|  
                                       
                                      Öğleden sonra saat beş sularında Luther'in 
                                      evinde, büyük bir sofra kurulurdu. Sofraya 
                                      normal olarak aşağı, yukarı otuz kişi katılıyordu, 
                                      ama çoğu kez sayı daha da çoktu. Sofradayken 
                                      Luther geniş düş ve mizah gücünü gösteriyordu. 
                                      Konuşmalar dünya ile cennet arasında her 
                                      şeyi kapsıyordu geniş halk kitleleri için 
                                      hazırlanmıyordu. Buna karşın, Luther kimi 
                                      öğrencilerin bu konuşmalarını kaydettiklerini 
                                      görünce'de karşı koymazdı. Şimdi, yüzlerce 
                                      yıl sonra bu konuşmalar bize Luther'in günlük 
                                      yaşamını aktarıyor. Kimileri yalnızca birkaç 
                                      gün, kimileri ise uzun yılları kapsayan, 
                                      öğrencilerin kaydettiği bu konuşmalardan 
                                      günümüze on kitap kalmıştır. Luther'in düşüncelerini, 
                                      anlamak için, şimdi bu konuşmalardan birkaç 
                                      aktarma yapıyoruz.   
                                       
                                         
                                       
                                      Bir gün Luther'den de daha yetenekli vaizlerden 
                                      söz açıldı. O zaman Luther şöyle dedi: "Bu 
                                      onuru onlara hiç kıskanmadan veriyorum. 
                                      Halkın onları çok beğenmesinin nedeni de 
                                      şudur: halk bol bol olay ve öykü işitince 
                                      şaşıyor. Doktor Nikolaus da Yeşu ve Krallar 
                                      kitaplarından vaaz ederken bol bol simgesel 
                                      ve ruhsal açıklama kullanıyordu. Halk da 
                                      bunu beğeniyordu. Kendim de bu yöntemde 
                                      usta sayılırım. Ama insanın Tanrı önünde 
                                      nasıl aklanacağı, insanın ancak Mesih'e 
                                      olan iman aracılığıyla, kurtulacağı gibi 
                                      konularda vaaz edilince halk kimseye kulak 
                                      asmaz, hiç bir vaazı beğenmez. Aklanma konusunda 
                                      vaaz edildiği zaman halk uyuyor, öksürüyor, 
                                      ama bir olay ve öykü anlatıldığı zaman herkes 
                                      susuyor, dikkatle dinliyor. İnanıyorum, 
                                      benden üstün olan vaiz çoktur."  
                                       
                                         
                                       
                                      "İyi bir vaizin şu özellikleri olmalı: 
                                      ustalıkla ve kolay anlaşılır biçimde doğru 
                                      olanı öğretmeli, çok yetenekli olmalı, etkili 
                                      ve güzel söz söyleme sanatını bilmeli, sesi 
                                      güzel olmalı, belleği iyi olmalı, bitireceği 
                                      zamanı bilmeli, konuştuklarından emin olmalı, 
                                      çalışkan olmalı, canını ve, malını, ününü 
                                      ve onurunu feda etmeye hazır olmalı, herkesin 
                                      kendisine kötülük etmesine, kendisini aşağılamasına 
                                      izin vermelidir.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Vaizlerin kusurları hemen farkedilir. 
                                      Bir vaizin ontane iyi özelliği ve tek bir 
                                      kusuru varsa bu kusuru bütün iyi özelliklerini 
                                      gölgeler. Günümüzün dünyası bu denli kötüdür! 
                                      Doktor Jonas’ın insanda olabilecek, bütün 
                                      erdemleri var ama sık sık öksürüyor. Bunu 
                                      da kimse affetmiyor!"  
                                       
                                         
                                       
