5.   
                                          BİR YALAN UĞRUNA KİM ÖLEBİLİR?  
                                      
Mesih inancına yapılan en büyük saldırılarda 
                                        sık sık göz ardı edilen bir konu da İsa’nın 
                                        elçilerindeki değişmedir. Elçilerin değişen 
                                        yaşamları İsa’nın iddialarının gerçekliğini 
                                        kanıtlamak için sağlam bir tanıklık oluşturur. 
                                        Mesih inancı tarihsel olduğundan, doğruluğunu 
                                        araştırmak için hem yazılı, hem de sözlü 
                                        tanıklığa dayanmamız gereklidir.  
                                      “Tarihin” 
                                        birçok tanımı vardır, ama benim tercih 
                                        ettiğim tanım, “tanıklığa dayanan geçmiş 
                                        bilgisi”dir. Bir kişi “Bu tanımı pek tutmuyorum” 
                                        derse, ona “Napolyon’un yaşadığını biliyor 
                                        musun?” diye sorarım. Bu soruma, “Evet” 
                                        yanıtını verirler. “O’nu gördünüz mü?” 
                                        diye sorduğumda, “Hayır” yanıtını verirler. 
                                        “O halde yaşadığını nereden biliyorsunuz?” 
                                        deyince, Napolyon’u görmüş kişilerin tanıklıklarına 
                                        dayanırlar.
                                      Tarihin 
                                        böyle tanımlanmasında bir tek sorun vardır. 
                                        Tanıklık güvenilir olmalıdır, yoksa dinleyen 
                                        kişi yanlış bilgilendirilmiş olacaktır. 
                                        Mesih inancı, tanıklığa dayanan geçmiş 
                                        bilgisini içerir. O zaman şimdi şöyle 
                                        sormalıyız: “İsa’yla ilgili sözlü tanıklık 
                                        doğru mudur? İsa’nın söyledikleri ve yaptıkları 
                                        güvenilir bir şekilde taşınmış mıdır?” 
                                        Ben öyle olduğuna inanıyorum.
                                      Elçilerin 
                                        tanıklıklarına güvenebilirim, çünkü bu 
                                        on iki kişiden on biri, iki gerçek uğruna 
                                        şehit oldular: Mesih’in ölümden dirilişi 
                                        ve Tanrı Oğlu olması. İnandıkları bu gerçekler 
                                        uğruna işkence gördüler, kırbaçlandılar 
                                        ve sonunda o zamanın en zalim yöntemleriyle 
                                        öldürüldüler:
                                       
                                         
                                        
                                        1.      
                                         
                                        
                                        Petrus 
                                        çarmıha gerildi.
                                       
                                         
                                        
                                        2.      
                                         
                                        
                                        Andreya 
                                        çarmıha gerildi.
                                       
                                         
                                        
                                        3.      
                                         
                                        
                                        Matta 
                                        kılıçla öldürüldü. 
                                       
                                         
                                        
                                        4.      
                                         
                                        
                                        Yuhanna 
                                        doğal olarak öldü. 
                                       
                                         
                                        
                                        5.      
                                         
                                        
                                        Alfay 
                                        oğlu Yakup çarmıha gerildi. 
                                       
                                         
                                        
                                        6.      
                                         
                                        
                                        Filipus 
                                        çarmıha gerildi. 
                                       
                                         
                                        
                                        7.      
                                         
                                        
                                        Simun 
                                        çarmıha gerildi. 
                                       
                                         
                                        
                                        8.      
                                         
                                        
                                        Taday 
                                        oklarla öldürüldü. 
                                       
                                         
                                        
                                        9.      
                                         
                                        
                                        İsa’nın 
                                        kardeşi taşlanarak öldürüldü. 
                                       
                                         
                                        
                                        10. 
                                         
                                        
                                        Tomas 
                                        mızrakla öldürüldü. 
                                       
                                         
                                        
                                        11. 
                                         
                                        
                                        Bartalmay 
                                        çarmıha gerildi. 
                                       
                                         
                                        
                                        12. 
                                         
