuz? Ek Okuma J. I. Packer, You know God is in control, don't you?, 
                                      Calvary Pres Sonsuz Güvence Sonsuz güvence, kurtuluşumuzu 
                                      asla kaybetmeyeceğimiz anlamına gelir. Bir 
                                      Hıristiyan tekrar kötü yola sapabilir, sevincini 
                                      ve kurtuluşunun gerçekliği hissini kaybedebilir; 
                                      fakat lütuftan asla düşmez ve kurtuluşunu 
                                      asla kaybetmez. Bizler Mesih tarafından 
                                      kurtarıldık, Mesih tarafından saklandık 
                                      ve bize bundan daha fazla güvence veren 
                                      bir gerçek yoktur. Hepimiz zayıflığımızı ve günaha ne kadar meyilli olduğumuzu bilmekteyiz. 
                                      Bu yüzden, tamamen Hıristiyan olup olmadığımız 
                                      konusunda tereddüt ettiğimiz zamanlarda 
                                      sınanabiliriz. Çoğumuzun bu konuda problemleri 
                                      vardır ve bunlar iman ettikten yirmi yıl 
                                      sonra bile, ilk yıldaki gibi gerçektir. 
                                      Eğer kurtuluş güvencemizi kendi eylemlerimize 
                                      dayandırıyorsak, asla güvencede olamayız. 
                                      Umudumuz Mesih’in bizim için yaptıklarındadır, 
                                      bizim O’nun için yaptıklarımızda değil. 
                                      Bu, kutsanma bölümünde görmüş olduğumuz 
                                      gibi kişisel günaha karşı ilgisiz olmamız 
                                      anlamına gelmemektedir. Kaçınılmaz Bir Durum Eğer Yeni Antlaşma’nın kurtuluş öğretisini doğru olarak anlarsak, 
                                      sonsuz güvencenin kaçınılmaz olduğunu görürüz. Kurtuluş, şükürler olsun ki günahların bağışlanmasından daha 
                                      da fazlasıdır. Kurtulduğumuz zaman, aynı 
                                      zamanda Tanrı’nın ailesine evlat olarak 
                                      kabul ediliriz. Romalılar 8:1517 ve Galatyalılar 
                                      4:47 bu konudan bahseder ve her iki bölüm 
                                      de kurtuluşun bizi Tanrı’nın mirasçıları 
                                      yaptığını söyler. Mirasımız nedir? Pavlus Romalılar 8:17’de “Mesih ile birlikte 
                                      yüceltileceğimizi” söylemektedir. Pavlus bizlere kurtuluş zincirindeki dört muhteşem halkayı göstermeye 
                                      devam eder: Önceden belirleme à Çağrılma à Aklanma à Yüceltilme (Romalılar 8:30). Bu halkaların tümü, diğerleri kadar güçlü ve kesindir. Ve bu 
                                      yüzden de Pavlus, imanlıları Tanrı’nın sevgisinden 
                                      hiçbir şeyin ayıramayacağını (ayet 3839) 
                                      kesin bir inançla beyan edebilmektedir. 
                                      O yüceltilmenin, cennete gitmenin kesinliğinin 
                                      sevinci içerisindedir. İsa aynı gerçeği Yuhanna 10:28’de öğretmektedir: “Onlara sonsuz 
                                      yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları 
                                      hiç kimse elimden kapamaz.” İyi Çoban’ın 
                                      koyunlarına verdiği yaşam “sonsuz yaşamdır” 
                                      ve kaçınılmaz olarak “asla mahvolmazlar.” 
                                      Eğer sonsuz yaşama sahiplerse, nasıl mahvolabilirler? 
                                      Mesih’te tümü sonsuz güvenceye sahiptir. Dikkate Değer Bir Alıntı... “İsa koyunlarına sonsuz yaşam verir. Koyun benzetmesinin terimleriyle, 
                                      İsa zaten onlara bol yaşam (ayet 10) verdiğini 
                                      söylemiştir; artık açık bir şekilde bu yaşamın, 
                                      İncil’de çoğunlukla ‘su, ekmek, ışık’ sembollerinin 
                                      arkasına gizlenen kendi sonsuz yaşamı olduğunu 
                                      ifade etmektedir. O’nun koyunlarını tanımasının 
                                      ve onlara sonsuz yaşam armağanını vermesinin 
                                      sonucu, onların asla mahvolmayacak oluşudur. 
                                      Eğer sonsuz yaşama sahiplerse, aksi mümkün 
                                      olamaz... Aksini düşünmek, İsa’nın Babası 
                                      tarafından kesin olarak verilen “kendisine 
                                      verilenleri koruma” görevinde başarısız 
                                      olması sonucunu gerektirir. İsa’nın koyunlarının 
                                      nihai güvencesi, İyi Çoban’ın sorumluluğundadır.” 
                                       D. A. Carson Bunları Düşünün... Mesih’in Yuhanna 10’daki öğretisini takip edin. İsa koyunlarına 
                                      sonsuz yaşam verir. Sonsuz kelimesi ne anlama 
                                      gelmektedir? Koyunların hiçbirinin asla 
                                      mahvolmayacakları ifadesinde, “asla” kelimesi 
                                      ne anlama gelmektedir?  
                                      
                                      1.      
                                       
                                      
                                      Onları kimse Tanrı’nın elinden kapamaz. “Kimse” kelimesi ne anlama 
                                      gelmektedir? İsa’nın biz hariç herkesi kastetmiş 
                                      olması mümkün müdür? Eğer istersek, Tanrı’nın 
                                      elinden kaçabileceğimizi mi ifade etmiştir?  
                                      
                                      2.      
                                       
                                      
                                      Bizler herkesten büyük olan Baba’nın elinde tutuluyoruz. Romalılar 8:3739 “Ama 
                                      bizi sevenin aracılığıyla bu durumların 
                                      hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, 
                                      ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, 
                                      ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış 
                                      başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da 
                                      olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.”  Bu yüzden, bizler sonsuz bir güvenceye sahibiz. Ek Okuma John Bunyan, Grace Abounding, Evangelical Press. 
 |