                                      Bir gün Katarina, yeğeni Johan Polner'in 
                                      kent kilisesindeki vaazını dinledikten sonra 
                                      onu, konudan çok kez uzaklaşan Doktor Pommer’den 
                                      daha iyi izleyebildiğini söyledi. Bunun 
                                      üzerine Luther şöyle dedi: "Johan Pommer’in 
                                      vaazları siz kadınların konuşmalarına benziyor, 
                                      aklınıza gelen her şeyi anlatıyorsunuz...Doktor 
                                      Jonas, 'Rastgele her askerle konuşulmamalı' 
                                      derdi. Dediği doğrudur. Doktor Pommer ise 
                                      konuşmalarının arasına her rastgeleni alıyor. 
                                      Aklına gelen her şeyi anlatmak zorunda olduğunu 
                                      sanan vaiz akılsızdır. Vaizin konudan ayrılmaması 
                                      gerekir. Yalnızca onu en açık biçimde anlatmalıdır. 
                                      Aklına her geleni söylemek isteyen vaizler, 
                                      pazara giden kızlara benziyorlar. Karşılarına 
                                      çıkan her kızla hemen konuşmaya dalarlar. 
                                      Karşılaştıkları bütün kızlarla böyle yaparlar, 
                                      pazara geç gelirler. Konudan uzaklaşan, 
                                      bir konuşmada her şeyi anlatmak isteyen 
                                      vaizler de böyledir. Ama her şeyi anlatmak 
                                      olanaksızdır."   
                                       
                                         
                                       
                                      Bir gün Luther'in basımevi sahibi sofradayken 
                                      şöyle sordu: "Doktor, güçlü ve çarpıcı 
                                      vaazlarınızı nasıl hazırlıyorsunuz?" 
                                      Luther de şöyle yanıt verdi: "Sevgili 
                                      arkadaşım, yöntem çok kolaydır, her isteyen 
                                      aynısını yapabilir.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Bir Kürsüye çıktığım zaman kendime: 
                                      'Martin, unutma, yüce Tanrı'nın elçisisin! 
                                      Öyle ise, Onun adına, O'nun yerine konuş!' 
                                      derim. Bu yüzden de bu dünyada olan hiç 
                                      bir şeye kulak asmam, gerçeği söylemekten 
                                      çekinmem. Ama bu nedenle gururlu olamam, 
                                      kendi iyiliğimi de arayamam. Hiç kimsenin 
                                      hoşnutluğunu, kendimin bile, aramıyorum. 
                                      Kimsenin kayırıcılığının peşinde de değilim. 
                                      Tanrı gurur ve tutkuya başka kişilerde izin 
                                      verebilir belki, ama vaizlerde asla. Kutsal 
                                      Kitap önünde herkes alçak, gönüllü olmalı, 
                                      ancak Tanrıya yücelik vermelidir.  
                                       
                                         
                                       
                                      "İki. Kutsal Kitaba dayanıyorum. Onu 
                                      her gün araştırıyorum. Kutsal Kitap büyük, 
                                      çok dallı bir ağaçtır sanki. Yaşamımda onda 
                                      iyi meyve bulunmayan tek bir dal bile görmedim. 
                                      Birçok kişi Kutsal Kitabı bir kez okuduktan 
                                      sonra, her şeyi bildiğini sanıyor.   
                                       
                                         
                                       
                                      "Üç. Önüme gelen bütün konulara değinmiyorum, 
                                      ona konuya yalnızca... Bir konuşmada her 
                                      şeyi söylemeye kalkışmamalı. Ölçülü olmalıdır.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Dört. Bütün vaazlarımı kolay anlaşılır 
                                      biçimde hazırlıyorum. Vaaz ettiğim zaman 
                                      soylulara, doktorlara, öğrenim görmüşlere 
                                      seslenmiyorum, çiftçilere, gençlere, hizmetçilere 
                                      sesleniyorum. Vaazlarım öyle olmalı ki, 
                                      herkes onlardan yararlansın.   
                                       
                                         
                                       
                                      "Beş. İnsanlara uzun vaazlarla işkence 
                                      etmiyorum. İşitme yeteneğimiz ince bir alettir. 
                                      Çabuk yorulur ve vazgeçer. Çok şeyi az sözle 
                                      söylemek yetenek ister.    
                                       
                                         
                                       
                                      "Altı. Yavaş konuşuyorum, çünkü bu 
                                      iyi ve onurludur. Bütün bilgeliğim budur, 
                                      kurallara uymak olağanüstü bir yetenek istemez."  
                                       
                                         
                                       
                                      Basımevi sahibi sözünü sürdürerek: "Doktor 
                                      , adetiniz olduğu üzere bunları da bir deyim 
                                      olarak söyleyemez misiniz?"  
                                       
                                         
                                       
                                      "Neden olmasın" dedi Luther, "deyim 
                                      şudur: Cesaretle işine başla, ağzını aç 
                                      ve çabuk bitir!"    
                                       
                                         
                                       