                                        
                                        Zebedi’nin 
                                        oğlu Yakup kılıçtan geçirildi. 
                                      Şimdi 
                                        şöyle bir yanıt verebilirsiniz: “Ne olmuş 
                                        yani, birçok kişi yalanlar uğruna ölmüştür. 
                                        Bu neyi kanıtlar?”
                                      Evet, 
                                        birçok kişi yalanlar uğruna ölmüş, çünkü 
                                        gerçek olduklarını sanmışlardır. Eğer 
                                        diriliş gerçekleşmediyse, öğrenciler bunu 
                                        biliyorlardı. Onların aldanmış olabileceklerini 
                                        söylemem ise mümkün değildir. O halde 
                                        bu on iki kişi yalnızca bir yalan uğruna 
                                        ölmediler, işin kötüsü bunun yalan olduğunu 
                                        biliyorlardı. Tarih boyunca bir şeyin 
                                        yalan olduğunu bile bile uğrunda ölen 
                                        on iki insan bulmak çok zordur.
                                      Elçilerin 
                                        ne yaptıklarını anlayabilmek için birkaç 
                                        etkeni bilmemiz gereklidir. Birincisi, 
                                        elçiler gördükleri olayların tanıkları 
                                        olarak konuşup yazdılar. 
                                      
                                        Petrus 
                                        şöyle dedi: “Rabbimiz İsa Mesih’in kudretini 
                                        ve gelişini size bildirirken uydurma masallara 
                                        başvurmadık. O’nun görkemini kendi gözlerimizle 
                                        gördük” (İncil: 2.Petrus 1:16). Elçiler, 
                                        masal, efsane ve gerçek arasındaki farkı 
                                        iyi biliyorlardı. Yuhanna görgü tanıklığını 
                                        şu şekilde dile getiriyor: “Yaşam Sözüyle 
                                        ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, 
                                        işittiğimizi, gözlerimizle gördüğümüzü, 
                                        seyredip ellerimizle dokunduğumuzu ilan 
                                        ediyoruz. Yaşam açıkça göründü, onu gördük 
                                        ve ona tanıklık ediyoruz. Baba’yla birlikte 
                                        olup bize görünmüş olan sonsuz Yaşam’ı 
                                        size ilan ediyoruz. Evet, sizin de bizlerle 
                                        paydaşlığınız olsun diye gördüğümüzü ve 
                                        işittiğimizi size ilan ediyoruz. Bizim 
                                        paydaşlığımız da Baba’yla ve O’nun Oğlu 
                                        İsa Mesih’ledir" (İncil: 1.Yuhanna 
                                        1:1-3). 
                                      
                                        Luka 
                                        şöyle dedi: “Birçok kişi aramızda olup 
                                        bitenlerin tarihçesini yazmaya girişmiştir. 
                                        Nitekim başlangıçtan beri bu olayların 
                                        görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı 
                                        olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben 
                                        de tüm bu olayları ta başından özenle 
                                        araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla 
                                        yazmayı uygun gördüm" (İncil: Luka 
                                        1:1-3).
                                      Daha 
                                        sonra İncil: Elçilerin İşleri bölümünde, 
                                        Luka dirilişten sonraki kırk günlük süreyi 
                                        şöyle dile getiriyor: “İlk kitabımda İsa’nın 
                                        yapıp öğretmeye başladığı her şeyi, seçmiş 
                                        olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla 
                                        buyruklar verip yukarı alındığı güne dek 
                                        olanları yazmıştım. İsa, ölüm acısını 
                                        çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla 
                                        elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk 
                                        gün süreyle onlara görünerek Tanrı’nın 
                                        Egemenliğine dair konuştu” (İncil: Elçilerin 
                                        İşleri 1:1-3).
                                      Yuhanna 
                                        yazdığı kitabın son kısmına, “İsa, öğrencilerinin 
                                        önünde başka birçok mucizeler yaptı” diye 
                                        yazmıştır (İncil; Yuhanna 20:30). 
                                        Bu 
                                        tanıklıkların ana içeriği dirilişle ilgilidir. 
                                        Elçiler İsa’nın dirilişinin tanıklarıdır:
                                      İncil’den: 
                                      Luka 
                                        24:48...............Elçilerin İşleri 3:15
                                      Yuhanna 
                                        15:27..........Elçilerin İşleri 4:33 
                                      Elçilerin 
                                        İşleri 1:8........Elçilerin İşleri 5:32 
                                        
                                      Elçilerin 
                                        İşleri 2:24-32..Elçilerin İşleri 10:39 
                                        
                                      Elçilerin 
                                        İşleri 10:41.....1.Yuhanna 1:2 
                                      Elçilerin 
                                        İşleri 13:31.....Elçilerin İşleri 22:15 
                                        