                                      Bir araştırmacıya göre, dünya tarihinde 
                                      Luther gibi, sıkıntı ve üzüntü içinde olanları 
                                      avutabilen başka bir kişi olmamıştır. Luther'in 
                                      9 kalın cilt oluşturan sayısız mektuplarından 
                                      kimi incileri aktarıyoruz.  
                                       
                                         
                                       
                                      Luther 1516 yılında George Spenlein'e avutucu 
                                      bir mektup yazdı:  
                                       
                                         
                                       
                                      "Ruhsal durumunuzu bilmeye çok istekliyim. 
                                      Öyle ki, kendi doğruluğunuzdan hala bıkıp 
                                      usanıyor musunuz, ancak Mesih'in doğruluğu 
                                      için sevinçli ve cesaretli olmayı diliyor 
                                      musunuz? Çünkü günümüzde küstahlık çok yaygındır, 
                                      özellikle iyi ve doğru olmak isteyenleri 
                                      yutmak istiyor. Bunlar, İsa Mesih'te bize 
                                      bol bol ve karşılıksız verilen Tanrı doğruluğundan 
                                      bir şey bilmeyip kendilerinde iyilik ve 
                                      doğruluk arıyorlar. Öyle ki, kendi erdem 
                                      ve iyi işleriyle kendilerini süsleyerek 
                                      Tanrı önünde durabileceklerini sanıyorlar. 
                                      Ama bu olanaksızdır.    
                                       
                                         
                                       
                                      "Sen bizdeyken ikimiz de yanlışlık 
                                      içindeydik. Ama şimdi ben bu yanlışlığa 
                                      karşı savaşıyorum, gerçi onu daha tümden 
                                      yenemedim.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Bu yüzden, sevgili kardeşim, Mesih'i 
                                      çarmıha gerilmiş olarak tanımaya çalış. 
                                      O'nu yüceltmeyi öğren. Kendine güvenmeyerek 
                                      O'na şöyle de: 'Rab İsa, sen benim doğruluğumsun, 
                                      ben ise senin günahınım. Sen bende olanı 
                                      üzerine aldın, kendinde olanı da bana verdin. 
                                      Sen olmadığın şey oldun, beni olmadığım 
                                      şey yaptın.' Günahsız olabileceğini öğretenlerden 
                                      sakın. Mesih yalnız günahlılarla birliktedir. 
                                      Cennetten, bulunduğu doğruluktan, günahlılarla 
                                      birlikte oturmak üzere aşağı indi.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Böyle bir sevgiyi düşün. O zaman O'nun 
                                      sevecen avuntusunu da tadarsın. Çünkü, kendi 
                                      çaba ve çalışmalarımızla vicdanımız avuntu 
                                      bulabilseydi, O neden ölmeliydi? Hayır, 
                                      ancak kendine, kendi işlerine güvenmeden 
                                      O'nda esenlik bulursun. O'ndan bunu da öğrenmelisin: 
                                      seni kaldırıp, günahlarını kendisininmiş 
                                      gibi nasıl benimsediyse, kendi doğruluğunu 
                                      da sana mal etmiştir. Bunun için O'na güvenle 
                                      inanman gerekir, bunu yapmayan lanetli olsun. 
                                         
                                       
                                         
                                       
                                      "Değişken, ara sıra yoldan sapan kardeşlerini 
                                      de sabırla kayır, onların günahlarını kendine 
                                      mal et, sende iyi bir şey varsa onlarla 
                                      paylaş. O zaman resulün sözlerine göre davranmış 
                                      olursun: 'Mesih'in sizi kabul ettiği gibi. 
                                      Tanrı'nın yüceliği için birbirinizi kabul 
                                      edin' (Romalılar.15:7}; ve 'Mesih İsa'da 
                                      olan düşünce sizde de olsun. O Mesih ki, 
                                      Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrıyla 
                                      eşitliği tutunacak bir şey saymadı. Ama 
                                      kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak 
                                      yüceliğinden soyundu' (Fil. 2:5-8}. Senin 
                                      de böyle yapman gerekir. Kendini öbürlerinden 
                                      üstün sayıyorsan, bunu tutunacak bir şey 
                                      sayma, sanki senin malınmış gibi, ama kendini 
                                      alçalt, onlar gibi ol böylece yüklerini 
                                      hafifletebilirsin.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Daha kötü durumda oldukları için, 
                                      onlarla acı çekmek istemeyen kişilerin doğrulukları 
                                      boştur. Ya da onlarla birlikte olmakla, 
                                      sabır , dua ve iyi örnek göstermekle yardım 
                                      etmek yerine, kaçmayı ve tek başına olmayı 
                                      yeğleyen doğruluk nedir ki? Bu, Tanrı vergisini 
                                      kardeşlerle paylaşmak yerine, onu toprağa 
                                      gömmek demektir.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Mesih'in çok önem verdiği çiçek ve 
                                      güllerden isen, bil ki, dikenlerin arasında 
                                      olman gerekir. Ama dikkat et ki, sabırsızlık 
                                      ve sert yargılarınla ya da gizli gururla 
                                      kendin de diken olmayasın. Mezmurlarda yazıldığı 
                                      gibi, Mesih'in hükümranlığı düşmanların 
                                      arasındadır. Bu yüzden herkesin dost olmasını 
                                      nasıl beklersin? Böylece sende olmayanı, 
                                      diz üstü dua ederek Mesih'ten dilemelisin. 
                                      O sana her şeyi öğretecek. Sen ancak Mesih'in 
                                      senin için ve başka insanlar için yaptıklarına 
                                      bak, o zaman başkalarına ne yapman gerektiğini 
                                      öğreneceksin.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Ancak iyi insanlar arasında yaşamak 
                                      ve dostlar için ölmek isteseydi, kimin için 
                                      ölecekti acaba? Şimdi böyle yap, benim için 
                                      de dua et! Rab seninle olsun, mutlu olarak 
                                      Onda kal.     
                                       
                                      "Kardeşin Martin Luther, Augustinusçu 
                                      keşiş."  
                                       
                                         
                                       
                                      "Sofra konuşmaları" nı kaleme 
                                      alan, çocukların öğretmeni olan melonkolik 
                                      Hieronymus Weller'e Luther 1530 yılında 
                                      şöyle yazdı: "Her şeyden önce şunu 
                                      anlamalısınız, bu kötü, üzüntü getiren düşünceler 
                                      Tanrı'dan değil, iblistendir. Çünkü Tanrı 
                                      üzüntü değil, sevinç ve avuntu veren Tanrıdır. 
                                      Mesih'in kendisi şöyle diyor: "Tanrı 
                                      ölülerin Tanrısı değil, ancak yaşayanların 
                                      Tanrısıdır." Yaşamak da Tanrıyla mutlu 
                                      olmak değil midir? Bu yüzden böyle düşünceleri 
                                      hemen kovup şöyle demelisiniz: 'Sizi Rab 
                                      göndermedi.' Sizi çağıran Rab böyle konuşmuyor. 
                                      Başlangıçta savaş çetindir, ama yavaş yavaş 
                                      daha kolay oluyor. Böyle düşünceler ancak 
                                      size değil, bütün kutsallara saldırıyor, 
                                      ama onlar savaşıp üstün geldiler. Böylece 
                                      siz de kötülükten kaçmayın, cesaretle üstüne 
                                      yürüyün. Denemelerin öğrettiklerine göre, 
                                      böyle savaşlarda düşmanın sesine kulak vermemeli, 
                                      onun savlarını araştırmamalı, ama onları 
                                      hor görüp geçmelidir. Bunu bilen üstün gelir, 
                                      bilmeyen yenilir. Düşmanın savlarından kurtulmak 
                                      amacıyla onları araştıran ve tartışmaya 
                                      giren biri onları yalnız alevlendirip güçleştiriyor. 
                                      İsrail halkı örneğiniz olsun. Yılanlara 
                                      karşı savaşmakla ya da onları seyretmekle 
                                      yenemediler, ancak başka bir yöne, tunçtan 
                                      yapılmış yılana bakarken üstün geldiler. 
                                      Bu savaşta doğru ve kesin zafer böyle kazanılır. 
                                      Böylece, sevgili Hieronymus, böyle düşüncelerin 
                                      yüreğinize takılmasına izin vermeyin. Birisi 
                                      denemeler konusunda: 'Böyle düşünceler içimden 
                                      geliyor' dediği zaman, akıllı biri şöyle 
                                      yanıt verdi: 'Sen de gitmelerine izin ver.' 
                                      Bu akıllıca bir sözdür. Başka birisi de 
                                      şöyle yakınıyordu: 'Kuşların başının üstünde 
                                      uçmasını engelleyemezsin.' O da şöyle yanıt 
                                      aldı: 'Ama saçlarına yuva yapmalarını engelleyebilirsin.'"  
                                       