                                      1.Korintliler 
                                        15:4-9......Elçilerin İşleri 23:11 
                                      1.Korintliler 
                                        15:15........Elçilerin İşleri 26:16 
                                      İkinci 
                                        olarak, elçiler İsa’nın ölümden dirildiğine 
                                        ikna olmalıydılar. İlk önce buna inanmadılar, 
                                        kaçıp saklandılar (İncil; Markos 14:50). 
                                        Kuşkularını dile getirmeye çekinmediler. 
                                        Yalnızca, bol ve ikna edici kanıt gördüklerinde 
                                        inandılar. Örneğin İsa’nın yaralarına 
                                        dokunmadıkça ölümden dirildiğine inanmayacağını 
                                        söyleyen Tomas vardı. Tomas, daha sonra 
                                        Mesih uğruna şehit oldu. Acaba aldanmış 
                                        mıydı? Aldanmadığını canını vererek gösterdi. 
                                      Sonra 
                                        Petrus vardı. Yargılandığı sırada Mesih’i 
                                        birkaç kez inkâr etti; sonunda da terk 
                                        etti. Ne var ki bu korkağa sonradan bir 
                                        şeyler olmuştu. Mesih’in çarmıha gerilişinden 
                                        ve gömülmesinden sonra Petrus, Kudüs’te 
                                        ortaya çıkıp ölümle tehdit edilmesine 
                                        karşın İsa’nın Mesih olduğunu ve ölümden 
                                        dirildiğini vaaz etti. Sonunda Petrus 
                                        baş aşağı çarmıha gerilerek öldürüldü. 
                                        Aldanmış mıydı? Ne olmuştu ona? O’nu İsa 
                                        uğruna ölecek kadar cesur bir kişi haline 
                                        getiren ne olmuştu? Neden O’nun uğruna 
                                        ölümü göze almıştı? Benim bulabildiğim 
                                        tek açıklama şudur: İncil: 1.Korintliler 
                                        15:5 – “İsa Kifas’a, (Petrus’a) ve sonra 
                                        Onikilere göründü” (Yuhanna 1:42).
                                      Bunun 
                                        yanında bir de İsa’nın kardeşi olan Yakup 
                                        örneğimiz vardır (İncil: Matta 13:55; 
                                        Markos 6:3). Yakup ilk on ikiden biri 
                                        olmasa da (İncil: Matta 10:2-4), sonraları 
                                        Pavlus’la Barnabas (İncil; Elçilerin İşleri 
                                        14:14) gibi bir elçi olarak tanınmıştır 
                                        (İncil: Galatyalılar 1:19). İsa hayattayken 
                                        O’nun Tanrı Oğlu olduğuna inanmıyordu. 
                                        Belki de diğer kardeşleriyle birlikte 
                                        İsa’yla alay etmişti. Kardeşleri bile 
                                        O’na iman etmiyorlardı (İncil; Yuhanna 
                                        7:5) İsa’nın acayip iddialarla ortalarda 
                                        dolaşıp ailenin adını lekelemesi Yakup’u 
                                        yaralamış olmalıydı. (“Yol, gerçek ve 
                                        yaşam ben’im. Benim aracılığım olmadan 
                                        kimse Baba’ya gelemez" - İncil: Yuhanna 
                                        14:6; “Ben asmayım, siz çubuklarsınız” 
                                        - İncil: Yuhanna 15:5; “Ben iyi çobanım. 
                                        Benimkileri tanırım” - İncil: Yuhanna 
                                        10:14). Sizin kardeşiniz böyle konuşmuş 
                                        olsaydı nasıl karşılardınız? 
                                        Ne 
                                        var ki Yakup’a bir şeyler oldu. İsa çarmıha 
                                        gerilip gömüldükten sonra, Yakup Kudüs’te 
                                        vaaz ediyordu. İsa’nın insanların günahları 
                                        için öldüğünü, dirildiğini ve yaşadığını 
                                        söylüyordu. Sonunda Yakup, Kudüs kilisesinin 
                                        önderlerinden biri oldu ve kendi adıyla 
                                        anılan İncil’in Yakup bölümünü yazdı. 
                                        Yazdığı bölüme, “Tanrı’nın ve Rab İsa 
                                        Mesih’in kulu ben Yakup...” diye başladı. 
                                        Yakup, en sonunda başkâhin Hananya aracılığıyla 
                                        taşlanarak öldürüldü. Yakup aldanmış mıydı? 
                                        Hayır. Bunun tek mantıklı açıklaması da 
                                        İncil: 1.Korintliler 15:7 – "Bundan 
                                        sonra Yakup’a... göründü."
                                      İsa’nın 