                                         
                                       
                                      Luther'in babasına yazdığı son mektup 15 
                                      Şubat 1530 tarihini taşıyor.  
                                       
                                         
                                       
                                       "Olabilir ise, sizin annemle 
                                      birlikte buraya getirilmenize izin verirseniz 
                                      beni çok mutlu edersiniz. Katarina ile hepimiz 
                                      bunu gözyaşlarıyla diliyoruz. Size en iyi 
                                      biçimde bakacağımızı umut ediyorum,  
                                       
                                         
                                       
                                      "Her neyse, sizi babam olarak bana 
                                      veren Baba'ya yüreğimde dua ediyorum ki, 
                                      sonsuz merhametiyle sizi güçlendirip aydınlatsın 
                                      ve Ruh'uyla sizi korusun. Şöyle ki, sevinç 
                                      ve şükran duygusuyla sizin de çağrılmış 
                                      olduğunuz, karanlıktan ve yanılgılardan 
                                      geldiğinize dair, Tanrı Oğlu'nun, Rabbimiz 
                                      İsa Mesih'in merhametli öğretisini tanıyasınız. 
                                      Sizi bu bilince getiren, sizde işini başlatan, 
                                      onu hem bu yaşamda hem de Rabbimiz İsa Mesih'in 
                                      sevinçli gelişinde koruyacağını, sonuna 
                                      dek işini tamamlayacağını umut ediyorum. 
                                         
                                       
                                         
                                       
                                      "Gerçi Rab sizi öyle güçlendirdi ve 
                                      bu öğretiye olan imanınızı kanıtladı ki, 
                                      benim yüzümden çok incitme, hakaret, alay, 
                                      hor görme, kin, düşmanlık ve tehlikelere 
                                      katlandınız. Ama Pavlus''un da dediği gibi, 
                                      bunlar Rabbimiz Mesih'e benzer olmamız içindir. 
                                         
                                       
                                         
                                       
                                      "Bunun için yüreğiniz rahatlasın, hastalığınızda 
                                      güven içinde olun. Çünkü Tanrı'daki yaşamımızda 
                                      sadık bir yardımcımız var , bizim için günah 
                                      ve ölümü yok eden İsa Mesih. Şimdi bizim 
                                      yararımıza yukarda oturuyor, bütün melekleriyle 
                                      bizi seyrediyor, buradan ayrılacağımız günü 
                                      bekliyor. Öyle ki, kaybolma korkusuna kapılmayalım. 
                                      O ölümü ve günahı yendi, artık O'na dokunamazlar. 
                                      Bunun yanında o denli sadık ve doğrudur 
                                      ki, kuşku etmeden yardımını istersek, bizi 
                                      bırakmak istemez, bırakamaz."  
                                       
                                         
                                       
                                      "Ama belki O'nun tanrısal isteğine 
                                      göre bir süre daha göksel yaşamdan yoksun 
                                      olup, bizimle birlikte bu üzüntü koyağında 
                                      kalmanız gerekir. Kara haberleri almak, 
                                      onları görmek için, ya da başka Mesih inanlılarının 
                                      yanında kazazedelere yardım etmek, kötülüğe 
                                      karşı isteyerek savaşmak için Tanrı size 
                                      güç verecektir."   
                                       
                                         
                                       
                                      "Böylece sizi, kendinizden de çok seven 
                                      ve sevgisini günahlarınızı kendi üzerine 
                                      olarak, onların cezasını kendi kanıyla ödeyerek 
                                      ve bu müjdeyi açıklayarak kanıtlayanın ellerine 
                                      bırakıyorum. Ruhu aracılığıyla size imanı 
                                      veren, kötülüğü yenen O'dur. Şimdi bütün 
                                      yüreğinizle imanda ve O'nun Sözü'nde durun. 
                                      Hiç bir şeyden korkmayın.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Siz bunu yaparsanız, geri kalanı O 
                                      çözümler. O her şeyi, anlayabileceğinizden 
                                      daha iyi yapar.   
                                       
                                         
                                       
                                      "Sevgili Rabbimiz ve Kurtarıcımız sizinle 
                                      birlikte olsun. Şöyle ki, bir gün Tanrı'nın 
                                      yardımıyla ya burada ya da orada görüşeceğiz. 
                                      Kısa bir süre sonra Mesih'in yanında görüşeceğimize 
                                      güvenle inanıyorum. Bu yaşamdan ayrılmamız, 
                                      Tanrı için benim buradan oraya ya da sizin 
                                      oradan buraya gelmenizden daha ufak bir 
                                      şeydir. Bu, güvenilir bir gerçektir. Buradan 
                                      ayrılmamız sanki kısa, bir saatlik bir uykudur, 
                                      ve her şey değişir."   
                                       
                                         
                                       
                                      "Katarina'm, küçük Hans'ım, küçük Magdalena'm,. 
                                      Lena teyze ve tüm ailem sizi selamlıyor, 
                                      durmadan sizin için dua ediyorlar. Sevgili 
                                      anneme ve bütün arkadaşlarıma selam söyleyin! 
                                      Tanrı'nın merhameti ve gücü sonsuzlara dek 
                                      sizinle olsun! Amin."   
                                       
                                         
                                       
                                      Babasının ölümünü Luther, Melanchton'a şöyle 
                                      yazdı:  
                                       
                                         
                                       
                                      "Bugün Hans Reinecke bana yazarak, 
                                      sevgili babam, Hans Luther'in, Paskalya'dan 
                                      sonra altıncı Pazar günü saat birde aramızdan 
                                      ayrıldığını bildirdi. Yalnız doğal bağlarımızı 
                                      değil, ama onun yürekten gelen sevgisini 
                                      anımsadıkça, bu ölüm beni çok üzüyor. Tanrı 
                                      onun aracılığıyla bana sahip olduğum her 
                                      şeyi verdi. Gerçi, Reinecke'nin sözlerine 
                                      göre, babamın İsa’ya inanarak buradan sessizce 
                                      ayrıldığı gerçeği beni avutuyor. Ama onunla 
                                      yaptığım güzel konuşmaların anısı beni o 
                                      denli sarstı ki, daha önce ölümü bu denli 
                                      iğrenç görmemiştim. Ama doğru adam kötülüğün 
                                      arasından alınır, rahata kavuşur, biz ise 
                                      ölmeden, önce birkaç kez ölüyoruz. Şimdi 
                                      ailemizin en büyüğü olarak Luther adının 
                                      kalıtımını kabul ediyorum. Bana da şimdi 
                                      ölüm aracılığıyla Mesih'in hükümranlığına 
                                      girme hakkı verilmiştir. Bunu, uğruna bütün 
                                      dünyanın yüzkarası olduğum Tanrı bize merhametiyle 
                                      sağlasın. Üzüntümden daha çok yazamayacağım. 
                                      Oğlu olarak, Tanrı'nın bana verdiği ve alnının 
                                      teriyle beni büyütüp okutan, bu duruma getiren 
                                      baba için üzüntü duymam doğru ve adildir 
                                      .Babamın bugüne dek yaşadığı ve gerçeğin 
                                      ışığını gördüğü için sevinçliyim." 
                                         
                                       
                                         
                                       
                                      Kendi ölümünden on bir gün önce Luther Eisleben'den, 
                                      hastalığından ve ölüm zamanının yaklaştığından 
                                      endişelenen karısına şöyle yazdı:  
                                       
                                         
                                       
                                      "Sevgili eşim, doktorun karısı Katarina 
                                      Luther'e, kendi kendine acı veren merhametli 
                                      hanımıma.   
                                       
                                         
                                       
                                      "Rab'ten Lütuf ve esenlik! Sevgili 
                                      Kathe, İncil’in Yuhanna bölümünü ve bir 
                                      gün üzerine: 'Bu kitapta her şey benim için 
                                      yazılmıştır' dediğin Küçük ilmihal'i oku. 
                                      Çünkü sen Tanrı için endişeleniyorsun. Sanki 
                                      O, on tane Doktor Martin'i yaratabilen, 
                                      her şeye gücü yeten Tanrı değilmiş gibi.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Benim için endişelenme, benim senden 
                                      ve tüm meleklerden de iyi bir koruyucum 
                                      var. 0, 'beşikte yatmıştı, şimdi ise Tanrı'nın, 
                                      her şeye gücü yeten Baba'nın sağ yanında 
                                      oturuyor. Bunun için esenlikte kal. Amin.  
                                       
                                         
                                       
                                      "Eisleben'de Dorotheo yortusundan sonraki 
                                      pazar. 1546 yılının Şubat ayının yedinci 
                                      gününde." 
                                      
                                     Sonraki 
                                      Bölüm "LUTHER'İN 
                                      KİŞİLİĞİ" |