                                        dirilişi yalan olsaydı, elçiler bunu bilirlerdi. 
                                        Dev bir palavra mı uydurmuşlardı? Onların 
                                        yaşamlarındaki ahlak düzeyinin yalan söylemeye 
                                        uygun olmadığını biliyoruz. Kişisel olarak 
                                        yalancıları suçladılar ve dürüstlüğü vurguladılar. 
                                        Gerçeği bilmeleri için insanları teşvik 
                                        ettiler. Tarihçi Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu’nun 
                                        gerilemesi ve yıkılması adlı ünlü eserinde 
                                        Mesih inancının gelişmesinin baş nedenlerinden 
                                        biri olarak, “ilk imanlıların temiz ve 
                                        gerçek ahlak düzeylerinden” söz eder. 
                                        Diriliş, çarmıha gerilen bir öğretmenin 
                                        hayal kırıklığına uğramış öğrencilerini 
                                        ilk kilisenin cesur tanıkları ve şehitleri 
                                        durumuna getiren inançtı. İsa’nın izleyicilerini 
                                        Yahudilerden ayıran ve onları diriliş 
                                        toplumu haline getiren nedenlerden biri 
                                        buydu. İsa’nın izleyicilerini hapse atabilir, 
                                        kırbaçlayabilir ve öldürebilirdiniz, ama 
                                        “İsa'nın üçüncü günde dirildiği inancından 
                                        onları döndüremezdiniz.”
                                      Üçüncü 
                                        olarak, elçilerin dirilişi görmelerinden 
                                        hemen sonraki cesaretleri bunun bir uydurma 
                                        olduğu sanısını ortadan kaldırıyor. Korkarak 
                                        Mesih’i inkâr eden Petrus ölümle tehdit 
                                        edilmesine karşın dirilişinden sonra İsa’yı 
                                        ilan etmeye başladı. Mesih’in izleyicileri 
                                        yetkililer tarafından tutuklanıp dövüldüler, 
                                        ama hemen sonra sokaklara çıkıp İsa hakkında 
                                        konuşmaya devam ettiler (İncil: Elçilerin 
                                        İşleri 5:40-42). Arkadaşları ve düşmanları 
                                        onların cesaretlerine hayret etmişlerdi. 
                                        Üstelik korkarak küçük kenar mahallelerde 
                                        değil, Kudüs’te vaaz ettiler.
                                      Eğer 
                                        elçiler İsa’nın dirilişinden emin olmasalardı, 
                                        işkence ve ölüme göğüs geremezlerdi. Bildirilerindeki 
                                        tutarlılık ve yılmayan cesaretleri şaşırtıcıydı. 
                                        Hepsi de diriliş gerçeği konusunda fikir 
                                        birliğindeydiler. Eğer yalan söylemiş 
                                        olsalardı, içlerinden biri gördükleri 
                                        zulüm karşısında mutlaka dönerdi.
                                      Fransız 
                                        düşünürü Pascal şöyle yazıyor: “Elçilerin 
                                        sahtekâr oldukları iddiası çok saçmadır. 
                                        Olanlara mantıksal açıdan bakalım. Diyelim 
                                        ki, İsa Mesih’in ölümünden sonra bu on 
                                        iki kişi toplanıp O’nun ölümden dirildiğini 
                                        uydurdular. Böylece hem sivil hem de din 
                                        yetkililerine saldırıda bulunmuş olacaklardı. 
                                        İnsanın yüreği dönekliğe ve değişime eğilimlidir; 
                                        maddecilikle ayartılır ve vaatlerle aldatılır. 
                                        Ancak, eğer bu adamlar böyle çekici ayartılara 
                                        kapılmış olsalardı, hapis ve işkence karşısında 
                                        sahtekârlıkları mutlaka ortaya çıkardı.”
                                      Nasıl 
                                        oldu da bu on iki kişi, bir gecede, her 
                                        yerde İsa’yı ve ölümden dirilişini vaaz 
                                        ederek, her türlü baskı, alay, zorluk, 
                                        hapis ve ölümü cesaretle karşılayan kahramanlar 
                                        haline dönüştüler? 
                                      Adı 
                                        bilinmeyen bir yazar, elçilerin yaşamlarında 
                                        oluşan değişimleri şu şekilde dile getiriyor: 
                                        “İsa’nın çarmıha gerildiği gün, üzüntüyle 
                                        doluydular. Oysa haftanın ilk günü seviniyorlardı. 
                                        Çarmıha gerilme gününde ümitsizdiler, 
                                        oysa haftanın ilk günü yürekleri ümit 
                                        ve cesaret doluydu. Dirilişin haberi kendilerine 
                                        ilk ulaştığında kuşkulu ve imansızdılar, 
                                        ama gözleriyle görüp emin olunca bir daha 
                                        kuşkuya düşmediler. Bu denli kısa bir 
                                        zaman içinde bu adamların böylesine değişmesi 
                                        nasıl açıklanabilir? Yalnızca İsa’nın 
                                        bedeninin mezardan çıkarılmış olması böyle 
                                        köklü bir değişimle sonuçlanamazdı. Onları 
                                        bu kadar etkileyen bir efsanenin gelişmesi 
                                        için üç gün yeterli değildi. Bu tür masalların 
                                        gelişip kimlik bulması için çok daha uzun 
                                        bir süre gereklidir. Elçilerin değişimi, 
                                        tam bir açıklama gerektiren psikolojik 
                                        bir olaydır. Dünyadaki en yüksek ahlak 
                                        dersini veren tanıkların kişiliklerini, 
                                        üstelik bunların tanıklık ettikleri gerçek 
                                        uğruna canlarını verdiklerini düşünün. 
                                        Bir evin üst katında toplanan korkak küçük 
                                        bir grup, birkaç gün içinde hiçbir baskının 
                                        sindiremediği cesur ve ateşli insanlar 
                                        haline geliyor. Bu insanlardaki derin 
                                        değişikliği “sahtekârlık yaptılar” diye 
                                        kestirip atmak mantığa sığmaz.
                                      Dirilişin 
                                        ve Kutsal Ruh’un gelişinin öğrenciler 
                                        üzerinde etkisi çok önemlidir. Geçmişteki 
                                        günlere bakarak İsa’nın İsrail’i kurtaracağını 
                                        uman, hayal kırıklığına uğramış, cesaretleri 
                                        kırılmış kadın ve erkekler ateşli tanıklar 
                                        haline geldiler.
                                      Toplumun 
                                        ahlak yapısını değiştiren bu insanlar, 
                                        kurnaz yalancılar mı, yoksa aldanmış deliler 
                                        miydi? Bu seçeneklerin kabul edilmesi 
                                        dirilişin kabul edilmesinden daha zordur. 
                                        Çünkü bunları kanıtlayacak hiçbir şey 
                                        yoktur.
                                      Elçilerin 
                                        ölümü bile göze alan kararlılıkları, sahtekârlık 
                                        adı altında geçiştirilemez. Britannica 
                                        Ansiklopedisi’ne göre, tarihçi Origen, 
                                        Petrus’un baş aşağı çarmıha gerildiğini 
                                        kayıt etmiştir: “Böylece Petrus, Rabbimizin 
                                        peygamberlik ettiği gibi taşınarak Vatikan 
                                        tepesindeki Nero bahçelerinin yanındaki 
                                        yere ölmesi için götürüldü. Birçok kardeşi 
                                        de aynı yerde öldürülmüştü. Petrus, Rab’bi 
                                        gibi ölmeye layık olmadığını söyleyerek 
                                        kendi rızasıyla baş aşağı çarmıha gerildi.”
                                      Petrus 
                                        ve Pavlus tanıklıklarını kanlarıyla mühürlediler. 
                                        Tarihçi Tertullian, “gerçeği bildiğinden 
                                        emin olmayan kimse canını vermez” demiştir. 
                                        Tanıklığı 
                                        çürütme ve bir tanıklığın doğruluğunu 
                                        belirleme üzerinde yıllarca çalışmış olan 
                                        Harvard hukuk profesörü Simon Greenleaf 
                                        şöyle bir sonuca varıyor: “Askeri tarihte 
                                        bile böylesine kahramanca bir bağlılık, 
                                        sabır ve yılmayan bir cesaret ortaya koyan 
                                        başka bir örnek yoktur. Elçiler, iman 
                                        temellerini ve gerçeklerin kanıtlarını 
                                        titizlikle incelemişlerdi.”
                                      Elçiler 
                                        ilan ettikleri gerçeklerin doğruluğunu 
                                        kanıtlamak için ölüm sınavından bile geçtiler. 
                                        Onların tanıklığına, bugün karşılaştığım 
                                        insanların tanıklığından daha çok güvenebileceğime 
                                        inanıyorum.